Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Düşünsenize; sapasağlam babanız trafik kazasında hayatını kaybediyor.

        Ne yaparsınız? Düşünmek bile istemiyorum ve Allah Özge Ulusoy ile ailesine sabır versin diyorum. Acının büyüğü tarifsiz...

        Pazar akşamı duyar duymaz ben de birçok kişi gibi şok oldum. Anında Özge'yi aradım, konuşamıyordu bile. İlk söylediği, "Aklım almıyor" oldu. Evet, gerçekten akıl alınacak bir durum değil. Düşünün; Özge'nin babası asker... Nizamı, kuralı iyi bilir. İlk anda duyar duymaz insanın aklı almıyor gerçekten. Ki sonra gördük ki trafik kazası yapan kişinin hızı 100 km'deymiş... Ve Özge'nin babası Haydar amca da yaya geçidinden geçiyormuş.

        Vah ki ne vah... Ne acı... Gerçekten çok acı...

        Haydar amca inanılmaz iyi, huzurlu ve sakin bir insandı. Özge ve ablası Nilay'dan da sık sık dinledim. Övüne övüne anlatırlardı babalarının iyi bir insan olduğunu... Huzur içinde yatsın, mekanı cennet olsun. Geride bırakılan en büyük zenginliğe sahip olmuş Haydar amca... Ne kıymetli... Arkasından hep iyi konuşuluyor. Hep güzel sözler söyleniyor. Kızlarına bıraktığı en güzel miras... Evet, bırakıp gidiş şekli çok acı ve ailenin acısı hala çok taze...

        Fakat olay trafik kazası olduğu için de haliyle merak ediyorsunuz; "Peki şimdi ne olacak?" diye...

        Kazayı yapan da gencecik bir kız üstelik. Ne yalan söyleyeyim; bir yanım o kıza da üzülüyor... Ama bir yanımda Haydar amcaya çok fazla üzülüyor. Düşünün; sağlıklı... Torunu var üstelik. Onunla zaman geçirmeye bayılıyor. Kızları var. Ailesi ile daha kaç yaz, kaç kış geçirecek, daha kaç güzel anı biriktirecekti...

        REKLAM

        Nereden baksanız olaya tatsız.

        Her gün Özge'yi arıyorum haliyle. Söylenecek söz de yetersiz kalıyor, "Nasılsın?" diyebiliyor insan sadece.

        Fakat önceki gün biraz daha fazlasını sorup, "Özge nasılsın? Gelişme var mı? Ne düşünüyorsun? Neler yapacaksın?" diye sorabildim.

        Çok üzgün haliyle ve, "Esin, ben gerçeğin peşindeyim. Ne eksik ne fazla... Ne olduğunu bilmek istiyorum. Babamın hakkını aramak istiyorum. Benim babam çok akıllı bir adamdı. Ne yaptığını da çok iyi bilirdi. Karşıdan karşıya da nasıl geçileceğini bilen bir insandı. Onun hakkını aramak istiyorum. Allah'a inancım çok yüksek olduğu için onun çok iyi bir yerde olduğunu biliyorum ama iletişimim kesildi. Ona ulaşamıyorum. Daha çok başındayız bu acının. Ve özlem büyük... Acımız çok taze... Ona ulaşamamak gerçekten canımı çok acıtıyor ve özlemimiz giderek de büyüyecek, biliyorum. Benim babam çok sade ve mütevazı bir insandı. Çok şatafat sevmezdi ama babamı çok güzel uğurladık. Babam insan çok severdi. Tam onun istediği gibi bir cenaze töreni oldu. Ünlüsü, ünsüzü, köylüsü, akademisyeni, genci, yaşlısı... Tam Türkiye mozaiği bir cenaze töreni ile uğurladık. Tam babamın istediği gibi... Allah razı olsun gelen herkesten. Bizi yalnız bırakmayan herkesten... Ama dediğim gibi ben tamamen gerçeğin peşindeyim. Olay nasıl oldu, nasıl gelişti bilmek istiyorum. Tek ilgilendiğim nokta bu. Babamın gözü arkada olsun istemiyorum" dedi.

        Ki çok haklı... Ben de Özge'nin yerinde olsam bu olayın takipçisi olur, peşini bırakmazdım. Çünkü gerçekten bırakılacak bir noktada değil.

        O kaza nasıl oldu?

        Ne oldu?

        Bence bunu bilir, en kesin sonucu öğrenirse aile de rahat edecektir, Haydar amca da huzur içinde uyuyacaktır.

        Bu arada yakın zamanda Ankara'ya gidip, olayı yerinde de araştıracağını ve herkesle tek tek konuşacağını da söyledi Özge. Hem de babasının yaşadığı evi kapatmayıp, anılarını yaşatacağını da...

        Allah hem Özge'ye hem de tüm ailesine sabırlar versin.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Sağım, solum, önüm, arkam siyah

        Sağım, solum, önüm, arkam siyah
        0:00 / 0:00

        Geçen akşam bir düğündeyim.

        Yaşları 15 ila 17 arasında gençler var. Kızlar siyah elbise. Erkekler; siyah gömlek, siyah ceket, siyah pantolon, siyah ayakkabı... Simsiyahlar.

        Düğünün geneline baktım simsiyah.

        Kendi üstüme baktım simsiyah.

        Sonra sokağa bakıyorum simsiyah.

        Doğum günü kutlamasına bakıyorum simsiyah.

        Ödül törenine bakıyorum simsiyah.

        Otobüs durağına bakıyorum simsiyah.

        Hastanede insanlara bakıyorum simsiyah.

        Çocuk doğum günü kutlamasına bakıyorum simsiyah.

        Nişana bakıyorum simsiyah.

        Okul partisine bakıyorum simsiyah.

        Gece kulüplere bakıyorum simsiyah.

        Konsere bakıyorum simsiyah.

        Yüz kişiden 99'u simsiyah.

        Nedir arkadaş bu siyah durumumuz. Siyahtan başka renk yok mu?

        Yetiş doktor bir çare... İçimiz gibi dışımız da kapkara...

        Sözün bittiği yer

        Sözün bittiği yer
        0:00 / 0:00

        Altı yaşında bir çocuk ve imam nikahı.

        Asla yan yana gelmemesi gereken iki söz, cümle, laf, kelime.

        Ne derseniz!!!

        Aklım durdu. Beynim gitti.

        Sözün bittiği yerdeyim.

        Yok sözüm bitti. Cümlem yok. Kelimem yok. Hissiyatım berbat.

        Diğer Yazılar