Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Minneapolis’teki Lake Street hiçbir özelliği olmayan, herhangi bir cadde. Üzerinde yan yana bir kütüphane, kilise, McDonald’s ve Etiyopya lokantası, otomobil yedek parçacısı, cep telefonu dükkanı, içki mağazası, bir-iki bar ve lokanta, süpermarket ve tencere tavadan Play Station’a hatta bir kilo beyaz peynire kadar ne isterseniz alabileceğiniz Target var. Ama Lake Street’in gündeme gelmesini, dünyanın gözünü bu çarşı sokağına çevirmesinin sebebi 3 numaralı polis karakolu. Ya da o karakoldan artık geriye ne kaldıysa.

Read more!

Beyaz polis memurunun boynuna diziyle basarak masum siyah bir insanı öldürmesinden sonra başlayan protestolar Perşembe günü bu karakolun göstericiler tarafından ele geçirilmesiyle zirveye ulaştı. O andan itibaren protestolar sadece Minneapolis’le de sınırlı kalmadı, ülkenin başka şehirlerinde ufak ufak başlayan gösteriler de şiddetlendi ve ABD karıştı.

Neredeyse yanmayan bina kalmayan Lake Street bir Batı şehrinin nasıl savaş alanına dönebileceğinin örneği. Cumartesi sabahına kadar hala itfaiye sokakta yangın söndürmeye çalışıyordu.

HALK BİRLİK OLDU

Kendi haline terk edilmiş, üzerine bomba düşmüş gibi görünen binaların kalıntılarını toplama göreviyse Minneapolis halkına düşmüştü. Farklı şehirlerden gelenler Minneapolis’e sahip çıkıyor, yeniden yaşanır hale getirmek için uğraşıyor. Cumartesi gününün en güzel dayanışma örneği de organik olarak başlayan dayanışmaydı. Zaten birkaç gündür süren protestolarda siyah beyaz ya da Asyalı tanımadan herkes bir aradaydı.

En alevli gecenin ertesi sabahı kentte su alacak market bile açık olmadığı için uzak yerlerden gelip erzak taşıyanlar süpürgelerini kapıp kaldırımları temizleyenlere yardım ediyordu. Amerikalıların çoğu kişiye yapmacık gelen bir kibarlığı var, ama bu dayanışma anında samimiyetleri zorlama değil içtendi.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar