Öğrenci, genellikle örgün eğitimde, ancak okul dışı yatılı veya yatılı olmayan eğitim-öğrenim süreçlerinde, herhangi bir alanda veya konuda ders ve öğrenim gören, eğitim alan bireyleri ifade eder. Bu kavram, herhangi bir düşünce, bilim veya sanat uzmanının gözetimi ve rehberliğinde belli bir konuda ders alan ve öğrenim gören kimse anlamına da gelir.
Türk eğitim ve düşünce tarihinde öğrenci için farklı kelimeler kullanılmıştır; genelde talebe, danişmend, sûhte-softa vb. Arapçada "isteyen, öğrenmek arzusunda olan" anlamında "talip" kelimesinin çoğulu olan "talebe", Türkçede aynı şekilde, istekliler, öğrenmeye arzulu olanlar demektir. Tekil anlamda genellikle Osmanlı medrese öğrencileri ve daha sonra açılan mektep öğrencileri için de kullanılmıştır. "Danişmend", "bilgili ve erdemli" anlamında Farsçadan gelen bir kelime olup Osmanlı medrese eğitiminde ileri seviyede olan; Fatih, Süleymaniye gibi büyük medreselerde özellikle icazet alma aşamasındaki öğrencileri ifade etmek için kullanılmıştır. "Sûhte" ise Farsçada "yanmış, tutuşmuş" anlamında olup Osmanlıda başlangıç aşamasındaki medrese öğrencileri için kullanılmış, zamanla softaya dönüşmüş, öğrenme ve ilim aşkıyla yanıp tutuşanlar anlamında Türkçeye girmiştir. Osmanlı Türkçesi üzerine hazırladığı ünlü sözlüklerle bilinen Meninski, öğrenme, ders çalışma anlamındaki Latince "studere" ve "studium" sözcüklerinin Türkçe karşılığı için XVII. yüzyılda şu anlamları kayda geçmiştir: çalışmak, cehd, himmet, ihtimam, heves, hasret ve tahsil-i ilm.
Cumhuriyet'ten sonra kullanılmaya başlanan "öğrenci" sözcüğünün kökenine bakılırsa "ö-" fiilinin yer aldığı görülür. Geldiği kökten hareketle düşünerek öğrenmeye, enine boyuna düşündükten sonra anlamaya vurgu yapan öğrenci kavramı ve öğrenme, sürekli akıl ve anlayışı güçlendirirken ve geliştirirken temelde insanın şahsiyeti ve haysiyeti haline gelen özünü inşa ettiği ve ömür boyu şekillendirdiği söylenebilir.
YAZAR
Seyfi Kenan