ABD sonunda müttefikliği hatırladı. Türkiye’yi F-35 savaş uçağı ortaklık projesinden çıkardıktan sonra uzun pazarlıklar ve görüşmeler sonunda F-16 uçağı taleplerine yönelik olumsuz yaklaşımını sona erdirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller dün günlük basın brifinginde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin F-16 savaş uçaklarını satın almak için teklif ve kabul mektubunu imzaladığını duyurdu. Türkiye zaten talep ediyordu, asıl mesele ABD’nin yaklaşımıydı.
Bu adım sonrası Türkiye F-35 savaş uçağı açığını son model F-16 Blok 70 uçaklarıyla kapatacak. Sonrasında ise TUSAŞ’ın özgün olarak geliştirdiği KAAN devreye girecek. Program bu şekilde. Ancak Türkiye’nin her an bir sorun çıkma ihtimalini göz ardı etmemesi lazım. Zira bölgemizdeki sıcak gelişmeler dikkate alınırsa ABD ile ilişkilerimizin kolay ilerlemeyeceğinin gün gibi ortada olduğunun görülmesi lazım. Bu sebeple acilen F-16’lara alternatif olarak Avrupa’nın Eurofighter savaş uçağı konusunun da gündeme alınması şart.
ABD ile Türkiye arasında yeni nesil F-16 Blok 70 savaş uçaklarının satın alınması ve mevcut F-16 filosunun modernizasyonuna yönelik bir paket üzerinde görüşmeler yapılıyordu. ABD’nin Türkiye’nin taleplerinin tamamını karşılaması da beklenmiyordu. Belki Eurofighter temini yönünde atılan adımlar bu konuda etkili olmuş olabilir. Bu sebeple ikinci bir savaş uçağı modelinin temin edilmesi ABD ile daha dengeli ilişkiler ve güvenliğimiz için elzem görünüyor.
Türkiye’nin savunma sanayinde kat ettiği mesafe dikkate alındığında hava savunma sistemleri konusunda milli projelerimiz ve savaş uçağı projemiz KAAN’ın varlığı pazarlık şansımızı daha üst seviyeye çıkardı. Bu nedenle yeniden ABD’nin tek tip savaş uçağına mahkûm olunmaması için önlem alınması icap eder. Suriye’de ABD’nin bakıp büyüttüğü, her türlü silahla teçhiz edip seçime hazırladığı PKK/YPG terör örgütü gibi bir sorunlu gelişme var. Suriye’deki bu tablonun ve bölgemizde başka gelişmelerin iki ülke ilişkilerini her an sıkıntılı noktaya getirmesi söz konusu.
Türkiye, hava gücünü korumak için müttefik olarak bildiğimiz ABD’den 40 adet blok 70 F-16, mevcut filodaki 79 adet uçağın da modernizasyon kitini temini yolunda ciddi çaba gösterdi. ABD her türlü pazarlığı önümüze sürdü. Konuyla hiç ilgisi olmadığı halde NATO’ya katılmak için başvuran ülkelere “evet” denmesi için baskı yaptı. Önümüzdeki aylar ve yıllarda Suriye veya bölgemizdeki başka gelişmeler için F-16’ların teslimini pazarlık masasına koymayacağının da garantisi yok.
Öte yandan ABD’nin Türkiye’ye yönelik dostça olmayan bu yaklaşımı ülkemiz savunma sanayisinin gelişimine ciddi katkı verdi. Hava savunma sistemi Patriot’u vermemesi ve F-35 krizi olmasaydı, başta KAAN olmak üzere diğer projelerde bu kadar hızlı mesafe kat edilemezdi. İnsansız hava araçları (İHA) konusunda da bu kadar motive olamazdık.
Baykar ve TUSAŞ’ın İHA’larıyla Türkiye artık farklı bir konumda. Özellikle Anka 3 ve Kızılelma envantere girdiği zaman Türkiye hava gücü olarak farklı bir noktaya gelecektir. Roketsan’ın çeşitli kategorilerde geliştirmekte olduğu hava savunma sistemlerinin varlığı da müttefik kapısı aşındırmamızın önüne geçecektir. Hatta belli bir kabiliyete ulaştığımızda iş birlikleri bile olabilir. Ancak NATO’daki müttefiklerimizin kısa zaman önce Türkiye’nin hava savunma sistemine sahip olmasına yardımcı olmadığını da unutmamak kaydıyla...
Savaş uçağı sıkıntısı geçti denemez
Öyle görünüyor ki önümüzdeki yılların en önemli konusu savaş uçağı olacak. Zira ABD’nin Türkiye ile ilişkileri nerede ve ne zaman bozacağı belli değil. Suriye’de PKK/YPG desteği bunu gösteriyor. Almanya’nın karşı çıktığı Eurofighter Typhoon savaş uçağı konusunda F-16 kararı sonrası gelişme olabilir. Böylece yeniden ABD ile F-35 programına dönme tartışmasına da fırsat verilmeyebilir. Zaten Türkiye’nin aynı anda F-35, F-16 ve Eurofighter Typhon’la ilgilenip, KAAN’ı geliştirmeye ne harcayacağı kaynağı ve ne de enerjisi söz konusu…
Ayrıca Almanya Başbakanı Olaf Scholz da ILA Berlin Havacılık Fuarı'nda Alman Hava Kuvvetleri için 20 adet ilave Eurofighter Typhoon jeti sipariş ettiklerini açıklamış. Ama halen daha Eurofighter’ın endüstriyel gelişimi ve şirketin performansı için ilave siparişlere ve iş birliklerine ihtiyaç duyduğu biliniyor. Türkiye’nin bu avantajı kullanması söz konusu olabilir.
Airbus (Almanya, Fransa, İspanya), BAE Systems (İngiltere) ve Leonardo (İtalya) ortak girişimiyle geliştirilen, çift motorlu ve canard-delta kanatlı Eurofighter Typhoon uçağı için Scholz’un şu sözleri önemli:
"Üretim kabiliyetlerinin korunması ve genişletilmesinden yanayım. Bu nedenle bu yasama döneminde halihazırda sırada bekleyen 38 uçağa ek olarak 20 Eurofighter daha sipariş edeceğiz. Eurofighter'ın ihracat açısından daha da ileriye götürülmesi konusunda da kararlıyız.”
TSK filosunu İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya ortak üretimi Eurofighter Typhoon ile çeşitlendirebilirse ABD ile savaş uçağı riski daha sağlıklı yönetilemez mi?
Geçen ay Türkiye'nin Avrupa konsorsiyumundan satın alım talebinde bulunduğu Eurofighter konusunda da bekleme süreci devam ettiği açıklanmıştı. Bakalım ABD ile F-16 anlaşması sonrası Avrupa’dan, özellikle karşı çıkan Almanya’dan Eurofighter konusunda nasıl bir gelişme olacak?
Türkiye’nin ABD ve diğer müttefik ülkelerle ilişkileri, Yunanistan ve İsrail kadar yakın değil. Ama bu iki ülkenin hava kuvvetlerinde kullanılan savaş uçağı çeşitliliği, tek kaynağa bağımlı olma riskinin ortadan kaldırılmış olması Türkiye için bir şeyler anlatıyor olmalı…
Havalimanlarında yiyecek/içeceğe tavan fiyat olmaz mı?
İç hat uçuşlarında havayollarının bilet fiyatlarına Ulaştırma Bakanlığı uzun bir süredir “tavan fiyat” uyguluyor. Serbest piyasa ekonomisine aykırı olan ve hiçbir kanuni dayanağı bulunmayan bu uygulama sebebiyle havayolları iç hatlardaki seferlerini azalttı. Dış hat uçuşlarına yöneldi. Aynı zamanda rekabeti olumsuz etkileyen bu uygulama iç hatlarda özellikle belli zamanlarda ve belli hatlarda yolcuların yüksek uçak bileti sebebiyle gündeme gelmişti.
Vatandaşın havalimanlarındaki yüksek yiyecek/içecek fiyatlarından da çok rahatsız olmasına rağmen bu konuda Ulaştırma Bakanlığı bir şey yapmıyor. Neden? Madem müdahale edilebiliyorsa o zaman havalimanlarındaki yiyecek/içecek fiyatlarına, en azından ana ihtiyaç kalemlerine; su, çay, kahve ve bazı yiyeceklere tavan fiyat uygulanabilir. Neden olmasın? Savunduğum bir şey değil, ama neden olmasın?
Son olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu önümüzdeki aylarda “tavan fiyat” uygulamasına zam yapıldığını izah eden şu açıklamayı yaptı:
“İç hat direkt uçuşlarda bilet tavan fiyatı, 1 Mayıs – 31 Temmuz 2024 tarihleri arasında bir uçuştaki biletlerin yüzde 80’i için 2 bin TL, bu biletlerin satılması sonucunda kalan yüzde 20’lik kısım için ise 3 bin 250 TL uygulanacaktır. 1 Ağustos 2024 tarihinden itibaren de bir uçuştaki biletlerin yüzde 80’i için 2 bin 500 TL, bu biletlerin satılması sonucunda kalan yüzde 20’lik kısım için 4 bin TL olarak uygulanacaktır.”
Benzer şekilde havalimanlarında su, kahve, çay, simit ve bazı yiyecekler için de “tavan fiyat” uygulaması fena olmaz!