Kağıt üzerine çizgilerle şekil oluşturma demektir. Kartografya, günümüzde harita yapma tekniğidir. Bu bilim dalının kapsamına yerkürenin yüzeyine ait paralel ve meridyen ağının bir düzlem üzerine geçirilmesini amaçlayan "projeksiyon bilimi", fotoğraflar yardımıyla bilgi toplanması ve bilgilerin değerlendirilip yorumlanması; bunlara dayanarak harita çizimi anlamına gelen "fotogrametri" girmektedir. Coğrafya ile kartografya ilişkisi, diğer bir deyişle coğrafyacının harita yapması; projeksiyon, jeodezi ve fotogrametri bilimlerinde olduğundan farklıdır. Coğrafyacı, bu üçlünün ortaya koyduğu haritalar üzerinde çalışır. Bu haritaları temel harita olarak kullanır. Yapılan bu temel haritaların üzerine araştırmalarının sonuçlarını döker, işler ve araştırma konularına göre çok sayıda orijinal harita yapar ve yorumlar.
Yapılan incelemelere göre harita tanımına uyan ilk çizimlerin tarihi, yazının bulunmasından önceki döneme kadar uzanmaktadır. Bu haritalar yalnızca nehir, dağ, yol gibi birkaç yeryüzü ayrıntısını gösteren ilkel çizimlerdir ve bunlara "prehistorik haritalar" denir. Duvar, mağara duvarı, kayalar gibi sabit nesneler veya çanak ve çömlek yüzeyi, deri, post, kemik gibi taşınabilir eşyalar üzerine çizilmiştir. Araştırmalara göre tarih öncesi çağlara ait 57 harita belirlenmiştir. Bunların 37'si Fransa'da, 7'si İtalya'da, 2'si Malta'da, 2'si de Danimarka'dadır. Birer adedi ise Bulgaristan, Almanya, Irak, Ürdün, Fas, Cezayir, Mısır, Gürcistan ve Türkiye'dedir. Türkiye'deki harita, Konya'da yer alan ve Anadolu'nun en eski yerleşim birimlerinden biri olan Çatalhöyük'te bulunmuş, 1x3 m boyutlarındaki bir duvar haritasıdır ve tarihi MÖ 6200'e kadar uzanmaktadır. Dünyada yapılan ilk ve en eski harita olarak kabul gördüğü gibi ilk şehir haritası olarak da benimsenir. Mezopotamya, Mısır, Çin, Yunan ve Roma medeniyetlerinde haritacılıkta gelişmeler bu çağda yaşanmış ve kartografyanın temelleri atılmıştır. Dünya'nın şekli ile ilgili düşünceler ve ölçümler, koordinat sistemleri oluşturma ve yeni yerlerin keşfedilmesi, bu dönemin önemli gelişmeleridir.
İlk Çağ haritaları daha çok şekiller, semboller ve yazılarla belirtilmiştir. Çoğu, müzelerde sergilenen örneklerin bazıları şunlardır: MÖ 2300 civarında yapılan Yorgan Tepe Kil Tableti, Mezopotamya'da Kerkük yakınlarındaki bulunmuş olup bilinen en eski topografya haritasıdır. MÖ 6-7. yüzyıllara tarihlenen Babil Kil Tableti'nin ilk dünya haritası olduğu belirlenmiştir. Mısır medeniyetinden kalan en eski papirüs harita, bir altın madenine ait olan Nubia Papirus Haritası'dır.
Doğu Akdeniz'de büyük medeniyet kuran eski Yunanlılar günümüz kartoğrafyasının temellerini atmışlardır. Bunlardan; Anaksimeandros (ö. MÖ 546), Anaksimenes (ö. MÖ 525), Hekataios (ö. MÖ 476), Tales (ö. MÖ 548), Pisagor (ö. MÖ 495), Aristo (ö. MÖ 322) dönemin ünlü filozof ve haritacılarıdır. Yerkürenin boyutlarına ait ilk ölçmeleri gerçekleştiren Eratosthenes, ilk defa yer üzerinde bir meridyen dairesinin çevresini hesaplamış ve kanevanın (paralel ve meridyen ağı) gösterildiği dünya haritası yapmıştır. Amasyalı Strabon (ö. 23), yerleşme yerlerinin ve önemli merkezlerin gösterildiği bir harita yapmıştır. Batlamyus (ö. 170) (Claudius Ptolemy), kartografya tarihi bakımından önemlidir. Projeksiyonun temellerini atarak enlem ve boylamı, temel harita elemanları ve kurallarını ilk defa kullanmıştır. Böylece ölçek, harita kuzeyi ve harita işaretleri kullanarak günümüze kadar uzanan kartografyanın temellerini atmıştır. Bu nedenle Batlamyus'un dünya haritası, haritacılığın başlangıcı kabul edilir. Eski Çin'de ise hükümdarların kendi ülkelerinin coğrafi tasvirlerini hazırlattığı bilinmektedir. Kartograf P'ei Hsiu'ye (ö. 271) ait olan harita, bilinen en eski Çin Haritası'dır.
Roma İmparatorluğu'nun son devirlerinde gerilemiş olan kartografya, Orta Çağ'da İslam alemi hariç tutulursa Hristiyanlığın koyu din baskısı altında sönük bir devir geçirmiştir. Bu dönemde dünya haritaları dikdörtgen, oval ve yuvarlak şekillerde gösterilmiş, felsefi düşünceye uygun olarak yapılmıştır; Tekerlek, Cosmos, Habada Mozaik, Anglo-Sakson, Matthew Paris, Hereford haritaları bunlara örnektir. Orta Çağ'da Avrupa'da ilerleme kaydetmeyen coğrafya ve kartografya Arap, Türk ve İranlı alim ve seyyahlar tarafından doğu alemine taşındı ve geliştirildi. Bu gelişmeler daha çok, İlk Çağ'da yapılmış olan haritalara yeni birtakım ilavelerin yapılması şeklinde olmuştur. Bu dönemin ünlü ilim adamları ve haritacıları; Harizmi (ö. 850), Biruni (ö. 1050), Kaşgarlı Mahmut (ö. 1102) ve Muhammed Al-İdrisi (ö. 1165)'dır. Türk dünyası ile ilgili bilinen en eski harita, ilk Türk dil bilimcisi Kaşgarlı Mahmut'un Divanü Lûgati-t Türk (1072) isimli eserindeki dünya haritasıdır. Türklerin yaşadığı bölgeler ve komşuları detaylı gösterilmiştir.
Rönesans ve Reform dönemlerinden sonra, Avrupa'da kartografya gerilemeden tamamen kurtulmuş ve büyük gelişmeler göstererek altın çağını yaşamıştır. Coğrafi Keşifler ve dönemin sonundaki Sanayi Devrimi'nin başlangıcı (1763) birçok icadın yanı sıra özellikle haritacılığa da yön vermiştir. Martin Waldseemüller (ö. 1520), Diogo Ribeiro (ö. 1633), Merkator (ö. 1594) devrin önemli haritacılarıdır. Piri Reis (ö. 1553) ve Ali Macar Reis ise İslam dünyasında önemli çalışmalar ortaya koymuş Türk gezgin, denizci ve haritacılardır.
20. yüzyıl kartografyanın bilim şuuruna eriştiği dönemdir. Özellikle, 2000'li yıllardan itibaren dünyada ve ülkemizde de bilgisayar teknolojisi ve baskı tekniklerinin -fotokopi ve plotter yazıcılarının- gelişmesiyle coğrafyada büyük atılımlar gerçekleşmiştir. Özellikle hava fotoğrafları, uydu görüntüleri, insansız hava araçları, uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri kartografyanın artık vazgeçilmez araçları olmuştur. Bunlardan bilgisayar temelli sistemlerden biri olan Coğrafi Bilgi Sistemleri (koordinatlı coğrafi verilerin üretimi, yönetimi, işlenmesi, analizi, sunumu ve raporlamasının yapılabildiği yazılım, donanım ve yöntemler bütününden oluşan sistem), başta coğrafya olmak üzere birçok ihtisas dalının önemli bir aracıdır.
YAZAR
T. Ahmet Ertek