Tarihin su üstündeki mirasıyla yüzme keyfi

AA'nın haberine gçre kentin en ünlü plajlarından Erdemli ilçesindeki Kızkalesi, tarihi dokusu, kumsalı ve deniziyle turizm döneminde binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor.

Hitit dönemiyle başlayıp Helenistik, Roma ve Bizans ile devam eden tarihsel süreç içinde Akdeniz'in en önemli liman kentlerinden biri olarak bilinen Korykos Antik Kenti'nin içerisinde olan Kızkalesi, tarihle iç içe denizin tadını çıkarma fırsatı sunuyor.

Dış çevre uzunluğu 200 metre olan kale, kıyının yaklaşık 500 metre açığında olduğu için hem yüzülerek hem de çeşitli su araçlarıyla da ulaşılabiliyor.

Etkileyici kuleleri, bozulmayan dokusu, kendine has işlemeleriyle görsel şölen de sunan kale, yılın her mevsiminde fotoğraf meraklılarını da kumsalında ağırlıyor.

Çevresinde çok sayıda otel, pansiyon ve işletme bulunan Kızkalesi, uygun konaklama fırsatıyla da ekonomik tatil isteyenlerin ilk tercihlerinden biri oluyor.

Kızkalesi, sahilinin derin olmamasının da etkisiyle çocuklu ailelerin gözdesi olurken, bölgede düzenlenen çeşitli festivallere de ev sahipliği yapıyor.

"YÜZEREK KALEYE GİDİP GELMEK ÇOK GÜZEL BİR DUYGU"

Kızkalesi'ne ziyarete gelen 27 yaşındaki Onur Gülalan da plajın rahat ve kumlu olması nedeniyle çocuğu için bölgeyi tercih ettiğini belirterek, "Kızkalesi deniziyle, ortamıyla çok güzel bir yer. Yıllardır buradayız. Özellikle denizi aileler ve çocuklar için çok iyi. Yüzerek kaleye gidip, gelmek benim için çok güzel bir duygu. Kaleye yüzüp oradan burayı izlemek çok farklı bir his. Bizden başka bunu yaşayan yoktur herhalde." dedi.

Seyide Tiryaki ise Kızkalesi'ne ilk kez tatile geldiklerinde çok beğenerek yazlık ev satın aldıklarını ifade ederek, "Buraya ilk geldiğimizde 'Buranın suyunu içen bir daha vazgeçemez' dediler. Dedikleri gibi de vazgeçemiyoruz. Burada 1994 yılında bir ev aldık. Her yaz dönemi de gelerek tatil yapıyoruz. Denizi ve kumu çok güzel. Çocuklar için ideal bir deniz ama, aması var. Bazen çok kalabalık olabiliyor. Yine de ben seviyorum." diye konuştu.

Yüzmek için bölgeyi tercih edenlerden Yasemin İmrenk ise hem kendisinin hem de çocuklarının uzun yıllardır bölgede tatil yaptığını vurgulayarak, "Çocukluğumuzdan beri burayı seviyoruz. Çocuklarımız burada büyüdü. Şimdi de torun büyütüyoruz. Güzel yer Kızkalesi, burayı seviyoruz. Kale ile birlikte yüzmek çok güzel. Denizi, suyu, her şeyi çok güzel. Çocuğu olana burayı tavsiye ediyoruz. UNESCO listesinde olması sayesinde de hem kalemiz hem ülkemiz tanıtılıyor." ifadesini kullandı.

DÜNYANIN EN KÜÇÜK ADASI

Dünyanın en küçük adası, Just Room Enough Island (Tek Odalık Ada) ABD'nin New York eyaletine bağlı Alexandria körfezinde yer alıyor.

Minik ada, New York'un biraz dışındaki St. Lawrence nehri üzerine konumlanmış.

306 metrekare genişliğindeki adada sadece bir ev ve bir ağaç bulunuyor.

"Dünyanın yaşanabilir en küçük adası" 1950'li yıllarda satın alınarak özel mülk haline getirildi.

Eskiden Hub Adası olarak bilinen özel ada, 1950'lerde bir tatil evi inşa etmek isteyen zengin Boyland ailesi tarafından satın alındı. Aile, şehirden kaçmak için adaya ufak bir ev inşa ettirdi. Ancak adanın bu kadar ilgi görmesinden sonra ailenin yalnız vakit geçirme hayalleri suya düştü tabii ki...

Kanada'nın Ontario eyaletini birbirinden ayıran St. Lawrence nehri üzerinde ise 1,864 adacık yer alıyor.

Bölgedeki kara parçalarının ada olarak nitelendirilebilmesi için bazı şartlar gerekiyor. Örneğin yıl boyunca su seviyesinin üzerinde kalması ve üzerinde ağaç yetişmesi gibi... Dünyanın en küçük adası da bu kriterleri karşılıyor.

St. Lawrence üzerindeki adacıklar, ziyarete açık değil. Ancak turistler su üzerinden adaları görebilmek için tekne turlarına katılabiliyor.

DÜNYANIN EN İLGİNÇ ADASI BLED!

Slovenya'nın başkenti Lubliyana'dan yaklaşık saatlik bir araba yolculuğuyla ulaşabileceğiniz Bled Gölü ve gölün ortasındaki Bled Adası, doğasıyla büyülüyor.

Alp Dağları eteğinde yer alan doğa harikası Bled Gölü'nün ortasındaki bu ufacık ada, görenleri adeta mest ediyor.

Temiz havası, yemyeşil dağ manzaralarıyla kendinizi rüyalar aleminde hissetmenize neden olan Bled Adası sayesinde Slovenya'ya aşık olmamak elde değil.

Her açıdan farklı, eşsiz bir manzaraya sahip Bled Gölü, aslında Buzul Çağı'nda oluşmuş bir göl.

Bu nedenle adada tarih öncesi zamana ait insan izleri bulunmuş. 745 yılında paganizimden Hıristiyanlığa geçiş yapan ada, kilisesi, 99 basamağı, ilginç inanışları ve rivayetleriyle ilgi çekiyor.

Örneğin damadın gelini 99 basamak kucağında sessizce taşımasının, yeni çiftlere şans getireceğine dair bir inanış var. Ayrıca ziyaretçiler sıklıkla iyi şans dilemek için adada yer alan kilisenin zilini çalıyor. Tarihi 11.yüzyıla uzanan Slovenya'nın en eski kalesi olan Bled kalesinin efsanesi ise şöyle...

16. yüzyılda kale, Hartman Kreigh adında bir adam tarafından katı bir şekilde yönetiliyormuş.

Kreigh'in bir gün hiç iz bırakmadan kaybolmasının ardından karısı, bütün altın ve gümüşlerini bir araya getirerek, kocasının anısına, adadaki kilise için bir çan yaptırmış.

Ancak çanı adaya taşırken çıkan fırtına, kayıkçılarla birlikte çanı da suyun derinliklerine yollamış. Bu talihsiz olayı duyan Papa, Bled için bir çan yaptırmış. Rivayete göre rüzgarlı gecelerde, sabaha doğru, suyun altından orijinal çanın sesi geliyormuş.

Gerçekliği tartışılır ancak ilgi çektiği gerçek!