Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU kez Kenan Doğulu’nun sözlerini yazdığı ‘İlk Adımı Sen At’ dillere dolanacak dondurma reklamında. Önceki zamanlarda hep Yalın olurdu. Hal böyle olunca da “Yalın mı Kenan mı?” tartışmaları başladı bile. Bu hafta katıldığım 2 arkadaş buluşmasında hararetli Yalın ve Kenan tartışmaları oldu. Hatta “Yalın sonrası Kenan olur mu?” denmeye başlandı. Ne saçma kıyaslama! Bal gibi de olur.

        Yalın ile Kenan Doğulu aynı kefeye konulamaz, siyah ve beyaz gibi farklılar. Yalın albüm ve konser sanatçısıdır. Ama Kenan Doğulu öyle mi? 10 parmağında 10 marifet. Bir döneme damgasını vurmuş, pop müzik dünyasının en baş kahramanlarından. Gece sahnelerinin başrol oyuncularından. Birçok sanatçının albüm yapmasına sebep olmuş, kapı açmış bir insan. Biz onunla zamanı tutamadık, her şeyi aşk ile yaptık. ‘10’uncu Yıl Marşı’nı tekrar beyinlerimize kazıdık. Bir ileri iki geri gittik ama yine şans meleğine sarıldık. Say say bitmez. Sayfalar az kalır.

        O yüzden Kenan Doğulu ile Yalın’ı kıyaslamak hata olur. Her ikisine de ayıp olur. İkisinin de kariyerleri, durdukları yer, aldıkları yol farklıdır. Kenan Doğulu bir dönemi, jenerasyonu hatta yeni nesli de kalbinden, 12’den vurmuş ayrı bir isimdir. Hele bizim jenarasyonda yeri bambaşkadır.

        Bitmeyen sözler bitmeyen lakırdılar

        - B planın var mı? Yapmadın mı, çok saçma? Hemen bir B planı oluştur.

        - Yurtdışında eviniz var mı? Hemen bir ev alın. Neresi olursa olsun.

        - Ben evleri satışa çıkardım. Tek tek satıyorum. Temelli gideceğim. Artık kimse umurumda değil.

        - Atina’dan ev aldım. Artık gerisi umurumda değil. Oh siz burada dert çekerken ben keyfime bakacağım. Hiç sizinle uğraşamam.

        - İstanbul’dan ev alınır mı? O parayla git Kıbrıs’tan ev al.

        Gibi uzayıp giden cümleler bitmiyor, bitmiyor bitmiyor. Gidiniz kardeşim gidiniz. Hatta 2 saniye bile durmayınız. Neden duruyorsunuz? “3 sene bekleyeceğim” diyenler var. Gidiniz, gidiniz de biz de rahatlayalım. Az biraz bilmiş azalır işte hayatımızdan, pek güzel olur.

        Son zamanlarda

        - Ben söylemiştim.

        - Ben söyledim ya geçen gün.

        - Ben size anlatmıştım.

        - Ben biliyordum. Hatta bilmem kime söyledim öyle olacağını.

        - Ben, ben, ben, ben...

        Uzuyor ben’ler, bitmiyor ben’ler... Herkeste bir ‘ben bilirim’cilik... Bilmeyin kardeşim! Bırakın, bir şeyleri de bilmeyin. Kafanız rahatlasın. Bırakın çok bilmek yüktür, sıkıntıdır, zahmettir. “Ben biliyorum” diyeceksiniz de “Ben biliyordum” diyecekseniz de ne olacak? “Bilmiyorum” demek güzeldir, keyiftir, rahatlıktır. Biraz deneyin, bakın nasıl rahatlayacaksınız.

        Siz uyurken

        - 2 kız eğleniyor. Yanlarındaki hiç tanımadıkları bir çocuk da “Biraz dikkat eder misiniz?” diyor. Kızlardan biri “Sen git buradan rahatsız oluyorsan” diye yanıtlıyor. Çocuk da “Ama burası benim yerim, siz geldiniz” diyor. Ve tabii sonra kavga büyüdü, güvenlik ayırdı.

        - AYNI masada bir grup eğleniyor. Uzun boylu bir çocuğun dirseği aynı grupta eğlenen bir çocuğun burnuna geldi. Ve burnu kırıldı. Burnu kırılan çocuk kendisine başka masadan biri vurdu zannetti. Ortam bir anda gerildi, kavga edilecek duruma geldi. Mekânın görevlileri duruma müdahale etti.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar