Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık İthal ilaçta her sene aynı film

        Hayati öneme sahip olan pek çok ithal ilaç piyasada bulunamıyor. Uzmanlar, kanserden epilepsiye, gripten uyuza kadar birçok hastalığın ilacına erişilemediğini söylüyor. Hastalar eczane ecane ilaç ararken, aranılan ilaçların muadilleri dahi bulunamıyor. Hal böyle olunca hastalar her yıl başında ilaçta aynı filmi seyrediyor. Geçen yıl da aynı tarihlerde ithal ilaçta kriz yaşanmıştı. Bu yıl da aynı sancı hastaları sardı. Zira ilaç depoları, yüksek kur maliyetli ilaçları stoklarda tutmayı tercih ediyor. Çünkü 2020 İthal İlaç Fiyat Kararnamesi henüz yayınlanmadı. İthal ilaçlarda sabit kur oranı 14 Şubat 2019'da 2.69 liradan 3.40 liraya yükseltilmişti. O tarihe kadar piyasada yüksek maliyetli ithal ilaçların bir çoğunu bulmak imkansız hale gelmişti. Bu yıl da aynı 'suni' kriz gündeme geldi. Her yıl başı olduğu gibi bu yıl da depolar, ilaç fiyat kararnamesinin açıklanmasına az bir zaman kala eczanelere ilaç vermeyi durdurdu. Bu durum ise kuşkusuz devamlı ilaç kullanması gereken hastaları etkiledi. Şimdi gözler şubat içinde açıklanması beklenen 2020 Yılı İlaç Fiyat Kararnamesi'ne çevrildi. Yeni kurun açıklanmasıyla birlikte sektörde geleneksel hale getirilen 'kur kazancı' krizinin sona ermesi bekleniyor.

        İthal ilaçta SGK'nın satın alma bedeli bir önceki yılın ortalama Euro kurunun yüzde 60'ı baz alınarak hesaplanıyor. Bu oran bir önceki yıl yüzde 70 düzeyindeydi. Kurlardaki ani yükseliş sonrası oran 2019'da düşürülmüştü ve son olarak geçen yıl hesaplanan Euro kuru 3 lira 40 kuruş olarak açıklanmıştı. 2019'da ise ortalama Euro kuru 6.35 TL oldu. Bu kurun yüzde 60'ı sabit satın alma kuru belirlenirse bu yılki ilaç kuru 3.82 TL'yi aşamayacak. Geçen yıldan bu yana ilaçta kur bazlı zam oranı ise yüzde 12 civarında olmuş olacak. Yeni rakamların açıklanması için ise şubat ayını bulabileceği ifade edilirken ithal ilaçta kopartılan 'suni' kriz dolayısıyla bu tarihin öne çekilebileceği de ileri sürülüyor.

        ECZACILARDAN STOK UYARISI

        Geçen yıl da yeni fiyat kararnamesinin yayınlanması sonrası krizin çözülmesinin ardından Türk Eczacıları Birliği ise şu açıklamayı yapmıştı: "İlaç fiyatlarında bugüne kadar zammın son ana kadar belirsiz olması ve yazıldığı gibi uygulanmaması; beklenti yaratan, dolayısıyla ilaç stoklamayı da gündeme daha fazla getiren bir olguydu. İlacın bulunabilir, alınabilir ve kaliteli olması için esas olanın Euro kurundan bağımsız; uzun vadeli, yerli ilaç politikalarının geliştirilmesi olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Yerelleşme de yerel güçlerin iş birliği ile mümkün olacaktır. Türk Eczacıları Birliği olarak bu konunun önemli sacayaklarından birisi olduğumuzu, yerli ilaç üretimini aktif olarak desteklediğimizi belirtmek isteriz. İlaçta dışa bağımlılığın Türkiye’nin kaderi olmaktan çıkması için, elimizden geleni yapmaya hazırız."

        PEKİ HASTA CEPHESİNDE DURUM NE?

        Eczane eczane dolaşıp ilaç kovalayan hastalar, ilaçların bulunamaması durumunda genelde muadil ilaçlara yöneliyor. Ancak her muadil ilacın, her hastalığı kontrol altına alamadığını söyleyen İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, “Muadil her zaman hastalığı kontrol altına alamayabilir çünkü muadil ilaçlarda yüzde 80 uyum vardır. Ancak şu anda zaten muadil bile yok” açıklamasında bulundu.

        O İLAÇLARIN MUADİLİ BİLE YOK

        İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, özellikle epilepsi tedavisinde kullanılan okskarbazepin, valproat, karbamazepin ilaçlarının en önemlileri olduğunu ama başka alanlarda da bu sorunların yaşandığını kaydetti.

        Prof. Dr. Saip, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün ülkemizde birçok hastalık alanında ilaca erişim problemi yaşanıyor. Özellikle epilepsi (sara) hastalığında ilaca erişim konusunda ciddi problemler var ve bu durum ciddi hayati tehlike taşımaktadır; çünkü epilepsi hastaları ancak ilaçla kontrol altına alınabiliyor. Bu hastalar, kontrol altına alındıkları ilaca sürekli devam etmek zorundadır. Örneğin; hastalık A ilacıyla kontrol altına alındıysa, hasta o ilaca devam etmek zorundadır ve B ilacına geçmemek gerekir. Bu nedenle ilaç piyasada bulunmayınca ve hasta ilacını kullanmayınca tekrar nöbetler başlayabilir. Bu nöbetler başka ilaçlarla kontrol altına alınamayabilir. O ilacın muadili olsa bile, muadil her zaman hastalığı kontrol altına alamayabilir çünkü muadil ilaçlarda yüzde 80 uyum vardır. Ancak şu anda zaten muadili bile yok. Bazı çok önemli sara ilaçlarının muadili bile piyasada bulunamıyor. Bu hem hekim açısından hem de hastalar açısından ciddi bir sorun. Hekimler, ilaca erişemeyen hastalar nöbet geçirip hastaneye geldiği için onlarla ilgilenmek zorundalar ve yeni hastalara vakit ayıramamaktadır. İş yükünde ciddi bir artış var, kontrol altına alamadıkları için de tükenmişlik yaşıyorlar. Hastalarını kontrol altına alamayan hekimler çok büyük problemler yaşıyorlar ve bu koşullarda hekimlik yapmak istemiyorlar.”

        “BU İLAÇLAR ÇOK DEĞERLİ AMA...”

        Okskarbazepin, valproat, valproik asit, karbamazepin, tetrakozit, amitriptilin, tetrakosaktid, etosuximid gibi ilaçların piyasada olmamasını Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz ise şöyle değerlendirdi: “Bu ilaçlar çok değerli ama piyasada bulunması zor çünkü yerlerine daha pahalı ve piyasaya hakim ilaçlar geldi. Ucuz ilaçlar kar etmetyince üretim değeri maalesef düşüyor.”

        “CİDDİ BİR PROBLEMLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

        İlaçlara neden erişemiyoruz? sorusuna Prof. Dr. Pınar Saip şu yanıtı verdi: “Bu, sağlığın ticarileşmesiyle ilgili bir konu. Şu an ilaç şirketleri, karlı olmayan alanlarda ilaç getirmeyi uygun bulmuyorlar; çünkü üretimi, dağıtımı bir maliyet. Geri ödeme kurumunun ödediği fiyat bu maliyeti karşılamıyor. Hiçbir ticari şirket de zararına bir ilaç üretiminde bulunamaz. İlaca erişilememesinin bir nedeni bu; fiyatların çok düşük olması.

        İkincisi; ithal edilecek ürünlerde de döviz kuru çok düşük tutuluyor ve bu da karlı olmuyor. Bu ilaçlar eski ilaçlardır, muadilleri olan ve diğer tüm ülkelerde bulunan ilaçlardır. Devlet bunun sürekliliğini sağlamak zorunda çünkü bu ilaçlar kesintiye uğrayabilecek ilaçlar değiller. Hem hastalar panik oluyor hem de atak gerçekleştiğinde ölüm riski meydana geliyor. Ciddi bir problemle karşı karşıyayız. Bu durumda eğer ticari şirketler bunu yapamıyorsa devletin bunu Sağlıkta Dönüşüm'den önceki dönemdeki gibi SGK fabrikalarını kurması gerekir. Bu ilaçlar devlet tarafından üretilmeli ve piyasada mutlaka olmalı.

        Kanser ilaçları, göz damlaları gibi her alandaki ilaçlar aynı sorunlar ve aynı nedenlerle bulunamıyor. Bunun çözümü devletin ilaç üretimine geçmesidir ya da kotaları değiştirmeli, teşvik vermeli. Bu ilaçların piyasada sürekli olması sağlanmalı.”

        AYNI İLAÇ (DORMOFOL) DAHA UCUZA GETİRİLMESİ İÇİN İKİ KİŞİYE KULLANILIYOR

        Hastaların ilaçlarını bulamayınca paniklediğini, hastalıkların atak yapabildiğini ve bu durumda hayati sorunların meydana gelebildiğini söyleyen Prof. Dr. Saip, “Bu bakımdan çok yönlü bir problemle karşı karşıyayız. Bu durum ucuz olan bütün ilaçlar için geçerlidir. Pahalı olan ilaçlarda da geri ödeme problemi var, halkımız bu ilaçlara da ulaşamıyor. Ucuz ilaçlar da karlı olmadığı için piyasada bulunamıyor. Bu da devletin ucuz ilaç politikasından kaynaklanıyor. Bütün hastanelerin üzerinde 'En ucuz ilacı alın' baskısı var. En ucuz ilaç iyi ilaç olmayabilir. Muadillerin gerçekten aynı etken madde var mı, ilacın gerektirdiği durumları karşılıyor mu gibi çok ciddi bir şekilde denetimden geçirilmesi gerekir. Mesela en son dromofol anestezi ilacıyla ilgili problemler çıktı. Aynı ilaç daha ucuza getirilmesi için iki kişiye kullanılmaya kalkılıyor. Bekleyen ilaçların birtakım mikropları üretmesi ve kontamine olması nedeniyle Isparta Şehir Hastanesi'nde ölümler bildirildi.”

        “İLAÇTA YAŞANAN SIKINTILAR DÜNYANIN SORUNU”

        REKLAM

        Türk Eczacıları Birliği Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak ise ilaçta kur ayarlaması döneminde arz-talep sorunun yaşandığını gözlemlediklerini kaydederek, “Daha önce 120 kalem ilacın teminiyle ilgili sorun yaşandığını ifade etmiştik. Bu sayı zam dönemi yani kur ayarlaması yaklaştıkça artabilir. Tabii her gruptan ilaç bu 120 kaleme dâhil. Tansiyon ilaçlarından tutun, ağrı kesicilere, grip soğuk algınlığı ilaçlarından bir çok gruptan ilaç 120 kalem ilacın içerisine dâhil. Lakin burada bir şeyin altını da net bir şekilde çizmek gerekir. İlaçta yaşanan bu sıkıntılar ülkemize özgü bir şey değil, bu durum artık dünyanın sorunu. Avrupa İlaç Ajansı da, Dünya Sağlık Örgütü de Avrupa’da ilaç bulunamadığını ifade ediyor” dedi.

        “KITLIK ERKEN UYARI SİSTEMİNE İHTİYACIMIZ VAR”

        “Bunun önüne geçmenin yolu, ilaç üretiminde planlama yapmaktan geçer” diyen Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlaç yokluğunun ya da kıtlığın net bir tanımını yapmamız lazım. Bir kıtlığın geçici mi ya da kalıcı mı olduğuna karar verecek kriterlerimiz olmalı. Daha da önemlisi kıtlık erken uyarı sistemine ihtiyacımız var. Yerli ilaç kıtlığının önlenmesi için de bu önemli.

        Örneğin Belçika’da daha geçtiğimiz ay bir yasa kabul edildi: Yasaya göre, ilaç firmalarının üretim sıkıntısı yaşadığı ilaçları hemen bildirmesi gerekiyor. Depolar ilaç istediğinde en geç üç gün içinde ilacı göndermekle sorumlu kılınıyor. Sağlık Bakanlığından beklentimiz bu tarz yasal düzenlemelerle bu sıkıntının ortadan kaldırılmasıdır.”

        “UYUZ İLAÇLARINDA, DOMUZ GRİBİ İLAÇLARINDA ÇOK CİDDİ SIKINTILARIMIZ VAR”

        Her yıl şubat ayında ilaç fiyatlarında düzenleme yapılmasına bağlı olarak son yıllarda özellikle Kasım-Aralık-Ocak aylarında ilaçlarla ilgili sıkıntı yaşandığına dikkat çeken İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Z. Cenap Sarıalioğlu, “Firmalar şubat ayında ilaçlara gelecek zammı bildikleri ve bekledikleri için stoklarını minimuma düşürüyorlar. Piyasaya verdikleri ilaçları minimuma düşürüyorlar” dedi.

        Peki bunlar hangi ilaçlar? sorusuna Sarıalioğlu şu cevabı verdi: “Hemen hemen her grupta... Onkoloji ilaçlarında, analjeziklerde, tansiyon ilaçlarında, hepsinde şubat ayında açıklanan zam tarihine kadar bu sıkıntıyı yaşıyoruz. Bu konuda Sağlık Bakanlığı'na ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK)'na önerilerimiz var. Fakat bu zamana kadar maalesef dikkate alınmadı. İlaç fiyatlarıyla ilgili düzenlemenin yılda bir kez yerine, yılda üç veya dörde bölünmüş şekilde yapılması bu sıkıntıyı minimize edecektir ama maalesef bunu bu güne kadar hayata geçirmek mümkün olmadı. Bugün özellikle vaka artışından dolayı uyuz ilaçlarında, halk arasında domuz gribi olarak bilinen grip ilaçlarında çok ciddi sıkıntılarımız var. Maalesef bu hastalarımızın ilaca ulaşımında sıkıntı yaşıyoruz.”

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa