Sebepsiz zenginleşme, geçerli bir hukuki sebep bulunmaksızın bir kişinin mal varlığından bir başkasının mal varlığına değer kayması üzerine kanundan doğan bir borç ilişkisidir. Özel hukukun üç temel borç kaynağından biridir (diğerleri "hukuki işlem" ve" haksız fiil"). Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) genel hükümleri arasında düzenlenmekle birlikte; başka bazı kanunlarda da özel türleri düzenlenmiştir. Bu kavram için "haksız iktisap" veya "haksız zenginleşme" terimleri de kullanılsa da kanunun tercih ettiği isim, "sebepsiz zenginleşme"dir.
Geçerli sebebe dayanmayan bir zenginleşmede, taraflar arasında bunu düzenleyen bir sözleşme bulunmadığı gibi, bu değer geçişi bir haksız fiil de oluşturmuyorsa, iade ancak sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep edilebilir. Buna göre, sebepsiz zenginleşmeden bir iade borcunun doğmasının dört şartı vardır: "birisinin başkasının mal varlığından veya emeğinden yararlanarak zenginleşmesi" (mal varlığının artması); "buna karşılık diğerinin fakirleşmesi" (mal varlığının azalması); "bu zenginleşme ve fakirleşme arasında nedensellik (illiyet) bağı bulunması"; "bu zenginleşmenin geçerli bir hukuki sebebe dayanmaması". Ancak belirtelim ki özellikle 6098 sayılı TBK'nın yürürlüğe girmesinden sonra sebepsiz zenginleşmede fakirleşme şartının aranıp aranmayacağı Türk öğretisinde tartışmalı hale gelmiştir. (Alman hukukunda fakirleşme şartı aranmamakta, İsviçre hukukunda aranmaktadır.). Gerçi çoğu kez her zenginleşme aynı miktarda bir fakirleşmenin karşılığıdır. Örneğin yanlışlıkla A'nın bin lirası B'nin banka hesabına yatmışsa, B bin lira sebepsiz zenginleşmişken A bin lira fakirleşmiştir. Fakat bazen zenginleşme fakirleşmeden fazla yahut az olabileceği gibi, hiç fakirleşmeye sebep olmayan sebepsiz zenginleşmeler de olabilir. Başkasının beşyüz lira değerinde boyasını kullanarak evini boyayan kişinin evinin değerinin bu sayede beş bin lira artması ikinci duruma; bilet almadan otobüsün boş koltuğuna oturup bedavadan memleketine giden kişinin kazancı üçüncü duruma örnektir.
Sebepsiz zenginleşmeden iade borcu doğması için, iade borçlusunun kusuru aranmaz. Haberi olmadan ve önleyemeyeceği şekilde başkasının mal varlığından sebepsiz zenginleşmiş olsa bile bunu iade edecektir. İade mümkün oldukça aynen gerçekleşecek; şayet aynen iade mümkün değilse (kullanılan boya, karışan para, tüketilen eşya gibi), bunun iktisap (edinme) tarihindeki değeri iade edilecektir.
Sebepsiz zenginleşme halleri üç ana grupta toplanır: "hukuki işlemle gerçekleşen zenginleşmeler"; "müdahale ile gerçekleşen zenginleşmeler"; "fiziki bir olayla gerçekleşen zenginleşmeler". Geçersiz bir sözleşme uyarınca mülkiyet nakli birincisine; başkasının malzemesini haksız olarak alıp kendi mal varlığına katma ikincisine; başkasının deposuna karışan yakıt üçüncüsüne örnektir.
Kanunda sadece hukuki işlemle gerçekleşen sebepsiz zenginleşmeler açıkça belirtilmişse de diğerleri de iade borcu doğurur. TBK hukuki işlemden kaynaklanan sebepsiz zenginleşmeleri üç çeşit olarak düzenler: "geçersiz sebebe dayanan zenginleşmeler"; "sona eren sebebe dayanan zenginleşmeler"; "gerçekleşmeyen sebebe dayanan zenginleşmeler." Geçersiz sebebe dayanan zenginleşmeler de kendi içinde "sebep üzerinde anlaşma olmamış zenginleşmeler" ve "borç olmayan şeyin ifası" olarak ikiye ayrılır. Kanunda, borç olmayan şeyi sebebin geçersizliğini bilerek ve özgür iradesiyle verenin, iade talep edemeyeceği hükme bağlanmıştır.
TBK'da sebepsiz zenginleşen iyi niyetli olduğu sürece, yani gerekli dikkati göstermesine rağmen zenginleştiğini bilmiyor veya zenginleşmesinin haklı bir sebebe dayandığını sanıyor ise iade talep edildiğinde elinde kalanla sorumludur. Şayet iyi niyetli değilse, iade talep edene karşı zenginleşmenin kalktığı veya azaldığı savunması yapamayacaktır. Elinden çıkan zenginleşme miktarından da sorumludur. Sebepsiz zenginleştiğini biliyor fakat kime iadede bulunacağını (kimden zenginleştiğini) bilmiyorsa, zenginleşmenin azalmasında kusursuzsa sorumsuz, kusurlu ise sorumlu olur. Eğer sebepsiz zenginleşmeye konu olan mal aynen iade edilebiliyorsa zenginleşen buna yaptığı bazı giderleri (masrafları) iade alacaklısından isteyebilir. İade borçlusu zenginleşen iyi niyetli iken mala yaptığı zorunlu giderleri ve yararlı giderleri, iade sırasında etkileri kalkmış olsa bile isteyebilirken; iyi niyetli olmadığı sırada sadece yaptığı zorunlu giderler ile iade anında mevcut yararlı giderleri isteyebilir. Lüks (fuzuli) giderler ise iade borçlusu iyi niyetli sayılsın sayılmasın istenemez. Fakat bunların mala zarar vermeden sökülüp alınması mümkünse ve iade alacaklısı bedellerini ödemeyi önermezse bunlar iade sırasında sökülüp alınabilir.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlar (iade talepleri) TBK uyarınca zenginleşmeden itibaren on yıllık üst süreye tabidir. Fakat bu süre dolmadan, iade alacaklısının sebepsiz zenginleşmeyi ve kimin zenginleştiğini öğrenmesinden itibaren iki yılın sonunda zaman aşımı gerçekleşir. Zenginleşme zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması şeklinde olmuşsa, zaman aşımı süreleri dolmuş olsa da borçlu borcunu ifadan her zaman kaçınabilir.
YAZAR
M. Turgut Öz