Getiri, tüketim ya da yatırım kararının ortaya çıkardığı optimum değişim oranı olarak tanımlanabilir. Finansal iktisat literatüründe, getiri oranı ve faiz oranı kavramları eş anlamlı olarak kullanılabilmektedir. Getiri oranı, iktisadi bireylerin bugün tüketmek ya da yatırım yapıp tüketimi geleceğe ötelemek tercihleri arasındaki optimum değişim oranını gösterir. Bu nedenle getiri oranı tüketim ve yatırım kararının ayrılmaz bir parçasıdır.
Sermaye piyasalarında fon fazlası olan iktisadi bireyler, fon açığı olanlara genellikle finansal aracıların yardımıyla kaynak aktarırlar. Fon fazlası olanlar, tüketimlerini geleceğe öteleyerek yatırım yapar ve beklentileri gelecekte, bugün sağladıkları yatırım tutarından daha fazla birikime sahip olmaktır. Bu nedenle, yatırımın beklenen getirisinin pozitif olması istenir. Borçlanma piyasasında getiri, faiz olarak tanımlanırken; hisse senedi piyasasında getiri, temettü ve sermaye kazancından oluşan özsermaye maliyeti olarak tanımlanır. Yatırım yapan için getiri, fonu kullanan taraf için maliyet olarak ifade edilir.
Borçlanma piyasasında beklenen getiriyi belirleyen faktörler şu şekilde sıralanabilir: reel risksiz getiri oranı, beklenen enflasyon oranı, iflas risk primi, likidite risk primi ve vade risk primi. Hisse senedi piyasasında ise beklenen getiriyi belirleyen faktörler risksiz getiri oranı ve özsermaye risk primi olarak sıralanabilir.
Yatırım dönemi sona erdikten sonra gerçekleşen getiri, nominal getiri ve reel getiri şeklinde hesaplanır. Nominal getiride enflasyon etkisiyle birlikte hesap yapılırken reel getiride yatırım döneminde gerçekleşen enflasyonun etkisi nominal getiriden arındırılır.
Getiri oranı, belirli bir yatırım dönemi sonunda başlangıç yatırımınız üzerinden ortaya çıkan net kazanç ya da zarar olarak ifade edilebilir. Diğer bir ifadeyle getiri oranı, yatırım dönemi sonunda başlangıç yatırımındaki değişim oranıdır ve yatırımınızın performansını gösterir.
Yatırımın başlangıcında beklenen getiri ile gerçekleşen getiri genellikle birbirinden farklıdır. Söz konusu sapma, yatırımın riskidir. Finansal piyasalarda yatırımcılar, aynı risk düzeyinde her zaman en yüksek getiriyi ya da aynı getiri düzeyinde her zaman düşük riski tercih eder. Diğer bir ifadeyle risk ve getiri arasında bir ödünleşim söz konusudur. Yüksek riskli varlıklar, risk düzeyini yansıtacak şekilde yüksek getiri ile fiyatlanır.
Beklenen getiri oranı, farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Örneğin sabit kıymet yatırımlarının değerlendirilmesi, hisse senedi, borçlanma araçları ve diğer finansal araçların değerlendirilmesinde beklenen getiri en önemli değişken olarak kullanılmaktadır.
YAZAR
Yusuf Aytürk