Terörizm, siyasal nedenlerle, halkın gözünü korkutarak, yıldırmak amacıyla dehşet unsurunu kullanmaktır. Kelimenin bu içerikle kullanımının tarihsel kökleri Fransız Devrimi'nin ardından başlayan 1793-1794 yılları arasındaki kanlı istikrarsızlık dönemine kadar uzanmaktadır. Yüzden fazla tanımı olan ve her ülkenin kendi iç güvenlik sorunlarına bağlı olarak yorumladığı terörizmin zaman içerisinde üzerinde uzlaşmaya varılan en belirgin özellikleri a) eylemlerin sivilleri hedef alması, b) yasadışı içerikte olması, c) eyleme tepki olarak gelişen bir dehşet ortamı yaratması, d) siyasi amaçlarla gerçekleştirilmesidir.
Geleneksel terörizm, bir asimetrik savaş biçimi olarak zayıfın gücünü temsil etmiş ve adam kaçırma, banka soyma, suikast düzenleme gibi eylem taktikleri kullanmıştır. Modern dönemin eylem teknikleri uçak düşürme, kitlesel kıyım yaratacak bombalamalar, intihar saldırılarıyla şekillenmiş, küresel terörizmin araçları ise uçakları binalara çarpmaktan, füzeler, insansız hava araçları gibi teknolojik silahların kullanımına, siber terörizme ve küresel iletişim şovlarına kadar çeşitlenmiştir.
Terör, yani kitlesel dehşet üreten bir yıkım/şiddet eyleminin "terörizm" çerçevesine girebilmesi için siyasi bir amaçla gerçekleştirilmiş olması bir ön koşuldur. Aksi takdirde mental bozukluklardan kaynaklanan "psikopatik terör" ya da kan davası, organize suç gibi adi suç niteliğindeki eylemlerden doğan "kriminal terör"den bahsedilebilir. Terörizm, spesifik yani belirli bir kişiye yönelik olabileceği gibi (suikast, adam kaçırma eylemlerindeki gibi), belirli bir gruba (etnik, mezhepsel vs. olarak tanımlanmış camiler, sinagoglar, parti binaları vs. gibi) ya da tamamen rastgele seçilmiş (bir pazaryeri bombalaması, uçak kaçırma, düşürme gibi) hedeflere de yönelebilir.
Terörizmde esas hedef kurban değil, eylem üzerinden verilmek istenen mesajın alıcısı konumundaki geniş kitlelerdir. Bu bağlamda terörizm, yasadışı siyasal yıkım/şiddet eylemleri yoluyla hedeflenen toplulukta bir karşı tepki yaratmaya odaklıdır. Terörizmin tarihin çok eski dönemlere kadar uzanan bir tarihçesi vardır. MS 66-73 yılları arasında Roma yönetimine ve onu destekleyenlere karşı şiddet eylemleri düzenleyen Musevi kökenli Sicariiler tarihte bilinen ilk terör örgütü olarak kabul edilmektedir. 11. yüzyıl sonlarında Hasan Sabbah liderliğinde Büyük Selçuklu yönetimine karşı suikast eylemlerinde bulunan, sonrasında Suriye, Filistin ve İran'da faaliyetlerine devam eden Haşhaşiler, 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar Hindistan'da yaklaşık 2 milyon kişinin ölümüne neden olan Thuglar ve 19. yüzyılda Rusya'da çarlık yönetimine karşı eylemler gerçekleştiren devrimci Narodnikler (Narodnaya Volya) modern dönem teröristlerine ilham veren örnekler olmuştur.
20. yüzyıl terörizmin, siyasetin ayrılmaz parçası haline geldiği bir dönemdir. 2. Dünya Savaşı'nın bitimi ve Soğuk Savaş yıllarıyla birlikte, terörist saldırılar hem sömürgelerin uluslaşması sürecinde hem hükûmet ve rejim karşıtı faaliyetlerde ve hem de ideolojik, etnik ve mezhepsel kimlik mücadelelerinde etkin olarak kullanılan bir araca dönüşmüştür.
Yeni formuyla küresel terörizmin daha fazla teknoloji kullanan, merkeze bağlı yekpare bir örgüt olmaktan ziyade hücreler halinde ya da bireysel (yalnız kurt) olarak aktive olan, yeni medya kanallarına ve siber ortama daha hakim, çok yıkıcı, kitle imha silahlarına eğilim gösteren bir yapıya doğru evrildiği söylenebilir.
YAZAR
Deniz Ülke Arıboğan