Mutlu olmanın püf noktaları!

Diyelim ki arkadaşınız telefonu yüzünüze kapattı. Sinirlenmeden önce gözlerinizi kapatın ve derin bir nefes alın.

Vücudunuzdaki gerginliği hissetmeye çalışın ve yavaş yavaş nefesinizi verirken tansiyonu düşürmeye başlayın.

Şimdi, hissettiğiniz negatif duyguları aklınızdan geçirin. Öfke? Utanç? Hüzün?

Hissettiğiniz her ne ise bunun için kendinizi yargılamayın. Anahtar nokta duygularınızın farkına varıp, onları kontrol edebilmektir.

O fark ettiğiniz negatif duygunuzu isimlendirin. “Kendimi küçük düşürülmüş hissediyorum” deyin mesela.

Uzmanlar, korkmuş ya da öfkeli yüze ait görüntülerin insanların beynindeki korku merkezindeki sinirsel aktiviteyi artırdığını gösteriyor.

Duyguları etiketlendirmek ise, amygdaladaki (beynin badem şekilli kısmı, korku sıcak noktası) faaliyeti sakinleştirebiliyor.

Ancak bilim insanları bu etiketleme işinde kullanılan kelimelerin önemli olduğunu düşünüyor. Yani “Üzgünüm” şeklinde bir tanımlama yerine “Üzgün hissediyorum” demeye çalışın.

Bu sizin o duyguyla tanışmanızı sağlar, o duygu tarafından harap edilmenizi değil. Bu kısa süreli uygulamayı bir alışkanlık haline getirin ve beyninizde pozitif değişimler yaratın.

Güneşe dönün

Telefonu kulağına yapışık yaşayanlar! Ya da başparmakları mesaj mesaisinde olanlar! En son ne zaman bu mesaiye son verdiniz ve yüzünüzü güneşe döndünüz?

Etrafınızda mutluluk veren şeylere odaklandığınız takdirde beyninizdeki mutlulukla ilgili nöronları harekete geçirdiğinizi, bu sayede daha yoğun bir şekilde iyi duygular hissetmeye başladığınızı göreceksiniz.

Olumlu duyguları harekete geçirin
Bütün duyularınızla zevk almayı deneyimleyin. Doğanın kokusunu nefesinizle birlikte içinize çekin. Derinizin üzerindeki havayı hissedin.

Bunu dolu dolu hissettiğinizde olumsuz duyguları harekete geçiren sinirsel aktivitelerin yavaşladığını göreceksiniz.

Bu mutlu anları, belki sadece 15 saniye süren anları zihninize kaydedin ve sağlamlaştırın. Zaman içinde karşılaştığınız stres kaynaklarıyla daha kolay baş edebileceksiniz.