Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema En iyi 10 geleneksel dövüş filmi
        • 1

          YOJİMBO (1961)

          Usta Japon sinemacı Akira Kurosawa’nın öyküsünü yazdığı ve yönettiği ‘Yojimbo’, kılıçlı dövüş sahnelerinin öne çıktığı Japon samuray filmlerinin öncülerinden biri olarak kabul edilir. Eski Japonya’da feodalizm döneminde geçen filmde Toshiro Mifune, efendisiz kalmış gezgin samuray (ronin) Sanjuro’yu canlandırır. Sanjuro, geldiği küçük kasabada iki çetenin bölgedeki suç trafiğine egemen olmak için verdiği mücadelenin orta yerinde bulur kendini. Her iki çetenin patronu da onu kendi yanına çekmek ister… Gösterime girdiği yıl gişelerde çok başarılı olan ‘Yojimbo’, en iyi Uzakdoğu dövüş filmlerinden biri olarak gösterilmesinin yanı sıra bugün bir klasik olarak da kabul ediliyor. Sergio Leone’nin ‘Bir Avuç Dolar’ının (A Fistful of Dollars) ‘Yojimbo’nun yeniden çevrimi olduğunu da belirtelim.

        • 2

          EJDERİN ÜÇ FEDAİSİ (1973)
          (Enter the Dragon)

          Dövüş sanatları ustası efsane Bruce Lee’nin ölümünden 6 gün sonra gösterime giren ‘Ejderin Üç Fedaisi’ (Enter the Dragon), bugün kült film olarak kabul edilir. Birçok eleştirmene göre Bruce Lee’nin en iyi filmidir. Robert Clouse’nin yönettiği filmde Lee, yazar ve yapımcı olmasının yanı sıra dövüş sahnelerinin koreografisini de üstlenir. Öykü intikam motifi üzerine kuruludur. İngiliz gizli servisi, Shaolin Tapınağı’nın usta dövüşçüsü Lee’den bir adada gerçekleşecek dövüş turnuvasına katılmasını ister. Adanın sahibi Han, uyuşturucu kaçakçılığı ve kadın ticareti yapan bir suç lordudur. Başlangıçta isteksiz olan Lee, kız kardeşinin ölümünden Han’ın sorumlu olduğunu öğrendiğinde intikam almak için öneriyi kabul eder. 1973 yılının en çok hasılat getiren filmlerinden biridir.

        • 3

          POLICE STORY (1985)
          (Ging chaat goo si)

          Jackie Chan’ın 1960’larda başlayan ve 150 filmi aşan kariyerine baktığımızda sinema tarihinin en popüler ve kendine özgü Uzakdoğu dövüş yıldızlarından biri olduğunu söylemek mümkün. Hong Kong’ta başladığı sinema serüvenini Hollywood’da sürdüren Chan, akrobatik dövüş stili, enerjisi ve mizah duygusuyla öne çıkar. Onun yer almadığı bir Uzakdoğu dövüş sanatları seçkisi hazırlamak kuşkusuz zordur. Hayranları ve eleştirmenlerini birleştiren filmlerinden biri, Chan’in Chi-Hwa Chen ile birlikte yönettiği, senaryosuna da imza attığı ‘Police Story’ adlı Hong Kong yapımı filmidir. Chan filmde, yeraltı dünyasının en güçlü patronlarından birini yakaladığı için başı belaya giren polis memuru Chan Ka Kui’yi canlandırır. Düzmece bir cinayetle suçlanan Chan, adını temizlemek ve kız arkadaşıyla yeniden birlikte olmak için elinden geleni yapacaktır.

        • 4

          THE MATRIX (1999)

          Adı daha çok bilimkurgu ve onun alt türü olan ‘siber punk’ ile anılan ‘The Matrix’, aynı zamanda Çin’in ‘wuxia’ geleneğinden esinlenen Uzakdoğu usulü bir dövüş filmidir. Makinelerin iktidarına karşı mücadele eden Neo (Keanu Reeves) ve Trinity (Carrie-Anne Moss), peşlerine düşen ajanlarla Uzakdoğu stilinde dövüşürler. Andy ve Lana Wachowski’nin yazıp yönettiği filmde, Neo’nun gerçekleri gösteren hapı tercih etmesiyle her şeyin bir simülasyon olduğu ortaya çıkar. Anlarız ki, makinelerin hâkim olduğu bir gelecekteyiz ve insanlar sadece bir enerji kaynağıdır. Peki, kurtuluş umudu var mıdır? Tabii ki vardır. Bu bir kurtuluş destanıdır ve Neo da onun kahramanı… Wachowski’lerin başarısı, edebiyat ve sinemadaki siberpunk geleneğini özümseyip üstüne özgün bir dövüş filmi estetiği koymaları... Makinelerin gezegene hâkim olduğu gelecekteki isyanın en hoş yanı, simülasyonun da bir hesaplaşma alanı olması... Bu da özgün ve ilham verici bir görselliğin ortaya çıkmasını sağlıyor.

        • 5

          KAPLAN VE EJDERHA (2000)
          (Wo hu cang long - Crouching Tiger, Hidden Dragon)

          Feodalizm döneminde Eski Çin’de geçen ve dövüşçülerin yerçekimine meydan okuduğu ‘wuxia’ filmleri tarzındaki ‘Kaplan ve Ejderha’, dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yaptıktan sonra gösterime girdiği yılın en çok hasılat yapan filmlerinden biri olmuş, 10 dalda aday olduğu Akademi ödüllerinde 4 Oscar birden kazanmıştı. Ang Lee’nin yönettiği filmin öyküsü, yıllar boyunca ustasının katilini bulamadıktan sonra emekli olup köşesine çekilmek isteyen Li Mu Bai (Chow Yun-Fat) ve onun efsane kılıcı ‘Yeşil Kader’in çevresinde şekillenir. Li Mu Bai, yıllarca duygularını açıklayamadığı Yu Shu Lien (Michelle Yeoh) ile karşılaştığı günlerde kılıcın peşine düşen genç savaşçı Jen’i (Zhang Ziyi) durdurmak zorunda olduğunu anlar. Gücün karanlık tarafına çekilen Jen, inanılmaz dövüş yeteneklerine sahiptir. Gelmiş geçmiş en estetik ve güzel dövüş filmlerinden biri olmasında iki kadın dövüşçü karakterin kuşkusuz çok büyük payı var.

        • 6

          KAHRAMAN (2002)
          (Hero)

          ‘Kaplan ve Ejderha’nın ulaştığı büyük başarının ardından 2 yıl sonra Çinli usta yönetmen Yimou Zhang, geniş bütçeli ‘Kahraman’la sinema tarihinin en biçimci ve göze hoş gelen wuxia filmlerinden biriyle gelir seyircilerin karşısına. Film, her biri tablo güzelliğindeki kadraj düzenlemeleri, renk duygusu ve görsel atmosferiyle öne çıkar. Çin’de gösterime girdiğinde ülke tarihinin en yüksek hasılatlarından birine ulaşan film, gösterim haklarını satın alan Miramax’ın kararsızlığı nedeniyle ABD’de 2 yıl sonra Quentin Tarantino’nun ısrarıyla gösterime girer ve 53.7 milyon dolar hasılat elde eder. Türkiye’de ne yazık ki küçük ekranlarda seyredilebilen, başrollerinde Jet Li, Tony Leung, Maggie Cheung ve Ziyi Zhang’ın yer aldığı ‘Kahraman’, Çin’in çok eski zamanlarında geçen bir hikâye anlatır.

        • 7

          KILL BILL: VOL. 1 – KILL BILL: VOL. 2 (2003 – 2004)

          İntikam motifi ağır basan ve Uzakdoğu dövüş filmi estetiğine bağlılığıyla dikkat çeken bir Quentin Tarantino filmi… Ana karakter, evlenip çocuk doğurmaya karar verdiği için patronu ve ekip arkadaşları tarafından cezalandırılan bir tetikçi... Yıllarca komada kaldıktan sonra uyanan ve hastaneden kaçan Gelin (Uma Thurman), düğün gününde başta eşi olmak üzere herkesi acımadan öldüren çete üyelerinin tek tek peşine düşüyor. “Kill Bill Vol.1” sadece hesaplaşmalar üzerinden ilerlerken, “Kill Bill Vol. 2” Gelin'in tetikçi olarak çalıştığı geçmiş yıllara uzanıyor, patronu ve sevgilisi Bill'le olan ilişkilerini ele alıyor. Gelin, ilk filmde Japonya’daki samuray kılıcı ustası Hattori Hanzo, ikinci filmde ise wuxia filmlerini hatırlatan Çinli usta Pai Mei’nin yanında kalıyor. İlki ona özel müthiş bir kılıç yaparken, diğeri de geleneksel dövüş sanatının inceliklerini öğretiyor. Böylelikle film Uzakdoğu ekolünün iki farklı tarzına da selam göndermiş oluyor.

        • 8

          KORKUSUZ (2006)
          (Fearless – Huo Yian Jia)

          Hong Kong sinemasının 1990’lardaki önde gelen yıldızlarından biri olan Jet Li, o yıllarda Hollywood’un da dikkatini çekmiş 1998’de ‘Cehennem Silahı 4’de oynamıştı. Batı’daki dövüş filmi hayranları, 1990’lardaki işlerini daha çok DVD’ler üzerinden seyrederdi. İkibinli yıllarda ise Asya dışına taşan şöhreti nedeniyle filmleri ABD’de de ilgi görmeye başladı. Ronny Yu’nun yönettiği ‘Fearless’, Jet Li’nin ABD’de en çok beğenilen filmlerinden biridir. Film, Jin Wu Sporları Federasyonu kurucusu Geleneksel Dövüş Sanatları Ustası Çinli Huo Yuan Jia’nın hayat hikâyesini anlatır. Film, şöhretinin zirvesinde olan Huo Yian Jia’nın (Jet Li) çocukluğunu hatırladığı sahnelerle ilerler. Öykünün merkezinde babası ve o yılların büyük dövüş ustalarından Hua Endi ile olan ilişkileri vardır.

        • 9

          13 ASSASSINS (2011)
          (Jusan-nin no shikaku)

          Sadece Japonya'da değil Batı'da da çok sevilen “kült yönetmen” Takashi Miike, 1963 tarihli Japon aksiyon filmini yeni bir bakış açısıyla ele alıyor. 1844 yılında Japonya'da feodalizmin son dönemlerinde geçen filmde bir grup işsiz samuray, ülkenin huzurunu kaçıran kötücül bir derebeye karşı harekete geçerler. Amaçları derebeyinin iktidarı ele geçirmesine ve ülkeyi savaşa sürüklemesine engel olmaktır... Seyir zevki çok yüksek, ilkini aşmayı başaran bir yeniden çevrim ve her şeyden önce nitelikli bir Uzakdoğu dövüş filmi.

        • 10

          BASKIN (2011)
          (The Raid: Redemption)

          Yönetmen Gareth Evans; filme ana karakteri Rama'nın (Iko Uwais) sabah namazını kıldığı bir sahneyle başlamayı tercih ediyor. Ama 'çok kötü şeyler olacak' duygusu daha ilk andan itibaren filme hâkim. Operasyonun başlamasıyla birlikte Evans, özellikle ilk bölümde binayı her köşesinden birinin çıktığı bir ‘organizma’ haline getiriyor. Suçlular ile özel tim mensubu polisler arasındaki çatışmalar bir ölüm kalım mücadelesine dönüştükçe, film gerçek ruhunu buluyor. Bu ruhun bir yanında baltalı, bol kanlı Güney Kore ve Japon filmleri; diğer yanındaysa Uzakdoğu dövüş filmleri geleneği var. Senaryoyu da yazan Evans, bu tür filmlere meraklı seyircilerin beklentilerine uygun olarak geliştiriyor her şeyi; bir dövüş filminden beklenen her şeyi vermesini biliyor. Senaryonun en önemli avantajı, karakterlerin gizli hedeflerinin ortaya çıkmasıyla olayların ilgiye değer bir biçimde gelişmesi ve dövüş sahnelerinin art arda gelip, inandırıcılık dahil her şeyi unutturması. 'Baskın'daki dövüşler ne çok stilize ne de aşırı gerçekçi bir havada. Evans, ikisinin ortasını tuttururken, mizahtan özellikle uzak duruyor. Filmle seyirci arasında mesafe olmasını istemiyor; 'ucuz dövüş filmi' estetiğinden taviz vermiyor. İşte bu nedenle türün meraklıları tarafından kült film olarak kabul edilen bir işe imza atıyor.

        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa