Resim, hayal, zihindeki görsel canlandırma, hayal gücünün yarattığı temsil, duyularla algılanan şeylerin zihindeki izi, herhangi bir şeyin genel izlenimi, nesnenin zihinde dönüştürülmesi, yeniden üretilmesi biçiminde anlaşılmakta ve tanımlanmaktadır. Kavram olarak edebiyatın yanı sıra psikoloji, sosyoloji, estetik, güzel sanatlar alanlarında da kullanılmaktadır.
Bu çerçevede kavramın çeşitli sınıflandırmaları yapılmaktadır. Duyulara bağlı olarak görsel, işitsel, koku, tat ve dokunma; bunların ayrıntılarından oluşan renk, hareket, ısı, basınç imgelerinden ve farklı duyuların algısını birleştiren sinestetik imgelerden söz edilmektedir. Bunların dışında duyumsal ve zihinsel, hakiki ve mecazi, statik (sabit) ve dinamik (hareketli), bağlı ve serbest imgeler gibi ayrımlar da yapılmaktadır. İmge aynı zamanda "tekrarlanan imge" diye tanımlanan sembol (simge) kavramıyla, "ana", "temel" veya "asli" imge olarak değerlendirilen arketip ve mit kavramlarıyla da yakından ilişkilidir. İmgenin sadece bir tasarım, izlenim değil; aynı zamanda öznenin özel bir kavrayışı, özgün bir yorumu olduğu da belirtilmektedir. Bu bağlamda imgenin kavram taslağı gibi düşünüldüğü görülmektedir.
Edebi eserlerde imge ,kurmacadan biyografiye kadar değişik nesir türlerinde özellikle kişi, nesne, mekan temsilini etkili bir biçimde sunmak maksadıyla kullanılsa da esasen şiir türünün temel yapı ögelerinden birisidir. İmge, ardışık sıralanmayı kıran ses düzenlemeleriyle birlikte şiirin düzyazıdan ayrılmasını sağlayan ögedir. İster dış dünyada karşılığı olsun ister olmasın imge, şiir dilinin iletişim dilinden ayrılmasını sağlayan asıl unsurdur. Mecaz ve metafor teknikleriyle sağlanan imge sayesinde şiir hem sözcük, ibare ve/veya metin düzeyinde iletişim işlevinden uzaklaşarak kendi üstüne kapanan ve böylece dili sanatlaştıran bir rol oynar hem de akli mekanizmaların dışında bir hakikat arayışı yahut ifadesine imkan oluşturur.Türk şiirinde gerek sözcük ve ibare düzeyinde gerekse şiirin tamamını kuşatan çok çeşitli imge örnekleri görülür. Şiirin bütününü toplayan bir merkezi imgeden söz etmek her zaman mümkündür. Şiiri oluşturan bütün diğer imgelerin bu merkezi imge etrafında örüldüğü söylenebilir. Divan şiirinde daha ziyade redif olarak seçilen sözcüğün, mesela Fuzuli'nin (ö. 1556) "Su Kasidesi"ndeki su imgesinin bu işlevi gördüğü; modern şiirde ise çoğunlukla başlık olarak kullanılan ve metin içerisinde de sık sık tekrarlanan sözcük, ibare yahut söz grubunun merkezi bir imge oluşturarak şiir için bütünlüklü bir yapı oluşturduğu söylenebilir.
YAZAR
Yılmaz Daşçıoğlu