Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Bizans müzesi, hemen!

        TARİH, hikâyecilikten bilim olmaya doğru yol alırken, üzerine basabileceği sağlam bir zemin bulmak zorunda kalmıştır.

        Tarihin tabanı, ezici çoğunluğun sandığı gibi, ırk, etnik unsur, millet veya ümmet değil, topraktır. Tanımlanması ve kuşatılması neredeyse imkânsız etnik aidiyetlere göre tarih yapılamaz, yani Türklerin veya Almanların tarihi olmaz, İslam veya Hıristiyanlık tarihi de olmaz, Türkiye veya Almanya tarihi olur. Türkiye tarihi çoğunluk tarafından Türklerin tarihi olarak anlaşıldığından ve tarihçiler bunu kıramadıklarından veya kırmaya niyetlerinin olmadığından, hep 1071’de başlar. Bu toprakların bundan önceki geçmişi, tıpkı Çin tarihi gibi bize “yabancıdır”. Bu ırkçı, ayırımcı, çağdışı anlayış sonucu, bu ülkenin antik tarihi Avrupalılara, Bizans geçmişi de Yunanistan’a peşkeş çekilmiş.

        Daha doğrusu sokağa atılmış, onlar da kapmıştır.

        Bizans, İstanbul’un Doğu Roma’nın başkenti olduğu 330 yılından 1453’e kadar, 1100 yıl bu topraklarda var olmuştur.

        Osmanlı ise bunun ancak yarısı kadar, yani 600 yıl. Bu durumda bütün geçmişimiz Osmanlı, haydi biraz da Selçukluymuş gibi davranarak Bizans’ı yok saymak, tam bir kendine güvensizlik göstergesidir.

        Çünkü Osmanlı, mimari, ekonomik düzen, kent yaşamı gibi hemen her konuda Bizans’ın sürdürücüsüdür.

        Uzağa gitmeyelim. Ayasofya’ya bakalım, bir de yanı başındaki Süleymaniye’ye. Aralarında 1000 yıl olmasına rağmen mimari üslup aynıdır.

        Ya gündelik yaşam?

        Balık adlarından, poyraz ve lodos’a kadar çok şey Bizans’tan gelir, mahalle düzeni bile. Biz Bizans’ın da ardılıyız.

        Ve bu koskoca tarihi Yunanistan’a bağışlıyoruz. Bizim tarihimizi.

        Bugün yeryüzünün en büyük Bizans uygarlığı müzesi Atina’da, ikincisi de Selanik’te. Ama bu toprakların 1100 yıllık geçmişinin hem siyasal, hem sanatsal hem de entelektüel merkezi İstanbul’da bir tane bile yok.

        Üstelik ayakta kalabilmiş Bizans eserlerinin tamamı son demlerini yaşıyor. Çoğu gecekonduya peşkeş çekildi, diğerleri de yol yapımına ve trafiğe feda edildi.

        BİZANSLI İSTANBUL

        Oysa Atina, Bizans döneminde önemsiz bir yer olarak kalmıştır.

        Bu tarih kesitinde Yunanistan tam bir taşraya dönmüş, kentlerinin çoğu köy haline gelmiştir.

        Eski Yunan’ın en görkemli kenti, Yunan uygarlığının zirvesi ve taşıyıcısı Atina, Bizans döneminde kırsal bir kasabaya dönmüştür.

        Kentin gururu olan mimari yapıların çoğu harap olmuş, sanat eserlerinin neredeyse tamamı İstanbul’a taşınmıştır.

        7. yüzyılda başlayan Avar ve Slav saldırıları Yunanistan’ı Bizans denetiminden çıkartmış, 1204‘te 4. Haçlı Seferi’nde de Frank soylularının eline geçen

        Yunanistan ve Atina’nın, Osmanlıların kenti fethetmelerine (1453) kadar Bizans’la hiçbir ilgileri olmamıştır.

        Selanik de benzer bir kader izlemiş, Slav ve Arap saldırıları karşısında çok küçülmüş ve zaten 1204’te Haçlıların eline geçmiş ve Osmanlılar buraya gelene kadar bir Frank kasabası olarak kalmıştır.

        Öte yandan dünyanın en müthiş Bizans müzelerinden birine sahip olan İtalya’nın Ravenna kentinin Bizans’la ancak çok gevşek ilişkileri olmuştur.

        Ama Atina’da, Selanik’te, Ravenna’da Bizans müzesi var, İstanbul’da yok. İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür başkentlerinden biri olması kapsamında, Aya İrini’nin atrium’unda bir Bizans müzesi açılması projesi 6 aydır Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda bekliyor.

        Oysa hemen büyük bir Bizans müzesi kurulmasına başlanmalıdır, buna Aya İrini’nin atrium’u yetmez.

        Bizans İstanbul’unun en görkemli yapılarının yer aldığı, Sultanahmet’ten Haliç’e kadar uzanan kesimdeki Blakhernai bölgesindeki saray ve binalardan

        bugün bir tek, Osmanlıların Tekfur Sarayı dedikleri binanın bir cephesi kalmıştır. Edirnekapı ile Eğrikapı arasındaki surların içinde kalan Avcıbey adlı gecekondu mahallesinin içinde, bir sur parçasına yaslanmış olarak duran bu harabe, hemen restore edilmeli ve dünyanın en büyük ve en donanımlı Bizans müzesi haline getirilmelidir. İstanbul, Türk ve Müslüman olduğu kadar Bizanslıdır da.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa