Auguste Comte (ö. 1857) tarafından geliştirilen, bilginin ve bilimin sadece olgularla ve olguya dayalı deneyimlerle sınırlı olması gerektiğini savunan; din ve metafizik alandaki gibi olgusal olana dayalı olmayan yargı ve hükümleri ise test edilemeyecekleri için anlamsız olarak değerlendiren ve bu temel üzere sosyolojiyi kurarak toplumu nesnel veriler temelinde düzenlemeyi hedefleyen öğretidir.
Galileo Galilei (ö. 1642), Francis Bacon (ö. 1626) gibi modern bilimin kurucu isimleri ve J. Locke (ö. 1704) ve D. Hume (ö. 1776) gibi İngiliz ampiristleri pozitivizmin öncüleri olarak kabul edilirler. Fikirleri itibarıyla Comte'u en açıkça etkileyenlerin başında ise bir süre asistanlığını yaptığı Fransız sosyalizminin kurucularından olan Saint-Simon (ö. 1825) gelir. Bunun yanı sıra, Comte'un Aydınlanma Ansiklopedicileri (D. Diderot, J. d'Alembert vd.) nden de çokça etkilendiği bilinmektedir.
Comte, öğretisinin ana hatlarını, Pozitif Felsefe Kurslarında anlatır. Ona göre insan zihni zorunlulukla bir gelişim yasasına tabidir. 'Üç Hal Yasası' olarak da adlandırılan bu yasaya göre temel kavramlarımızın yanı sıra bilgi branşlarımız da sırasıyla, "teolojik ya da kurgul hal; metafizik ya da soyut hal; bilimsel ya da pozitif hal" aşamalarından geçerler. İnsan zihni de buna uygun olarak üç felsefe yapma yöntemi kullanır: teolojik, metafizik ve pozitif yöntem.
Comte'a göre, insanlar teolojik evrede doğaüstü açıklamalara; metafizik aşamada soyutlamalara başvurmuşlarken; pozitif dönemde, yalnızca fenomenlerin gerçek yasalarına, onların değişmez ilişkilerine bakarlar ve gerçeklik sınırları içinde "çeşitli özel fenomenlerle kimi genel olgular arasındaki" ilişkileri açıklarlar. İnsanların her birinin de -en önemli kavramları konusunda ve kendi çağı çerçevesinde- çocukluğunda tanrıbilimci, gençliğinde metafizikçi ve yetişkinliğinde fizikçi olduğunu ileri süren Comte için, son basamak insan zihninin yöneldiği gerçek aşamadır.
Comte, Pozitivizmi, bilim ve felsefenin iş birliğiyle dünyayı düzeltmenin yolu olarak gösterir. Bu amaçla sosyal fizik dediği sosyoloji disiplinini kurar. Doğrudan gözlemler üzerine kurulacak olan sosyolojiyi 'Statik' ve 'Dinamik' olarak ikiye ayırır. Bu alanların ilki 'düzen (ordre)'i; ikincisi ise 'ilerleme (progres)'yi merkeze alacaktır.
Pozitivizm, öncelikle sosyolojinin gelişmesine önemli katkılar sağlamış; Felsefede, çoğunlukla metafizik tartışmaları aşarak gerçeklikle ve olguyla sınırlı bir bilimsel tutumu ifade eden bir kavram olarak kabul edilmiş ve bilimsel felsefe olarak da anılan Mantıkçı Pozitivizm ya da Yeni Pozitivizme de öncülük etmiştir.
YAZAR
Tuncay Saygın