Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Bilgi Gündem Yenidoğan Çetesi davası son durum: Yenidoğan Çetesi nasıl çökertildi, neler oldu, dava dosyasında neler var?
        • 1

          Tüm Türkiye'yi derinden sarsan "Yenidoğan Çetesi" davasında son gelişmeler merak ediliyor. Davada, suç örgütü elebaşı olduğu değerlendirilen doktor Fırat Sarı'nın aralarında olduğu 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Toplam 725 sayfalık fezleke doğrultusunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameyle açılan davada sanıklar, "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından yargılanacak. Peki, Yenidoğan Çetesi nasıl ortaya çıktı, neler oldu? İşte, Yenidoğan Çetesi davasına dair tüm detaylar...

        • 2

          İLK DURUŞMA YAPILDI

          İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davada ilk duruşma yapıldı.

        • 3

          KONFERANS SALONUNDA GÖRÜLDÜ

          Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince konferans salonunda görülen duruşmada, tutuklu sanık Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu, 8'i kadın 22 tutuklu sanık, 19 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.

          DURUŞMAYA KİMLER KATILDI?

          Duruşmada, HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, TBMM Adalet Komisyon Üyesi ve AK Parti İstanbul Milletvekili Şengül Karslı, TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve CHP İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile bazı baro başkanları, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları ile bazı siyasi partilerin temsilcileri ve çok sayıda avukat yer aldı.

          DURUŞMADA MAHKEME BAŞKANI İLE AVUKATLAR ARASINDA GERGİNLİK

          Mahkeme başkanı, salon şartlarının yetersiz olması sebebiyle TBB Başkanı Sağkan'ın müşteki avukatlarının bulunduğu sıradan kalkarak izleyiciler kısmına geçmesini istedi. Mahkeme başkanı, "Siz seyircisiniz, ya oturun ya da duruşma salonundan çıkın. Taraf avukatı değilsiniz, sizi uyarıyorum" şeklindeki sözleri gerginliğe neden oldu.

          Bu talebe tepki gösteren avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma yaşandı. Tartışmanın büyümesi üzerine heyet salondan ayrıldı. Bir süre sonra heyetin salona dönmesiyle duruşma başladı.

          Mahkeme başkanı, duruşmaya gelen baro başkanlarının isimlerinin zapta geçirileceğini belirterek, onlar adına Sağkan ile Kaboğlu'na söz verilmesine karar verdiklerini kaydetti. Duruşma, kimlik tespitinin yapılmasıyla devam ediyor.

        • 4

          "AYLIK GELİRİM 400 BİN LİRA"

          Yenidoğan Çetesi’nin lideri olduğu öne sürülen Fırat Sarı kimlik tespiti için çıktığı sanık kürsüsünde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi.

          BAŞKA MAĞDURLAR DA DİLEKÇE VERDİ

          Duruşmada mağdur olduğunu belirterek dilekçe sunan başka vatandaşların olduğu da belirtildi. Gelen yeni dilekçelerin savcılık makamı tarafından değerlendirileceği öğrenildi.

          KATILMA TALEPLERİ VE İTİRAZLAR DAMGA VURDU

          Duruşma ise henüz tam anlamıyla başlamış değil. Saat 10.00'da başlaması planlanan duruşma, katılma talepleri alınması nedeniyle başlamadı. Siyasi partiler davaya müdahil olmak isterken, sanık avukatları, suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesi ile bunun mümkün olmayacağını belirterek itiraz etti. Bu nedenle duruşma yaklaşık 7 saattir başlayamadı.

          Bazı sanık avukatları ile davaya müdahil olmak isteyen Gelecek Partisi avukatı arasında da gerginlik çıktı. Karşılıklı konuşmalar ve tartışmalar üzerine mahkeme başkanı, “Burası Meclis değil” diyerek tarafların birbirine cevap vermesine izin vermedi. Sanıklardan Mehtap Sayar’ın avukatı, "Müvekkilim, yayınlanan tapeler nedeniyle cezaevinde ‘bebek katili’ olarak anılıyor ve psikolojisi bozuldu. Bu durumun dikkate alınmasını istiyoruz. Ayrıca, müdahillik taleplerini kabul etmiyoruz" dedi. Gelecek Partisi avukatı, duruşma salonundan, mahkeme başkanın uyarılarını dinlemediği için polis eşliğinde çıkarıldı.

          "SADECE RÜŞVETLE İLGİLİ KISIMLAR DAHİL EDİLSİN"

          Bir diğer sanık avukatı da, "Fırat Sarı ve İlker Gönen hakkında rüşvet nedeniyle dinleme kararı verilmiştir. Dolayısıyla bu telefon tapeleriyle ilgili izin yoktur ve bunlar tesadüfi delil değildir. Bu tapelerde yalnızca rüşvetle ilgili kısmın dosyaya dahil edilmesi gerekmektedir" dedi.

          BAROLARIN DOĞRUDAN KATILMA TALEPLERİ REDDEDİLDİ

          Öte yandan mahkeme başkanı, baroların doğrudan katılma taleplerini reddetti. İddianamede isimleri yer almayan mağdur ailelerin davaya katılma talepleri de reddedildi.

          SANIKLAR İFADE VERİYOR

          Sanık Hakan Doğukan Taşçı, ifade vermek üzere sanık kürsüsüne geldi. Sanık Taşçı ifadesinde, "Tutuklandıktan sonra, emniyette yaptığım bazı işlemleri kabul ettim. Ancak, kasten adam öldürme suçlarını kabul etmiyorum. Doktor istemi olmadan ilaç istediğim yönündeki iddia doğru değil, tapeleri de kabul etmiyorum. Sağlık meslek lisesi mezunuyum ve 10 yıldır yenidoğan bebek ünitesinde çalışıyorum. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.

        • 5

          Taşçı ile duruşma mahkeme başkanı arasında şu diyaloglar geçti:

          "ÖDEME ALMADAN KAYIT AÇILMASIN DEDİM"

          Hakan Doğukan Taşçı: Hakkımda yöneltilen çok sayıda suçlama var. Bu sadece bu hastanelerle ilgili değil. Ben 10 yıldır çalıştığım tüm hastanelerde bunu gördüm; daha fazla para kazanmak için bu kurumlar bunu yapıyor. Ama her yıl denetlenen bu kurumlarda, hiçbir kusur bulunmadığı yerlerde hemşireler suçlanıyor. Biz, epikriz raporundan para kazanmıyoruz. Yüzde 70, hiçbir hastanede yenidoğan ünitesinde doktor bulunmuyor. Biz, orada doktor olmadan müdahale ediyoruz.

          Mahkeme Başkanı: Tapede Fırat Sarı ile konuşuyorsun, ne anlatıyorsun?

          Hakan Doğukan Taşçı: Her hastane sahibi para kazanmak ister, daha fazla kazanmak ister. Hastane sahibi Fırat Sarı’ya baskı yapıyor, o da bana söylüyor.

          Mahkeme Başkanı: Mert Özdemir ile konuşmanı açıkla.

          Hakan Doğukan Taşçı: Hasta kötüydü, ben de hasta yakınıyla konuştum. Bebek kötü olduğu için otelde hastanede de Mert’e, “Ailelere kötü bir şey söyleme,” dedim.

          Mahkeme Başkanı: Hasta yakını ile ilgili konuştuğun para meselesi ne?

          Hakan Doğukan Taşçı: Hasan Basri aradı, “Aileden ödeme alacağız, biz halledeceğiz,” dedi. Ben de, “Ödeme almadan kayıt açılmasın,” dedim. O kadar, ben aileden tek kuruş almadım.

          Mahkeme Başkanı: Kim aldı?

          Hakan Doğukan Taşçı: Fırat Sarı aldı. 30 bin lira. 20 bin lira hastaneye, 10 bin lira da komisyon olarak alındı. Benim para alışverişim olmadı.

          Mahkeme Başkanı: “Ölürse sıkıntı olur, 112 sevk ne olacak?” diye konuştun.

          Hakan Doğukan Taşçı: Türkmen hastaydı, doktor bebeğin kalp hastası olduğunu söyledi. Ameliyat olmazsa ölecekti. O yüzden sevk edilmesi gerektiğini anlattım.

          "ÖDEME ALMADAN KAYIT AÇILMASIN DEDİM"

          Hakan Doğukan Taşçı: Hastanın yatıp yatmayacağı ve ne kadar yatacağına doktor karar verir.

          Mahkeme Başkanı: Hasan Basri seni arıyor. Denetimlerden bahsediyor. O dosyayı bulurlarsa sıkıntı olur. Sende rahat ol, hepsini ayarladım diye konuşman var. Bu ne?

          Hakan Doğukan Taşçı: Eş zamanlı denetim geldi, denetim bitti. Arkadaşımla denetim üzerine sohbet ediyorduk. Ölmüş çocukların şablonları vardı, o taslak şeklindeki tablodaki bazı bilgileri değiştirdim. Sözlü olarak denetim sonrası yaptığım konuşma o kadar. Doktor olmadığı için denetimciler beni çağırdı, benimle konuştular. Olay bu.

          Mahkeme Başkanı: Kafamıza göre basamak listesi belirledik.

          Hakan Doğukan Taşçı: Basamak listesi değil, şöyle; şablon vardı, hasta şablonu kötüydü, hastaları yazıyorduk. Bunlar gerçeğe aykırı mı? Evet, gerçeğe aykırı ama biz onları SGK sistemine geçmiyorduk. Basamak belirleme diye bir şey de yok. Konuşmak da öyle, geçmişte kaldı.

          Mahkeme başkanı: sattığınız ilaçlarla ilgili ne diyorsunuz?

          Hakan Doğukan Taşçı: SGK’nın karşıladığı bebekler için ilaçları fazla alıyordu. Fazlası imha ediliyordu. SGK, bu ilaç için 9.500 lira ödeme yapıyor, ancak toplu alındığında 7 bin liraya alınıyordu. Bu yüzden ne kadar çok yazılırsa, SGK daha az ödeme yapıyordu. Biz de dedikodu aldık, ilaçların dışarıda satıldığı söyleniyordu. Ben de Fırat Satı ile konuştum, o da bize onay verdi. Hasan Basri ilaçları topluyordu, biz de Hüseyin Gündüz isimli kişiye satıyorduk. O, ambulans şoförüydü ve bizim ilaçları nereden aldığımızı bilmiyordu. İlaçların parasını iki kere Fırat Sarı aldı, bir kere de Hasan ile ben aldım. Benim SGK dolandırmak gibi durumum yoktu.

          "ÖDEME OLMADIKÇA NAAŞINI VERMEYECEKLERİNİ SÖYLEDİLER"

          Mahkeme Başkanı: 14 hastam var. Biraz hasta mı beklersek diye konuşmuşsun.

          Hakam Doğukan Taşçı: Bekleyen kişi ben değilim. Birim sorumlusu olduğum için söylüyorum.

          Mahkeme Başkanı: Beni doktor biliyorlar diye konuşman ne? Sen doktor gibi mi tanıttın kendini?

          Hakan Doğukan Taşçı: Yoğun bakıma bir hasta geldiğinde, aileye doktor olmadan bilgi veriyordum. Aile de bana doktor diye hitap ediyordu. Ben de doktor değilim demiyordum.

          Mahkeme Başkanı: O çocuk 20 gün önce ölecek, tanısını açıkla.

          Hakan Taşçı: Türkmen hastaydı. 500 bin lira ameliyat parası vardı. Aile, paramız olmadığı için ameliyatı kabul etmedi. Bir hafta yaşardı, ama şans eseri 1 haftadan fazla yaşadı. Hastanın kullandığı ilaçlar ve hastane yönetimiyle Fırat Sarı, “Bu çocuk zaten ölecek, bu kadar ilaç kullanmaya ne gerek var?” dedi. Ancak 44 gün yaşadı.

          Mahkeme Başkanı: Ben neden çocuğu öldüreyim? Öldürmem kafana sok, diye bir konuşmam var.

          Hakan Taşçı: Sen hala bebekle niye uğraşıyorsun? Ben de yaşaması için müdahale ettim.

          Mahkeme Başkanı: Ölüsünü vermemişsiniz, bizi patlatacaklar diyorsun, neden?

          Hakan Taşçı: Çocuğun babaannesi aradı, “Bebeğin naaşını vermediler” dedi. İçeride ödeme olduğunu, ödenmedikçe naaşını vermeyeceklerini söylediler. Ben de şok oldum, hastane yönetimiyle konuştum ve onlara yardımcı oldum

          "NE KADAR ÇOK HASTA O KADAR PARA DEMEK"

          Hakan Doğukan Taşçı: Fırat Sarı aradı, bazı hastaları taburcu etmemi söyledi

          Mahkeme Başkanı: Neden?

          Hakan Doğukan Taşçı: SGK biraz daha para kazanmak için.

          Mahkeme Başkanı: Mert ile tartıştınız mı?

          Hakan Doğukan Taşçı: Sık sık tartışıyorduk. İptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk.

          Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmanızda, “Doğukan hırsızlık yapmışsın” demişsin.

          Hakan Doğukan Taşçı: İlaç kaybolmuştu, Fırat Sarı bana söyledi. Bebek ilaçları kayıptı, ama öyle bir durum olmadı.

          Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmamda, Mert’i Çimlere şikayet edeceğiniz ile ilgili bir şey var.

          Hakan Doğukan Taşçı: Ben zaten şikayet ettim, 112’ye şikayet ettim. Usulsüz bebek sevkiyatlarıyla ilgili, mesela Kaya Bebek, ihmali olan bebeklerle ilgili. Doktor olmayan yerde kanıta da ihtiyaç yok. Elimdeki videoyu zaten sundum.

          Mahkeme Başkanı: Hastanede neden cihaz yok?

          Hakan Doğukan Taşçı: Birinci hastanesinin sürekli akciğer filmi bozuluyordu. Hastayı takip ederken filmini çekemiyorduk, bu kötü bir şey.

          Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı sana “Hasta yok, doldur” diyor.

          Hakan Doğukan Taşçı: Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor.

          Mahkeme Başkanı: Doktor Şehmuz Çelik adını neden kullanıyorsun?

          Hakan Doğukan Taşçı: Bazen doktor Şehmuz Çelik adıyla hasta kabul ediyorum.

          Mahkeme Başkanı: Kaya Bebek ile ilgili, “Çocuk gözümün önünde öldü” diyorsun, sen ne biliyorsun?

          Hakan Doğukan Taşçı: Gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun “çek fişi gitsin” dediğini söyledi. Rıza Hoca’ymış doktor, ama tanımıyorum, çocuk doktoru olarak biliyorum. Hasta kötüydü, ben de telefondan yardımcı olmaya çalıştım. O bebek öldü. Aileye böyle bir durum olmadığı gibi gösterdiler. Batuhan hemşire yardımcısıydı, arkadaşımdı. Ama o değil, doktorun müdahale etmesi gerekiyordu.

          Mahkeme Başkanı: Opara bebek ile konuşmamızı anladın mı?

          Hakan Doğukan Taşçı: Doktor Şehnuz Çelik yoktu. Fırat Sarı aradı, bebeği alım dedi. Bize yabancı bir bebeği karşıladık. Hasta ile ilgili Fırat Sarı ile konuştuk. Hepsini WhatsApp üzerinden konuştuk. Çocuğu stabil bir şekilde gece sorumlusuna teslim ettik. Bebek gayet iyiydi. Sabah telefonum çaldı. Tuğçe aradı ve “Bu çocuk iyi gözükmüyor,” dedi. Zaten durumu anlatma şeklimde pek anlaşılmadı. Beni aramasının nedeni, doktorun bazen şehir dışında olmasıydı. Ben de o durumlarda evden çıkıp yardımcı oluyorum.

          Mahkeme Başkanı: Seni neden arıyorlar? Hastane mi istiyor?

          Hakan Doğukan Taşçı: Hayır, kimse istemiyordu, benim evim yakındı. Bana “Bebek ölüyor,” dediğinde oraya gitmeme şansım yoktu. Ben, ölecek bebeği bile 45 gün yaşattım. O yüzden o bebek siyahi bebekti, pek anlayamadılar. Ben de durumuna göre Tuğçe’ye çok söyledim, “Senden sonraki hemşireye teslim et,” dedim. Sonraki hemşire, “Bu bebek kötü,” dedi. Ben de gittim, 10 saniyede bebeğin öldüğünü ve öleli uzun zaman olduğunu fark ettim. Hemşirenin bunu fark etmesi gerekirdi. Ben de hemşireyi aradım. O da bana, “Ben sana söyledim,” dedi. Ben de sinirli bir şekilde konuştum. Fırat Sarı’yı aradım ve dediklerimizi yapmamıza rağmen bebeğin öldüğünü söyledim.

          ÇAPRAZ SORGU

          Hakan Doğukan Taşçı: Neden sadece biz hemşireler tutukluyuz? Neden hastane sahipleri tutuklanmıyor? Neden bebek ölümleri olurken müdahale edilmiyor? Kasten öldürme suçuyla yargılanan kişiler tutuklu değil. Cezaevinde izlediğim haberler yüzünden psikolojimi bozuldu. Bebek katili diye adım çıktı. Bilirkişi raporu tekrar yazılmalı.

          Avukat: Opara bebekle ilgili Ali Aksu’ya soracaktım, hastane sahibi Ali Aksu bu konuda haberdar mı?

          Hakan Taşçı: Başta haberi yoktu, sonradan öğrendi. Sadece saatin çekilmesi istendi, fiyatlandırma anlamında. Ama ben kendisiyle birebir konuşmadım.

          Avukat: Opara bebeğin ölümünde gece hangi doktorun olması gerekiyordu?

          Hakan Doğukan Taşçı: Doktor yoktu, olması gerekiyordu. Sadece ismi yazıyordu.

          Hanifi Kaya’nın vekili soruyor:

          Avukat: Kaya bebekle ilgili sorularım olacak. Hastaneyi kim işletiyordu, Fırat Sarı mı yoksa hastane yönetimi mi?

          Hakan Taşçı: Hastane yönetimi.

          Avukat: Bu sistemin ne kadar zamandır yapıldığını düşünüyorsunuz?

          Hakan Taşçı: Bir bebeğin ölmesini bilerek isteyeceğini düşünmüyorum ama SGK evrak üzerinden para almak için yıllardır konuşuluyor.

          Avukat: Neden doktor değil de hemşire burada dediniz? Açıklayabilir misiniz?

          Hakan Taşçı: Şehmuz Çelik nöbetçi doktordu ve hiç yoktu ama o dışarıda serbest, biz ise tutukluyuz. Neden sadece hemşireler tutuklu? Oysa sorumluluk doktor da.

          DAVAYA BUGÜN DEVAM EDİLECEK

          Hakan Doğukan Taşçı’nın ve avukatının savunmasının ardından mahkeme, duruşmanın ilk celsesinin ikinci oturumunun bugün devam etmesine karar verdi. Duruşma bugün saat 10.00’da devam edecek.

          47 ŞÜPHELİ İÇİN İDDİANAME

          İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne 27 Mart 2023'te CİMER üzerinden gelen ihbar üzerine başlatılan soruşturma, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülmüştü.

        • 6

          Kamuoyunda en az 12 bebeğin ölümü gündeme gelirken, iddianamede savcılığın 10 bebeğin ölümüne ilişkin hazırladığı fezlekede, 19 hastane ve sağlık hizmeti şirketi "malen sorumlu", 47 kişi "şüpheli" olarak yer almıştı.

          Toplam 725 sayfalık fezleke doğrultusunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameyle dava açılmıştı.

          1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.

          İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.

          Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'dan yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.

          Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı aktarılan iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor. Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede bildiriliyor.

          CEZA İSTEMLERİ

          İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere, toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

          Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor. Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.

          İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bu hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.

          Soruşturma kapsamında, İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.

          ELEBAŞI DOKTOR PKK HÜKÜMLÜSÜ

          Bu arada, suç örgütünün elebaşı olduğu değerlendirilen doktor Fırat Sarı'nın, tıp fakültesinde okuduğu dönemde "PKK terör örgütü üyeliğinden" mahkum olduğu, yaklaşık 5 yıl cezaevinde kaldıktan sonra üniversiteyi bitirdiği ortaya çıkmıştı.

          Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.

          Bu soruşturma ise devam ediyor.

        • 7

          YENİDOĞAN ÇETESİ NASIL ORTAYA ÇIKTI, NELER OLDU?

          2023 yılında yaşananlar;

          27 Mart: Bazı özel hastaneler ile ilgili CIMER'e şikayet yapıldı.

          28 Mart: Şikayet, Teftiş Kurulu Başkanlığı ile İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne gönderildi ve idari işlemler başlatıldı.

          2 Mayıs: Denetimlere başlandı.

          5 Mayıs: İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünce İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne ihbarda bulunuldu.

          21 Mayıs: Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.

        • 8

          2023 yılında yaşananlar;

          20 Haziran: Teknik takibe başlandı.

          4 Eylül: Emniyet'in Yolsuzluk Büro Amirliği tarafından Savcılığa bildirimde bulunuldu.

          25 Eylül : Bahsi geçen özel hastanelerde eş zamanlı olağandışı denetimler gerçekleştirildi.

          28 Eylül: Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim Değerlendirme Komisyonu kuruldu.

          24 Kasım: Başsavcılığın SGK'nin suistimal edilmesinden şüphelenmesi üzerine Bakanlık'tan söz konusu hastanelerde inceleme yapılması istendi.

          5 Aralık: Müfettiş görevlendirilmesi yapıldı.

        • 9

          2024 yılında yaşananlar;

          16 Şubat: Denetim tutanakları Savcılığa gönderildi.

          26 Nisan: 47 şüpheli gözaltına alındı.

          27 Nisan: 22 şüpheli tutuklandı.

          19 Mayıs: Operasyon sonrası 3.472 sayfa polis fezlekesi, müfettişlere teslim edildi, inceleme süreci başladı.

          28 Haziran: Savcılık, bebek ölümleriyle şüphelilerin fiilleri arasında illiyet bağının incelenmesini talep etti, tibbi görüş istedi.

        • 10

          2024 yılında yaşananlar;

          23 Ağustos: Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda çocuk hekiminin pratikte hemşirenin izlemine bırakılan yenidoğan bebeklerin yüzde 90'inin hayat haklarının ellerinden alındığı yer aldı.

          30 Ağustos: Tutuklu şüphelilerin avukatı Aylin Arslantatar, soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Savcısı Y.E'yi aradı. Daha sonra savcının makam odasına giderek, hakkında suikast planlandığını, babasına ve annesine zarar verileceğini söyledi.

          3 Eylül: Jandarma Kriminal Büro tarafından çözümlemesi yapılan dijital materyaller, Sağlık Bakanlığı müfettişlerince Başsavcılık'tan alındı.

        • 11

          2024 yılında yaşananlar;

          16 Eylül: Bebek ölümleriyle, şüphelilerin fiilleri arasında illiyet bağı tespit edildi. Soruşturma kapsamına bebek ölümleri ilk defa bu tarihte dahil edildi.

          28 Eylül: Müfettişler tarafından, mevzuata aykırı işlemlere ilişkin tespit edilen raporlama yapılarak, hastanelerin kapatılmasına ilişkin öneri sunuldu. Sağlık Bakanlığı da 28 Eylül itibarıyla çetenin bebeklerin ölümüyle ilgisi olduğu nedeniyle Teftiş Kurulu Başkanlığına hastanelerin kapatılması talimatını verdi.

          9 Ekim: Soruşturmasını tamamlayan Savcı Y.E. fezlekesini hazırladı.

        • 12

          2024 yılında yaşananlar;

          11 Ekim: Savcı Y.E'nin tehdit edilmesine ilişkin soruşturmada, kimliği belirlenen şüpheliler gözaltına alındı.

          14 Ekim: Emniyette işlemleri tamamlanan şüphelilerden 4'ü serbest bırakılırken, aralarında 2 avukatın da bulunduğu 8 zanlı Büyükçekmece Adliyesi'ne sevk edildi.

          16 Ekim: Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame hazırlandı.

          18 Ekim: Savcılık tarafından iddianamenin hazırlanmasının ardından Sağlık Bakanlığı da hastanelerin ruhsatlarını iptal ederek buraları kapattı.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa