'Meksika sınırı'nda vicdan arayışı
Bir medya grubunun haber portalında bir başka kanalın programının reklamı olur mu demeyin...
Çünkü bu yazı tam da bu duyguyla yazılıyor.
Bugün, üç genç adamdan bahsetmek istiyorum size.
İlki Selahattin Yusuf. 1974 Trabzon doğumlu. Doğup büyüdüğü yerden onu kopartan ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi.
Bakın nasıl anlatıyor: "Çocukluğum, geceleri balta girmemiş ormanlarından vahşi hayvanların çığlıkları, haykırışları duyulan bir yerde geçti.Yağmurlarda insanın hiç ıslanmadığı ormanlarda yitmişliğim var benim.Düşünebiliyor musunuz aslında neyi kaybettiğimi?"
Selahattin Yusuf bir yere ait olmanın verdiği güven duygusunu kaybetse de,vicdanını kaybetmemiş olanlardan.
Mülkiye'nin ardından yazar çizerlik hariyeri başlamış, bugün ise onu son olarak ismi Ülke TV olan kanalın Ana Haberler'inde izliyorsunuz.. Ya da belki izlemiyorsunuz!!
Tarık Tufan, ikinci genç adamın kafası biraz karışık ! Özgürlüğü de hüznü de biraz bunun yüzünden.
1973 doğumlu Tarık, önce bir süre radyo ve televizyonda kan aramış, ama anlaşılan aranan kan şiirde ve edebiyatta bulunmuş:
"Başı sonu iç içe geçmiş bir hikayede ortaya çıkacağı anı karıştırmış bir kahraman gibiyim.. Nerede ortaya çıksam yanlış karedeyim..."
Üçüncü adamın adı : İsmail Kılıçarslan. 1976 doğumlu olan İsmail bir Ankaralı. Marmara İlahiyat Fakültesi'nde başladığı eğitimini aynı üniversitenin İletişim Fakültesi'nde tamamlamış.
Sadece bu bir cümlelik özgeçmiş bilgisi bile farklı bir adamla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor bence. Öfkesi cesaretinden kaynaklanan türde bir tip !
Şiir yazıyor, senaryo yazıyor. Bu üçlünün birarada olduğu "Meksika Sınırı" programının bir tür ev sahibi. Yapım işleri ondan soruluyor.
İşte bu üç adam son zamanlarda hem medyada hem de Türkiye'de beni heyecanlandıran birşey yapıyorlar: vicdanın sesini egemen kılmaya çalışıyorlar.
Ne yalan söyleyeyim, benim de herkes kadar önyargılarım var,, herşeye dair. Belki de bu yüzden, çok da farkında olmadan Haber 7'yi pek seyretmezdim. Bir Cuma akşamı Meksika Sınırı'na rastlayıncaya kadar.
Lütfen izleyin. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Ekrandaki hem derinliği olan hem de vicdanlı birkaç yayından biri.
Bugün, "Burası Haftasonu" stüdyosunda beraberdik bu üç adamla.
Malumunuz, Bugün gazetesinden Nuh Gönültaş'ın Leyla Gencer'e ilişkin "Küllerinizle suyumuza kirletmeyin" sözlerini hala içime sindirebilmiş değilim. Çok canımı yakıyor hala bu sözler.
Benim inançla ilgili durumum malum. Daha "İslami" bir yaşam biçiminin içinden gelen bu üç adamla bu konuyu konuştuk. Verdikleri yanıt içimi ısıttı. Bir "ortak vicdan"da buluştuk.
Sanırım bugünlerde ihtiyacımız olan da bu. Siyasetin bu kadar vahşileştiği bir dönemde "Ortak Akıl" bizi birbirimizden ayırdı, uzaklaştırdı.
Ama "Ortak Vicdan" belki aklımıza başımıza getirir.
Çok geç olmadan...
ozlemgurses@haberturk.com