Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Farkında mısınız?
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Özellikle son beş yıldır elimizdeki küçük dünyamız telefonda, milletin hayatını su gibi izliyor, hatta o kısa görüntüden bile, sıkılıp hooop bir başkasının hayatına geçiyoruz ya!!! İşte şu an yaşadığımız gerçek hayat, dinlediğimiz şarkılar, izlediğimiz klipler, izlediğimiz haberler de tıpkı böyle su gibi akıp gidiyor gözümüzün önünden. Bir olay patlıyor daha sonunu gelmeden hızla öbür olaya koşuyoruz. Tıpkı sonunu bitirmediğimiz, daha ne olduğunu anlayamadığımız mevzular, haberler, gündem geçip gidiyor gözlerimizin önünden. Sadece gündem de değil, bu tüketim çağında aşklar, ilişkiler, hayatlar, evlilikler, dostluklar da böyle çat diye bir başka Instagram hikayesine geçiyor... Çat çat çat... Story'de izlediğimiz anlık kısa videolar gibi sonunu görmeden bir diğerinden, bir diğerine savruluyor insanlık.

        "Aaaa daha dün bilmem ne olmuştu" derken buluyorum kendimi sürekli.

        Mesela hatırlayın 80'li yaşlarında, baba olduğunu üstelik iki kızı olduğunu ve hatta torunları olduğunu söz de tüm Türkiye ile aynı anda öğrendiğini açıklayan, fakat işin aslının öyle olmadığını yine aynı anda öğrendiğimiz bir Metin Akpınar vakası yaşıyorduk... Ne oldu şimdi o kızlar. Bir mevzuya bağlandığı mı mesela olay. Metin Akpınar kızlarını kabul ettiğini ve yardım edeceğini söyledi. Kızlar Akpınar soyadlarını almayı reddettiler. Sonra tam bunlar konuşulurken hooop Dilangiller ve görgüsüz fenomenler olayı patladı. Dolandırıcılıklar, havalara saçılan dolarlar, Eurolar, güzellik merkezleri, bu merkezlerin kapısının önünde takılan altın kemerler. Sonra ne oldu Talular olayı patladı. Onlar bir anda ortadan yok oldu. Hala bulunamadılar. Üstelik ilkokul arkadaşlarını bile aldatmış olaylar... Ve ne oldu hooop diğer Instagram hikayesine hızlı geçiş yaptık. Ve futbol dünyasında bir türlü paranın nereye gittiği belli olmayan bir olay patladı.

        O onu suçladı, bu bunu suçladı... Ve hala da ne zaman biteceği, nasıl sonuçlanacağı muğlak!!!

        Bakın bu arada bir gerçek Instagram hikayesi atlamış olabilirim. İnanın o kadar hızlı geçiyoruz ki, araya kaynamış olabilir. Aklımda da, hafızamda da kalmıyor olabilir ki benim olay takip etme, haberi okuma huyum çok iyidir. Ama inanın bu story hayatlara ben bile yetişemiyorum.

        O kadar hızlı geçiyoruz ki, nerede yakalayacağız durumu onu da bilmiyorum. Bilen biri varsa bi haber etsin.

        Belki yapay zeka duruma el atar, "Hooop yeter bir başka olay çıkartıyorum size onunla biraz da meşgul olun der" bu insanlığa...

        ***

        Ne bekleniyordu anlamak mümkün değil

        Şu ara mevzu Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ'un "İstanbul İçin Son Çağrı" filminde. Millet, "Daha iyi olsun beklerdim", "Sanki yapmacıklar mı?", "Filmi Kıvanç götürüyor", "Bu senaryoyu bir çocuk yazmış sanki" diye diye bir hal oldukları gibi inanın ilgili ilgisiz de sinema eleştirmeni durumunda konuyu ele alıyor.

        Bunu neden söylüyorum. Önceki gün Nişantaşı'nda bir yerde oturmuş kahve içiyoruz arkadaşımla. Arka masamda iki kız, üç erkekten oluşan yaşları 30'larında olan bir gurup konuşuyor. Ama ne konuşma...

        Sanırsınız ki, Martin Scorsese, Quentin Tarantino, Steven Spielberg ile her gün oturup sohbet ediyor, sinema dünyasını yalayıp yutmuşlar. Aman tanrım, oradan girdiler, buradan çıktılar. Ki yanlarına o an Kıvanç Tatlıtuğ ya da Beren Saat gelse "Şöyle beğendik, böyle beğendik" diye öve öve bitiremezler. İddia ediyorum kesin böyle yaparlar.

        Gerçekten ne bekleniyordu Allah aşkına. Amerikan Sineması'nda böyle romantik komedi filmlerini ayıla, bayıla izler sonra kendi insanımız, kendi oyuncumuz bir şeyler yapınca burun kıvırır! Ve bence artık kabul etseniz iyi olur; "Aşk-ı Memnu"daki Behlül ve Bihter yok. Unutun onlar bitti. O dönem bitti.

        Bu film tipik Amerikan komedi, aşk, mutluluk, keyif, güzel görüntüler gibi filmlerden. Hepsi bu... Allah aşkına bazı şeylere bu kadar anlam yüklemeseniz mi? Hep bir şeyleri abartmak durumunda değiliz. Bazı şeyler sadece kafa dağıtmak için de iyidir ve bazen böyle bakılabilir olaya.

        Hanımlar-beyler atom yeniden parçalanmıyor. Altı üstü 90 dakikalık bir film. Ve izleyin, eğer istiyorsanız ardına biraz tartışın ve bitsin. Bu kadar...