Arnavutluk'ta tatil yapmanız için 5 neden
Turkuaz sahilleri, heybetli dağları, taş evleriyle dolu kadim kentleri, leziz mutfağı ve hareketli gece hayatıyla dikkat çeken Arnavutluk bu yıl turist rekoru kırdı.
Balkanlar’da en gizli saklı kalan ve potansiyelini açığa çıkaramayan ülkelerin başında muhtemelen Arnavutluk geliyor. Ancak Arnavutluk pandeminin ardından hızla toparlanarak henüz bu sene sona ermeden turist rekoru kırdı. Son yıllarda turizm yatırımlarının artması ve Avrupalı turistin ilgisini çekmesiyle Balkanlar’ın yeni gözdesi olan Arnavutluk, Türkler için de bir cazibe merkezi olmaya başladı.
2,8 milyon nüfusu olan ülke, yılın ilk 8 ayında neredeyse nüfusunun 3 katı kadar yani 7.2 milyon turist ağırlayarak bir ilki gerçekleştirdi. Daha çarpıcı olan ise Çevre ve Turizm Bakanlığı’ndan edindiğimiz bilgiye göre Türkiye’den Arnavutluk’a gelen turist sayısının (135 bin) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 132 artış göstermiş olması. Peki nedir bu Balkan ülkesini cazip kılan, gelin bakalım.
1- Türk vatandaşlarına vize uygulamıyor
Avrupa sözkonusu olunca Türk vatandaşları için uçak bileti alıp yola koyulmak naif bir hayalden ibaret. Son yıllardaki Schengen vizesi uygulamalarına bakınca, vize başvurusu yapmak bile belirsiz bir bekleyişe girmek demek. Tüm evrak işleri, maliyeti ve sonunda vizenin çıkıp çıkmayacağını bilememek, küçük bir ihtimal de olsa vize alamamak; bütün bunlar plan yapmayı zorlaştıran büyük bir engele dönüşüyor. Ama Balkan ülkelerinin çoğu gibi Arnavutluk da Avrupa Birliği’ne üye olmadığı için Schengen vizesine ihtiyaç duyulmuyor. Yani bilet bulduğunuzda, sadece pasaportla uçağa atlayabilirsiniz.
2- Ulaşımı kolay
Türkiye ve Arnavutluk arasındaki uçuş sayısı arttığı için Arnavutluk’a ucuz uçak bileti bulabilir hatta burayı merkez üs yaparak Karadağ veya Makedonya gibi ülkelere de daha ekonomik şekilde seyahat edebilirsiniz. Araba kiralayarak, isterseniz ülke sınırlarında, isterseniz yakın ülkeleri gezebilirsiniz. Yolların bozuk olduğuyla ilgili çok fazla şehir efsanesi duyarsanız aldanmayın, biraz da yapılan yeni yol ve tüneller sayesinde, arabayla gezmenin gayet kolay olduğunu göreceksiniz. Şöyle diyelim başkent Tiran’dan, ülkenin en güney ucuna 4 saatte gidebilirsiniz. Yine Tiran’dan başka bir turizm merkezi olan Karadağ’ın en popüler yeri Kotor Körfezi’ne 200 km, Makedonya’nın meşhur Ohri şehrine 130 km, Kosova’nın başkenti Priştine’ye 260 km mesafe bulunuyor, üstelik bayram, tatil vs olsa dahi ülke sınırlarında yıpratıcı bir sıra beklemenize gerek kalmayacak.
3- Cennet gibi sahilleri
Bir yanı Adriyatik, bir yanı İtalya ve Yunanistan ile paylaştığı İyon (Jon) Denizi ile çevrili olan Arnavutluk sahilleri mavinin tüm tonları ve muhteşem günbatımlarıyla nefes kesiyor. Örneğin, belki de Instagram’da akışınıza düşen Ksamil adaları fantastik turkuaz rengi suyuyla tek başına turist akınının önemli bir kısmından sorumlu olabilir. Deniz tatiline gelenlere birkaç hatırlatma yapmakta fayda var. Öncelikle ağustos ayı, Arnavutluk sahillerinin en sıcak, en kalabalık ve dolayısıyla en pahalı dönemi. Bu üç faktörün bir araya gelmesinden çekiniyorsanız, hakkınız var. Bunun yerine Mayıs, Haziran ve Temmuz ya da Eylül ayının ilk haftalarını tercih ederseniz hem bütçenizi korursunuz, hem de daha keyifli ve sakin bir tatil yaparsınız. Ancak burayı Türkiye’deki hızlı, pratik ve sorun çözen hizmet yaklaşımıyla ve oturmuş bir turizm sektörüyle karşılaştırmamak gerekiyor. Gerek turizm işletmecilerinin, gerekse esnafın ve yerel halkın iyi niyetli oldukları tartışma götürmez bir gerçek olsa da turizm konusunda yeni olduklarını akıldan çıkartmamak gerekiyor.
4- Dağ, kanyon, tarihi kent ve arkeolojik yerleşimleri
Nasıl ki Türkiye için “4 mevsimi aynı anda yaşayabilirsiniz” deniliyorsa bu Arnavutluk için de geçerli. Ama bu küresel ısınmadan önce ülkenin coğrafi koşullarından kaynaklanıyor. Aynı gün dağlarda kar serpiştirirken güneyde denize girilmesi sizi şaşırtmasın. Bir kere çok dağlık bir ülke, örneğin Balkanlar’ın en büyük sıradağlarından Dinar Alpleri, ülkenin kuzeyinde Kosova ve Karadağ sınırı boyunca yayılıyor. Kuzey kesimi dağ, kanyon, mağara ve şelaleleriyle doğa tutkunlarının ilgisini çekiyor. Bununla birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan; Osmanlı izleri taşıyan Berat ve Gjirokastra şehirleri ile antik Yunan ve Roma kenti Butrinti de kültür tarihine meraklı olanları sevindirecektir.
5- Kültürel olarak çok yakın
Arnavutluk’un bağımsızlığını kazanmadan önceki 500 yıl boyunca Osmanlı hakimiyeti altında yaşamış olması bugün hala gündelik hayatta etkilerini görebildiğimiz bir gerçek. Mutfaktan gündelik yaşama, mimariden dildeki yansımalarına kadar her yerde iki toplum arasındaki kültürel benzerlikleri görebilirsiniz. Ama benzer olmakla da kalmıyor, Türk kültürü Arnavutluk’ta seviliyor ve değer görüyor. Tarihi mirası nedeniyle Türkçe kelimeler bilmelerini bir kenara bırakalım, bugün Arnavut kanalları Türk yapımı dizileri yayınladığı için neredeyse her evde bu diziler dublajsız, altyazılı izleniyor. Bu da 7’den 77’ye pek çok kişinin Türkçeyi öğrenmesine olanak sağlıyor. Yani hiç tanımadığınız biri usulca sokulup size “merhaba” derse, ki mutlaka derler, şaşırmayın.
Avrupa’nın en ekonomik ülkelerinden
Son olarak akıllardaki soruya geçelim. Kur farkı nedeniyle Türkiye’ye göre hala biraz daha pahalı olabileceğini şerh düşelim, fakat bununla birlikte Avrupa’nın en ekonomik ülkelerinden biri. İtalya’da bir kahveye 3 Euro ödüyorsanız, burada 1 euro ödersiniz, iyi bir restoranda 6-7 Euro’ya güzel bir pizza yer, bir birayı 2-3 Euro’ya içebilirsiniz. Konaklama ücretleri sezona ve standartlara göre değişmekle birlikte günlük oda kahvaltı 70-80 Euro’dan, B segmenti araçların günlük kirası ise 30-40 Euro’dan başlar. Sahillere gelince şemsiye ve iki şezlong ortalama 20 Euro olsa da elbette halk plajlarında da denizin tadını çıkarabilirsiniz.