Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRKİYE’DE bir iş tutmayıversin, herkes o işi yapmaya başlar. En azından yapmak için yola çıkar. Yapan yapar, yapamayan da “Ben nasıl yapamadım da o yaptı?” diye hayıflanır.

        Takdir etmeyi bilmiyoruz, hep kıskanıyoruz. Kimse, kimsenin iyiliğini düşünmüyor. Başarılı olanlar için de “Ben bunu nasıl aşağı çekerim?” diye uğraşıyoruz.

        Düşünün sosyal medyada 200 takipçisi olan biri bile ilgi görmediği mekâna kafa tutuyor, “Görürsünüz size neler yapacağım” diye tehdit ediyor. Şaka gibi değil mi? Biraz başarılı mı oldun, hemen kıskançlık başlıyor. Diyelim yeni açılan bir mekân iyi iş yapıyor, rakipler hemen dedikoduya, iftira atmaya, sağa sola şikâyet etmeye başlıyor. “Mekânın olduğu sokakta oturuyorum, rahatsız oluyorum” diye şikâyet ediyor ama orada oturmadığı ortaya çıkıyor.

        HANGİ ARA BU KADAR ÖFKELİ OLDUK?

        Yani kötülük yapmak için uğraşıyor. Yani “Ben niye iş yapamıyorum?” deyip çare aramıyor, “Başkası iş yapmasın” diye uğraşıyor. Bu arada bilgi edinme hakkını kullanıp avukat aracılığıyla kimin şikâyet ettiği öğrenilebiliyor. Çünkü şikâyet eden senin düşmanın da olabilir. Bu sırf kötülük olsun diye yapılan şikâyetler yüzünden hem devlet yok yere meşgul ediliyor hem de iş kapısı sağlayan ve vergisini veren mekâncı yoruluyor. İş yapan mekânlarla böyle uğraşılırken iş yapamayan mekânların sahipleri de “Tüh, yazık oldu” deyip bıyık altından gülüyor.

        Hangi ara bu kadar öfkeli, bu kadar servet düşmanı olduk. Kendimizi bile sevmez olduk. Sabah birine “Günaydın” diyorsun seni dövecek gibi bakıyor. Oysa eskiden böyle değildi. Yıl olmuş 2017, biz hâlâ nelerle uğraşıyoruz.

        *************

        EKONOMİYE ZARAR VERİYORLAR

        CUMHURBAŞKANIMIZ “Ekonomi” diyor, Başbakanımız “Ekonomi” diyor. Peki iş yapan, vergisini veren, sigortalı yüzlerce işçi çalıştıran kurumları korumak gerekmiyor mu? Kendi sokağında bulunan mekân iftira atıp şikâyet ediyor. O mekânda 70 kişi çalışıyor, 350 kalem mal alıyor, ekonomiye katkı sağılıyor. Antalya’daki seracı, Gemlik’teki zeytinci, Trabzon’daki tereyağcı bile bu mekândan para kazanıyor. Kimse bu açıdan bakmıyor. Hırs yapan, kötü niyetli şahıslar, ellerinden gelse İstanbul’daki bütün mekânları kapattıracaklar.

        HAKSIZ ŞİKAYET SORUNU

        Bu işler böyle gitmez. Sektör zaten sıkıntı çekiyor, mekânlar iş yapmazsa, yenileri açılmazsa işsizler artacak, bu da ekonomiye ve hepimize zarar verecek. İş yapan mekânlarla uğraşmak yerine onları korumak için uğraşılmalı. 2 haksız şikâyetle yılda 1 milyon vergi veren mekânı kapatmaya çalışmayın...

        *************

        GALATA’DAN TOPAĞACI’NA GELMİŞ

        BUNDAN böyle gördüğüm güzel yerleri de sizlerle paylaşacağımı yazmıştım. İstanbul’da yeni çekim merkezi bu aralar Topağacı... Kafeler, restoranlar, tasarım dükkânları, üçüncü nesil kahve dükkânları derken sanki kendinizi yurtdışındaymış gibi hissediyorsunuz. Her köşede ayrı bir güzellik karşınıza çıkıyor. Yerlisi de var, yabancısı da, seç beğen al.

        Geçtiğimiz günlerde Nişantaşı’ndan yürüyerek Grey’e giderken Archive adlı bir tasarım mağazası gördüm. Mağazaya girdim ve 2 saat çıkamadım. Özel tasarım lambalar, bardaklar, kadehler, hepsi çok güzeldi. Dayanamadım, ihtiyacım olmamasına rağmen bazılarını aldım.

        BÜTÜN ÜRÜNLERİ KENDİLERİ TOPLUYORLAR

        Bu arada mağazanın sahibi Nur Hanım geldi. Daha önce Galata’da mağazası varmış. Yaklaşık 6 ay önce mağazasını buraya taşımış. “Niye buraya taşındınız?” diye sordum. “Burada daha çok hareket var, insanlar yürüyerek her yere gidiyor, geliyor ve dolayısıyla mağazaya giren çıkan çok oluyor” dedi.

        Ben oradayken de insanların biri giriyor biri çıkıyordu. Bir de ortağı varmış, mimar Çağla Daş. Bütün ürünleri tek tek kendileri topluyormuş. Beğenmedikleri ürünleri mağazaya sokmuyorlarmış.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar