Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Bilim insanlarına göre, küresel ısınma önümüzdeki birkaç yıl içinde ilk kez önemli bir sıcaklık sınırını aşacak. Araştırmacılar, küresel ısınmanın 2027'ye kadar 1.5 santigrat derece eşiğini geçme olasılığının yüzde 66 olduğunu tahmin etti.

DÜNYA NEDEN ISINIYOR?

Bilim insanları, bu artışın, insan faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonlar ve bu yılın ilerleyen dönemlerinde muhtemel bir El Nino hava olayı nedeniyle gerçekleştiğini açıkladı.

Araştırmacılara göre, küresel iklim değişikliği müzakerelerinde bir sembol haline gelen 1.5 santigrat derece eşiğinin aşılması, tüm canlılar ve ekosistemler üzerinde çok daha şiddetli iklim değişikliği etkilerine yol açabilir.

Bilim insanları eşiğin geçme olasılığını endişe verici bulsa da bu durumu geçici olarak değerlendirdi. Ancak Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, "1.5 santigrat eşiğini geçme noktasında olduğumuzu ve gelinen bu olumsuz durumu geriye çevirmek konusunda geç kaldığımızı söyleyebilirim. Bu nedenle, atmosferdeki sera gazı birikimleri, karbondioksit hala arttığı için kümülatif etkinin, ani iklim değişikliğinin çok da iyi kestirilemeyeceğini düşünerek bilimsel olarak bu eşiği aştığımızı ve bu olumsuzluğun giderek artacağını düşünüyorum; ancak hiçbir şey bitmiş değil hala yapılacak şeyler var" dedi.

Prof. Dr. Murat Türkeş
Prof. Dr. Murat Türkeş
EL NİNO YILLARI SICAKLIĞI ARTIRIYOR

Güney yarımküredeki etkileri çok büyük olan El Nino ve La Nina yıllarının da bu süreci hızlandırdığını aktaran Prof. Dr. Türkeş, "Bu yıl El Nino yıllarından bir tanesi. El Nino yıllarının önemi, o yıl küresel ortalama yüzey sıcaklarında genellikle bir artışla sonuçlanıyor olmasıdır. Örneğin, hala küresel ortalama yüzey sıcaklarındaki en yüksek artış 2016 yılında gerçekleşti ve 2016 yılı kuvvetli El Nino yıllarından biriydi. Geçmişte biz de bu alanda çalışmalar yürüttük, El Nino yıllarında küresel ortalama yüzey sıcakları yaklaşık +0.2 santigrat derece daha fazla yüksek olma eğilimindedir. Eşiğin aşılmasında bunun da etkisi vardır. Bu durum takip edilecektir, zaten uzun süredir sıcaklık artışı var. Kuzey Yarım Küre'de kutup bölgesinde orta enlemlerde ciddi bir artış var. Yaz mevsimleri zaten sıcak geçiyor, yaptığımız çalışmalar da gösteriyor ki her türlü sıcaklık göstergesi artmış durumda. Bu iklim değişikliği gidişatı hakkında olumsuz, dikkate almamız gereken ciddi bir iklim değişikliği göstergesi sinyalidir" şeklinde konuştu.

1.5 SANTİGRAT DERECE LİMİTİNİ AŞMA OLASILIĞI YÜZDE 66 OLDU

Prof. Dr. Murat Türkeş, "1.5 santigrat derece hedefi, Paris İklim Anlaşması'nın 2030 hedeflerinden bir tanesidir ve küresel yüzey sıcaklıklarını 2030 yılına kadar 1.5 santigrat derecede tutma hedefidir. Bu alanda Dünya Meteoroloji Örgütü ve Avrupa Birliği Copernicus İklim Değişikliği Servisi'nin çalışmaları ve uzun süreli model çalışmaları var. Buna göre 5'er yıllık dönemlerde yıllık sıcaklıkların eşiği aşma olasılığı çalışılıyor. Bu oran giderek artıyor" dedi.

Dünya Meteoroloji Örgütü, 2020'de önümüzdeki 5 yıl içinde bu limiti aşma olasılığının yüzde 20'den az olduğunu tahmin etmişti. Geçen yıl bu oran yüzde 50'ye yükseldi ve şu an ise yüzde 66 olabileceği kaydediliyor.

"PARİS ANLAŞMASI BAŞARILI OLAMADI"

Prof. Dr. Türkeş, limitin yüzde 66 olasılıkla aşılma durumunun, Paris Anlaşması kapsamındaki iklim değişikliği mücadelesinin başarılı olmadığını gösterdiğini kaydederek, şunları söyledi: "Paris Anlaşması kapsamında başta karbondioksit, metan gibi kuvvetli sera gazı salımlarını azaltma ve 2030 hedefini tutturma konusunda başarılı olunamadı. Bunun ana nedeni; atmosferdeki insan kaynaklı sera gazlarının birikimlerinin artması, ormanların yok edilmesi, yeryüzünün fiziki coğrafyasının bozulması, kutuplarda eriyen deniz buzları, özellikle kalıcı kar örtüsünün giderek azalması bir kısır döngü yaratarak iklim değişikliğini yeniden tetikliyor. Biz de bunun en kolay algılanan sonuçlarından olan sıcak hava dalgaları; yağış olması durumunda da şiddetli sağanak, fırtınalar, hortumlar, kuraklıklar ve orman yangınları şeklinde hissediyoruz."

DAHA SICAK BİR DÜNYA NELERE SEBEP OLUR?

Prof. Dr. Murat Türkeş, dünyanın daha çok ısınmasının sonuçlarını şu sözlerle anlattı:

- Sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddeti daha fazla olabilir.

- Kuraklıklar daha kuvvetli olabilir.

- Kuraklık ve sıcak hava dalgalarının daha sık görüldüğü subtropikal ve orta enlemlerde yangın mevsimi daha şiddetli olabilir.

- Daha sıcak bir dünya buharlaşmanın da daha yüksek olması anlamına gelir. Böylece şiddetli yağışlar, sağanaklar, gök gürültülü fırtınalar, hortumların sıklığında artış olabilir. El Nino yılları böyledir; bir yandan kuraklıklar, diğer yandan şiddetli yağışlar, heyelanlar yapar. Bazı yerlerde sağanaklar yaşanırken, Güneydoğu Asya’da uzun süreli kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve geniş ölçekli tropikal, ekvatoral orman yangınları yaşanır.

KARBON AYAK İZİ AZALTILMALI

Prof. Dr. Türkeş, "Bir ülkenin yükümlülüğü, o ülkedeki insanların, sosyo-ekonomik sektörlerin nasıl hareket ettiği, nasıl yaşadığımız, atmosferi, havayı, suyu, toprağı ve iklimi koruma konusundaki çabalarımızın azlığı ya da çokluğuyla bağlantılıdır. Bir yandan hükümetler iklim değişikliğiyle mücadelesini sürdürmeli, diğer yandan o ülkelerdeki iş dünyası, özel sektör, yerel yönetimler, toplum ve tarım-sulama-sanayi birlikleri hep birlikte çaba göstermeli ve vatandaşlara da iklim değişikliği mücadelesini öğretmek için mesaj vermeli. Vatandaş karbon ayak izini nasıl azaltacağını ve aşırı tüketmeden, doğayı kirletmeden, atmosfere fazla sera gazı vermeden nasıl yaşaması gerektiğini öğrenmeli" diye konuştu.

"SEBZE VE MEYVE HAM YA DA YARI HAM ALINMALI"

Kişisel olarak karbon ayak izinin azaltılması için önerilerde bulunan Prof. Dr. Türkeş, sözlerine şöyle devam etti: "Sabahları yatağımızdan kalkıp, ilk enerji kullanacağımız andan yatıncaya kadar enerji tasarrufunu, doğalgazın, ısıtmanın, elektrik enerjisinin verimli kullanımını sağlayacak bir yaşam tarzını benimsemeliyiz. Gideceğimiz yer yakındaysa araç kullanmamak, mesafe uzaktaysa da toplu taşıma araçlarını kullanmak, geri dönüşüm ve sıfır atık konusunda çaba göstermeliyiz.

Mutfak konusunda da yerelden alışveriş yapmak, sebzeyi ve meyveyi olduğu gibi ya da biraz işlenmiş olarak doğrudan üreticiden ve pazardan ya da yerel manavdan almak, atığı daha az bir yaşam tarzını benimsemeye yardımcı olur. Bu şekilde hem daha ekonomik olacaktır ve yerel üretici kazanacaktır, hem de karbon ayak izi azalacaktır. Bunlar iklim değişikliği mücadelesine katkı sağlayan çözümlerdir."

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI

İklim kriziyle mücadele etmek için yapılması gerekenleri söyleyen Prof. Dr. Türkeş, "Türkiye de dahil tüm ülkelerin, ülkeleri yönetenlerin, yerel yöneticilerin, iş dünyası temsilcilerinin; iklim değişikliği mücadelesine doğrudan katkı vermesi gerekiyor. Yatırımların buna göre yapılması gerekiyor. Toplumların ise iklime, atmosfere, havaya, toprağa ve suya daha az zarar verecek sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimsemesinin önemli olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ