Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Epstein öldü, “Madam”ı kayıp ama bulunsa da yargılanması zor

        Dark ile Mindhunter’ın ikinci sezonunu soluk soluğa bitirdim; şimdi “Ghislaine”i izliyorum. Daha dizisi çekilmedi ama mutlaka çekilir. Onun için şimdilik yazılı düzlemde tefrikayı takip ediyorum diyelim. Şu an dünyada daha avantür bir olay yok. Bütün İngiliz ve Amerikan basını “Jeffrey Epstein’ın madamı” (yerli versiyonu olsa bize göre ‘mama’sı) olarak anılan 57 yaşındaki Ghislaine Maxwell’in peşinde. Ancak namı diğer “İngiliz sosyetik” ortalarda yok.

        New York’ta pedofili ve fuhuşa zorlama suçlarından yargılanacakken şüpheli ihmaller zinciri neticesinde hücresinde kendini asan finansçı Jeffrey Epstein’ın sevgilisi, sırdaşı, sosyal çevre mimarı ve artık genel kanaate göre suç ortağı Maxwell istisnasız bütün haberlerde “Amerika’nın en çok aranan kadını” diye tarif ediliyor. Washington Post’a göre Epstein vakasını soruşturan savcılar büyük ihtimalle kadının izini kaybetmiş bulunuyor.

        Ghislaine Maxwell’i belli bir ikamette bulamama sorunu bir yenilik değil. Kadın bir nevi hayalet. Epstein’ın cinsel istismarla suçlanıp savcıyla anlaşarak 13 aylık az bir hapis cezasıyla paçayı sıyırdığı 2008’de Maxwell’in ifadesi alınamamış. O dönem ikameti olarak görülen Epstein’ın Florida Palm Beach’teki malikanesinde bulunamamış.

        Jet set hayat gereği bir günden diğerine New York, Paris, Londra’da, Palm Beach’te partilerde ya da Karaiblerde seyreden yatlarda olabilen Ghislaine Maxwell’in son üç yıllık daimi ikamet izini ilk bulan Daily Mail oluyor. Şu çok ses getiren “Manchester-by-the-Sea” filmiyle ünlenen, Boston yakınındaki aynı adlı yerde, okyanusa nazır 3 milyon dolarlık bir malikanede, Cargometrics adlı teknoloji firmasının 43 yaşındaki CEO’su Scott Borgerson ile birlikte yaşıyor. Üç yıldır kamuoyunda görünmeyen Maxwell, Epstein ile gece gündüz partilediği zamanların aksine, Manchester-by-the-Sea’de gözlerden ırak sakin bir yaşam sürüyormuş. Ancak artık orada sürmüyor.

        Haber üzerine medya o sakin beldeye akın ediyor, tepede helikopterler turlamaya başlıyor. Liman görevlisinden yat kulübü müdavimine, herkese Ghislaine soruluyor. Kadın sahilde köpeğini gezdirirken görülürmüş, alınan bilgi bundan ibaret. Uyuşturucu kaçakçılarının doğal sığınağı olan koylardan birinde bir yatta gizleniyor olabileceğini söyleyenler de çıkıyor. Bir kadın, yakın zamanda sahilde seyreden yabancı bir yat gördüğünü anlatıyor Washington Post’a şüpheyle. Borgerson da medyanın sorularını özel hayat diyerek yanıtsız bırakıyor. Hafta içi yarım saatlik mesafede, Boston’daki 15 milyon dolarlık konakta yaşayan Borgerson’un, Maxwell’in vizsla cinsi köpeğini gezdirirken boy boy fotoğrafları yayınlanıyor.

        Maxwell’in köpeği demişken... Geçenlerde New York Post, “Üç yıl sonra ilk kez görüntülendi” bilgisiyle Maxwell’in Los Angeles’taki In-N-Out Burger’de çekilmiş fotoğraflarını yayınladı. Pek de paparazziye yakalanmış görünmeyen Maxwell, CIA ajanlarının gizli hayatına dair bir kitap okuyordu, hemen yamacında da bir terrier vardı.

        Bu haber üzerine de bir dedektiflik macerası başladı. Daily Mail, Maxwell’in Manchester-by-the-Sea’de yaşadığı haberinden bir gün sonra servis edilen fotoğrafın adres şaşırtmak için kasıtlı mizansen olduğunu iddia etti. Fotoğrafın gazeteye, Maxwell’in yakın arkadaşı olan avukat Leah Saffian tarafından verildiği belliydi, çünkü karede görünen köpek, Saffian’ın sosyal medyada paylaştığı kendi köpeği Dexter’di. Fotoğrafta etiketi görünen “Meadowgate Media”nın başkanı da Leah Saffian’dan başkası değildi.

        Business Insider da, “Londra’daki evini bulduk” diye bir haber veriyor ama aslında haber filan değil. Çünkü kentin en şık semti Belgravia’daki o ev çevresinde 10 yıldır izini gören olmamış. Bazı komşuların kadının varlığından haberi bile yok.

        MEŞUM BABANIN KARAKTERİ KIZINA BULAŞTI

        Aslında Ghislaine Maxwell’in kimliğini belirleyen geçmiş, Epstein’la beraberliğinden çok, doğup büyüdüğü ailesi. İkinci Dünya Savaşı’nda sürgündeki Çekoslavak ordusunun Yahudi neferlerinden biri olarak Normandiya’da çarpışıp, daha sonra İngiliz ordusuna katılan ve İngiltere’ye iltica edip İşçi Partisi milletvekilliğinden medya baronluğuna kadar yükselen Robert Maxwell’in hayattaki yedi çoçuğunun en küçüğü Ghislaine. Bu nedenle iz peşinde hedefi tutturamayan İngiliz medyası şimdi uzun uzadıya Robert Maxwell destanları döktürüyor; madalyalı savaş kahramanı olarak anılırken hırsız çıkan bir babanın meşum karakterinin kızına nasıl bulaştığına dair derin analizler yapılıyor. The Guardian, “Ghislaine’in hayatı ikinci kez, geçmişi karanlık güç simsarı bir erkeğin ölümüyle alt üst oldu” diye yazıyor.

        Ghislaine Fransa’da dünyaya geliyor, İngiltere’de seçkinlerin yatılı okulu Marlborough Koleji’ni bitirdikten sonra Oxford Üniversitesi’ne gidiyor. 20’li yaşlarda Londra sosyetesinde yükseliyor, babasının gazetesi The European’da çalışıyor ve yine babasının sahibi olduğu Oxford United Futbol Kulübü’nde yöneticilik yapıyor.

        Ve 1991 yılında Robert Maxwell, Kanarya Adaları açıklarında esrarengiz bir şekilde “Lady Ghislaine” adlı yatından düşüp boğuluyor. Denize atıldığına ve hatta ölümünde Mossad parmağı olduğuna dair komplo teorileri bugün hala geçerli. Maxwell’in gazetelerinden Daily Mirror’un eski editörü Roy Greenslade ise intihar ettiğini düşünüyor. Çünkü o tarihte Maxwell’in, şirketlerinin emeklilik fonlarından 460 milyon sterlini zimmetine geçirdiğine dair soruşturma yürüyordu ve Greenslade’e göre patronu hapse girmeyi onuruna yedirecek adam değildi.

        REKLAM

        Ancak gazetenin foto editörü Ken Lennox öyle çok haysiyetli bir rol biçmiyor Maxwell’e; “O teflon adamdı, üzerine hiçbir şey yapışmazdı. Gece vakti güverteden denize işerken 140 kilo olmasının da etkisiyle düştü ve öldü” diyor. “Babasının kızı” diye andığı Ghislaine’in acı kayıp üzerine nasıl yıkıldığını da anlatıyor.

        İş hayatı süresince İsrail’de de yatırımlar yapan Robert Maxwell’in İsrail ajanı olduğuna dair hep spekülasyon yapılmıştı. Kudüs’te, Zeytindağı’nda dönemin İsrail Başbakanı Yitzak Şamir ve Cumhurbaşkanı Haim Herzog’un da katıldığı neredeyse bir devlet töreniyle toprağa verilmesi ise komplo teorilerini iyice körükledi.

        Zimmet skandalı Maxwell’in ölümünden sonra patlak verince mağdurlar mirasçılardan hesap sormak için sıraya girerken, Ghislaine New York’a yerleşip sükseli sosyal hayatını orada sürdürüyor. 90’lı yıllarda “finans dehası” olarak tanınmaya başlayan Jeffrey Epstein'la sıkı fıkı oluyor. Çevrelerinde Donald Trump’tan Woody Allen ve Prens Andrew’a, iş adamı sanatçısı ve aristokratıyla yok yok. Epstein sözde en az 1 milyar doları olan yatırımcıların parasını yönetiyor, ancak bilinen tek müşterisi Victoria’s Secret’ın da sahibi olan L Brands şirketinin patronu Les Wexner ki, fuhuş trafiğinde onun da adı geçiyor.

        Amerikan medyası ise Maxwell’in diğer çocuklarının hayatını enine boyuna işliyor. Ghislaine’in yaşayan yedi kardeşi var, iki kardeşi 3 ve 15 yaşında yaşama veda etmişler. En fazla malzeme Ghislaine’nin 69 yaşındaki ikiz ablaları Christine ve Isabel’den çıkıyor. 1980’lerde babalarından bağımsız Silikon Vadisi’nde iş hayatına atılan ikizler Magellan arama motorunu kurmuşlar, iş ve fırtınalı aşk hayatlarıyla ilgili istemediğiniz kadar ayrıntı var.

        Maxwell’in kalabalık çevresinden bir takım şahıslara ulaşıp bilgi parçaları da koparıyorlar. Maxwell yörüngesinden bir kadının anlattığına göre Epstein ince kadınlardan hoşlanırmış, babası Yahudi olan Maxwell de şu şok edici espriyi yaparmış: “İnce kalmak için Nazilerin Yahudilere yaptığını yapıyorum, Auschwitz diyeti.”

        Bir madam haberi yayınlamak şart ya, kadının varlığına dair bir iz, bir nefes bulamayan, adının telaffuzu üzerine uzun uzadıya haber döşeniyor. Vanity Fair yazdı, Fransız adıymış, “Jislen” diye telaffuz ediliyor ve olaydaki entrika dozunu artırıp, uluslararası gizem katıyormuş. ABD’de yerel ağıza göre farklı farklı telaffuz edilen bu isme pek de sık rastlanmıyormuş; geçen yüzyıda bir milyon kız bebekten ancak beşine bu isim verilmiş. Haberden alıntılıyorum, işte burada dinleyin Fransızca telaffuzuyla “Jislen”i.

        REKLAM

        MADAM HAKKINDA YETERLİ DELİL YOK

        Epstein mağdurlarının savcılık ifadelerine göre Ghislaine Maxwell, adamın kirli dünyasının bizzat içinde. Şimdi 30’lu yaşlarda olan Virginia Giuffre, Maxwell tarafından küçük yaşta fuhuşa zorlandığını iddia ediyor. Üç yıl önce Maxwell aleyhinde dava açan genç kadın, bir vali ve senatör dahil dört kişinin adını veriyor. Onlar hakkında adli işlem yok, Maxwell’in 2 bin sayfalık dava dosyasıyla ilgili gizlilik kararı alınması başvurusu ise mahkeme tarafından reddediliyor.

        Mahkeme kayıtlarındaki fazlasıyla rahatsız edici detaylara hiç girmeyelim ama Epstein’a kızları bulup getiren, memnuniyet talimatları veren ve eylemlere de dahil olan, Maxwell’in ta kendisi. Bir mağdur avukatının ifadesiyle “cinsel istismarın aktif katılımcısı”. Bu şartlarda hukukçular, eski FBI yöneticileri soruyor, “Bu kadın nasıl olur da serbest dolaşır?” diye. Özellikle Los Angeles’taki burgerci görüntüleri bu soruları tetikliyor.

        Ancak eski federal savcı Renato Mariotti’nin Politico’daki yazısına göre kadını Epstein’ın cinsel istismar ve fuhuş trafiğindeki işbirlikçisi olarak suçlamak için yeterli kanıt yok. Epstein’ın kızlara tehdit ve cebir uyguladığına dair bilgisi olduğunun, belge, fotoğraf, video ya da başka verilerle kanıtlanması, fuhuşa teşvik suçuna ortaklığına dair hiçbir şüpheye yer kalmaması gerekiyor. Mağdur ifadelerine dayanarak Maxwell’e dava açıldığı takdirde iyi bir savunma ekibi olacağı da kesin. Küçük yaşta istismara uğramış mağdurların mahkemede tanıklığı kolay değil. Tanık kürsüsüne çıksalar bile jüriden somut delilleri dikkate alması istendiği için, 12 üyeden biri “suçsuz” dese kadın aklanabilir.

        Maxwell’in avukatları “Kızların reşit olmadığını bilmiyordu” ya da “Epstein’ın onları istismar edeceğini düşünememişti” diyecektir. “Zengin bir erkeğin genç kadınlardan hoşlanması, hatta onlara masaj yaptırması suç değildir” şeklinde savunma yapmaları da mümkürdür. Ve en önemlisi, Epstein öldüğü için Maxwell’den bir mağdur portresi bile çıkarılabilir mahkemede; ne kadar suç varsa üzerine yıkılacak bir günah keçisi olarak gösterilebilir jüriye.

        Bu handikaplar nedeniyle Epstein öldüğü halde, New York ve Florida’daki konutlarında aramalar devam ediyor. Savcılar, Maxwell’i şüpheye yer bırakmayacak şekilde sanık sandalyesine oturtacak delilleri arıyor. Tabii delilleri buldukları an Maxwell’i de bulabilirlerse.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa