Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Aileden her kayıp çocukluğundan da alıp götürüyor
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Teyzemi, anne yarımı kaybettim.

        Hani ailenin bazı bireyleri vardır ya sanki hep orada kalacak, her aradığında ulaşacak, her gittiğinde aynı sıcaklık ile karşılanıp, sarıp sarmalanacak ve o hiç yok olmayacak gibi hissedersin.

        İşte teyzem, anne yarım da aynen öyleydi benim için. Sanki teyzem kapıyı her çaldığımda bana açacak gibiydi. Ben büyüyeceğim, yaş alacağım, yaşlanacağım ama orada duracaktı. Bizi hiç bırakmayacak ailenin en önemli bireylerindendi. Ama gitti. Çocukluğumdaki bazı anıları da yanına katıp gitti.

        Teyzem üç-dört ay önce bir anda hastalandı.

        Sevimsiz geçen günlere son günler de eklenince geçtiğimiz Cuma gecesi ansızın bizi bırakıp gitti. Bu yalan dünyadan göçüp gitti. Doğduğu yer ve eşinin yanına Konya'ya götürdük. Tam ilk toprak atıldı, ardından ikinci derken 26 derece olan, güneşin kendini hissettirdiği hava bir anda kapattı ve hızlı bir rüzgar çıktı. O küçücük mezarlıkta tüm ağaçlar harekete geçti, yapraklarını öyle bir döktü ki. Saniyeler süren rüzgar ile adeta kar gibi yaprak yağdı üzerimize.

        Çok acayip bir ana tanıklık etmiştik teyzemi uğurlarken. Ben daha önce böyle bir şey yaşamadım. Böyle bir şey görmedim. Ve sonra saniyeler içinde hava açtı, güneş tekrar kendini gösterdi.

        Belki de teyzem, giderayak kendisini üzenlere bir şey anlatmak istemişti. Sağlığında, hastalığında kıymetini bilmeyenlere bir şey söylemişti o kısacık anda... Tabii bakmasını (doğru) bilene!!!

        Ne denir; “Ana gibi yar olmaz!” anne kaybedildikten sonra büyük acı verir!!! O yüzden üzmeyin ananızı, babanızı, atanızı... Teyzem de fedakar bir anneydi ve bu kadar üzülmeyi hiç hak etmedi ama inşallah orada mutlu olur. Huzur içinde uyur. Güle güle teyzem, anne yarım. Mekanın cennet olsun.

        ***

        Çağın hastalığı; Görgüsüzlük

        Teyzem yoğun bakıma girdiği andan itibaren sosyal medya ahalisinden uzaktım. Daha doğrusu aktif değil, pasif olarak izledim. Ve şöyle uzaktan izlediklerinde şunu bir kez daha fark ettim ki, bu çağın en büyük veba gibi hastalığı; görgüsüzlük.

        Biraz sessizliğe çekilince, çok daha rahatsız ediyormuş meğer. Gerçekten korkunç.

        Dilangiller olayının neresinden tutsak, neresinden baksak berbat, hatta felaket. Gerçekten bunlar nasıl paralar. Bunlar nasıl kazançlar. Ve en enteresanı insan hangi zaafına yenik düşer de, bu noktaya getirir kendisini.

        Para için mi?

        Şöhret için mi?

        Lüks için mi? Ve evet "Hepsi" için.

        Peki tüm bunlar için itibarını satıp, ailesini riske atıp, yarınını düşünmez. Gerçekten aklım almıyor. O küçücük gecekonduda bunların hayalini kurup nasıl kendisini bu noktaya getirir insan.

        Gerçekten aklım almıyor, korkunç.

        Fakat son yıllarda sosyal medyanın insanın ayarlarını bozduğunu her zaman konuşuyor, yazıyoruz, çiziyoruz. Fakat bu kadar bozabileceğini de hiç tahmin etmiyordum. Düşünün tüm bunları bir insanın kendisine yapmasının bir diğer sebebi de sosyal medya. Belli ki, 2021'e kadar geçen zor günlerde, bu hayaller kurulmuş.

        Sosyal medyada yapılacaklar hayal edilmiş, istenmiş ve uygulanmış ki bunca şeyi sosyal medya hesaplarından tek tek gözümüze soktu.

        Yani o küçücük gecekonduda, "Ben de zengin olacağım böyle göstereceğim", "Ben de şöhret olacağım boy boy pozlar vereceğim", "Ben de zirveye çıkınca milletin yüzüne tüküreceğim" dedi de dedi.

        Yani boşuna "Sosyal medya insanın ayarlarını bozuyor" demiyoruz ki, e bir de temel sağlam değilse işte kocaman bir örnektir; Dilangiller familyası...

        ***

        Sokakta Dilangiller yorumları

        -Ben de 50 bin dolarım olsun İstanbul'u terk edeceğim diye 30 yıldır köpek gibi çalıyorum.

        -Nasıl akıl edip dolandırıyor bu insanlar herkesi gerçekten aklım almıyor.

        -Nasıl edepsiz çıktı bunlar. Hiç aklıma gelmezdi ben de kadına o kadar üzülmüştüm anne ve babası için.

        -100 yaşına kadar da çalışsam yok bu paraları asla kazanamazsın.

        -E ne olacak şimdi. Kadın kocasını bile sattı iki dakikada..