Yarışmanın hası
Stockholm'deyiz. Burası eski kıtanın kuzeyinde bir ada şehri. Norveç kadar olmasa da tabiatın bonkör davrandığı coğrafyalardan... "Kuzeyliler çok medeni ve kültürlü insanlar" diye bir kabulümüz var. Gerçekten öyle mi acaba?
ABONE OLHT CUMARTESİ / Ali Esad GÖKSEL
1970’li yıllarda Stockholm sakinleri “eski şehri” yıkıp modernleşmeye karar vermişler. Sonuç, yürekler acısı. Şehrin şu andaki merkezi vasat ve tatsız bir “modern anonimi”. 6 adet “kule büro binası” yapılmış. Durumun tatsızlığını keşfedince, çare aramaya başlamışlar ve bu 40 yıl almış. Ve nihayet “Aydınlatma” diye özetleyebileceğimiz bir çare bulunmuş. Kulelerin ışıklandırılması mahalle baskısı ile renkleniyormuş? Diyeceksiniz ki o da ne? Hiç mi karar mercii yok? Hayır... Kamuoyu yoklaması yapılıyor. Mahalleli ne düşünüyor, nabız ölçülüyor. Ve ona göre karar alınıyor. Mahallenin keyfi yerindeyse sarı ışık, keyfi kaçıksa buz mavisi ışık yanıyor. 6 adet kule ile bundan âlâ dalga geçilir mi? Bir tek anlayamadığım, bu tuhaf muhit ve “güneş rejiminde” nasıl keyifler gıcır ve renk sarı olabilir? Öyle ya güneş hiç batmıyor ya da güneş hiç doğmuyor. İkisinin ortası yok ki. 6 ay öyle, 6 ay böyle...