Bir köyün, bir kabilenin veya ülke nüfusu gibi herhangi bir topluluğun üyelerinin yaşlara göre oluşturdukları toplumsal gruplardır. Her toplum insan ömrünün fiziksel değişimini kültürel olarak belirli evrelere ayırır: Çocukluk, ergenlik, yetişkinlik, yaşlılık gibi. Bu evreleri dikkate değer kılan, bireylerin toplumsal rollerini ve statüsünü belirlemesidir. Bir başka deyişle, yaşa dayalı gruplaşmalar toplumsal yaşam düzeninde önemli bir rol oynar.
Antropolojinin en erken dönemlerinden itibaren yaş grupları ve bununla bağlantılı olarak, erginleşim törenleri, çocukluk-yetişkinlik-yaşlılık anlayışları, yaş sistemleri gibi konularda etnografik alan çalışmaları yapılmıştır. Erken dönem çalışmalarda, sosyal evrim kuramının etkisiyle, "ilkel" toplumlarda, toplantı ve ayinlere kadın ve çocukların alınmadığı erkek yaş sınıflarının anaerkil yapıya erkek üstünlüğünü dayatan birlikçi grup olduğu düşünüldü. Ayrıca, kadın yaş sınıflarının toplumsal örgütlenmedeki rolü göz ardı edildi. Daha yakın dönem çalışmalarda, bazı yeni analiz terimlerinin geliştirildiği görülmektedir: "Yaş sınıfı" kavramı bireylerin kurumsal bir yaş sistemine erginleşim törenleri gibi bir dizi kategoriler çerçevesinde kabul edildiği formel birlikler için kullanılır. "Yaş sistemi" ise yaşla bağlantılı tüm toplumsal biçimlerin ve kurumların genel yapısını ifade eder.
Doğum ve nüfus kaydı tutan çağdaş toplumlarda yaş ayrımı kronolojik yaş temeline göre yapılır. Göçebe-çoban ve geleneksel tarım toplumlarında bireylerin yapacağı işler ve görevler yaşa göre belirlenir ve bir tür yaş hiyerarşisi oluşur. Birçok toplumda yaşlı insanlara uzun deneyimleri sonucu edindikleri bilgilerden dolayı saygı gösterilir. Bunun aksi örnekler de vardır. Göçebe Inuit (Eskimo) yaşamında zayıf düşmüş yaşlı insanlar aile grubu için bir engel oluşturabilir. Yaşlı kişi genellikle kendi isteği üzerine terk edilebilir veya öldürülebilir. Ayrıca, hızlı kültürel değişime uğrayan toplumlarda yaşlılara çok fazla saygı duyulmayabilir, çünkü işlerin nasıl yapılması gerektiği konusundaki bilgileri artık geçerli değildir. Dolayısıyla her toplumun yaş kategorilerine atfettiği kültürel anlamlar farklı olabilir.
Yaş kategorileri aynı toplum içinde tarihsel olarak farklılık gösterebilir. Fransız tarihçi Philippe Aries (1962), çocukluk kavramının sanata, dile, edebiyata, giysilere, oyunlara, eğitime nasıl yansıdığını tarihsel olarak inceleyerek, Orta Çağ Batı toplumlarında bugünküne benzer bir çocukluk düşüncesi olmadığını, çocukların küçük yetişkinler olarak algılandığını öne sürmüştür. Diğer yandan, bebeklerin ve çocukların öldürülmesi, terk edilmesi gibi uygulamalar, pek çok eski toplumda kabul görmekteydi. Örneğin onuncu yüzyılda, İzlanda'da babaların yeni doğmuş bir bebeği kabul etme veya reddetme hakkı vardı. Bebeği su damlacığı ile ıslatıp, onun topluma kabul edildiğini gösteren törenden sonra, bir çocuğun öldürülmesi ise ciddi bir suçtu. Örnekte olduğu gibi, bir bebeğe "canlı" statüsünü veren, onu toplumuyla bütünleştiren doğumdan hemen sonra uygulanan ayinlerdir. Geleneksel veya dinsel bir ayin yoluyla yeni doğmuş bir biyolojik varlık, kültürel bir varlığa dönüşür.
Birçok toplum yaş grupları hiyerarşisi içinde yetişkinlik evresine özel bir önem atfeder, çünkü kişiye gerçek bir üyelik statüsü kazandırır. Bu statü kişinin toplumsal sisteme erişimini sağlar ve sistemin işleyişi, sürdürülmesi ve savunmasından sorumlu olur. Bu nedenle kabilesel toplumlarda buluğ çağındaki çocuklar, özellikle erkekler incelikle gerçekleştirilen erginleşim törenlerinden geçerler. Bizim toplumumuzda da erkek bireyler için sünnet ve askerlik çok önemsenir ve birer yetişkinliğe geçiş evreleri olarak kabul edilir.
YAZAR
Serpil Altuntek