Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Twitter, Facebook, Instagram vesaire kullanmadığım için bilmiyordum, arkadaşlar sosyal medyada günlerdir benim “Şahbaba”da geçen ve Sultan Vahideddin’e ait olduğu söylenen bir metnin dolaştığını haber verdiler...

        Bulup okudum: “Türkler dini, soyu, sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür” diye bir cümle! Bu sözler güya Sultan Vahideddin’e aitmiş, Mısır’da yayınlanan El Ahram Gazetesi’ne 16 Nisan 1923’te verdiği mülâkatta sarfetmiş, ben de alıp “Şambaba”da -dikkat buyurun, “Şahbaba”“Şambaba” yapmışlar- yayınlamışım!

        Sözü uzatmadan söyleyeyim: Şahbaba’da değil aynen, böyle bir edepsizliği ima eden yahut uzaktan-yakından da olsa çağrıştıran tek bir ifade bile yoktur! Bu sözleri bana ve kitabıma atfederek internete koyan her kimse ya bir tarafından uydurmuş, bir ihtimal kendi kanaatini yazmış, belki de Şahbaba’da okuduğu ama anlamadığı bambaşka bir bahisle karıştırmış ve zaten cühelâ sürüsünün önde geleni olduğu için böyle gevelemiş demektir!

        KONTROLE NE GEREK VAR?

        Sultan Vahideddin’e isnad edilip benim tarafımdan yayınlandığı iddiasında bulunulan bu cümlenin kitabımda yeralmamasını bir tarafa bırakın, gösterilen kaynak bile şinanay! Vahideddin’in El Ahram Gazetesi’ne değil 16 Nisan 1923’te, bir başka gün bile verdiği bir demeç yoktur. Zira, El Ahram’ın Mısır’da o senelerde tahtta bulunan ve Sultan Vahideddin’in sürgün günlerinde umreye gidişi sırasında İskenderiye’de birkaç gün dinlenmesine bile izin vermemek için elinden geleni yapmış olan Kral Fuad’ın politikasına ters düşecek böyle bir harekette bulunmasının, yani sabık padişah ile mülâkat yapmasının imkânı ve ihtimali de mevcut değildir.

        Sözünü ettiğim edepsizce palavrayı ortaya atan her kim ise kafası öylesine karışık ki, hem vârolmayan ifadeler uyduruyor, hem de bir başka yayının kaynağını uydurduğu bu sözlerin kaynağı imiş gibi gösteriyor...

        Anlatayım: El Ahram’ın 16 Nisan 1923’teki nüshasında Sultan Vahideddin ile alâkalı bir yazı çıkmıştır, gazete tahtsız hükümdarın Mekke’de yayınlamış olduğu bildirinin bir kısmını, yani tamamını değil bazı bölümlerini sayfalarına almıştır ama “mülâkat” değil, “bir başka metnin nakli” olan bu yazıda da öyle soyumuza sopumuza lâf eden ibareler geçmez, zaten bildirinin konusu da bambaşkadır!

        Ve hem metni hem de kaynağı tamamen uydurma olan mâlûm ifadeler internette günlerdir dolaşıp duruyor! Bu sözlerin doğruluğunu kontrole, en azından yayınlandığı iddia edilen kaynağa bakmaya ne gerek var? Siz de retweet veya bilmemne edin ve entel olun!

        TEMBELLİK VE NÜANS YOKLUĞU

        Asıl mesele bu kafanın unuttuğu, unutmaktan ziyade bir türlü kabullenemeyip inatla reddettiği bir başka husus: Osmanlı’nın Türk olduğu! Seneler boyunca yapılan “Osmanlı bizden değidi, başka bir milletti, Osmanlıca’nın zaten Türkçe ile alâkası yoktu, padişahlar Türkçe bilmezlerdi, asırlarca iliğimizi-kemiğimizi sömürdüler ama çok şükür kurtulduk!” şeklinde emsâline başka hiçbir memlekette rastlanmamış bir reddimiras propagandası- nın sadece yalandan ibaret olduğunu hâlâ farkedememeleri... Dolayısı ile Türk olan bir hükümdarın kendi milleti hakkında “dini, soyu, sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsü” gibisinden sözler kullanmayacağı farkedilemiyor.

        Meselenin daha vahim bir başka tarafı var: Anlayışımız gittikçe zaafa uğruyor, okumaya da dinlemeye de üşendiğimizden “Namaza yaklaşmayın” diyen Bektaşi fikrasına bile rahmet okuyacak şekilde uzun cümlelerin sadece kısa bir kısmı hatırlanıyor, gerisi okunmuyor, dinlenmiyor okunsa bile zaten anlaşılamıyor ve bu yarım-yamalak kırıntılardan hareketle fikir sahibi olunuyor. Üstelik bir metnin veya konuşmanın tamamını öğrenmeye artık tahammül edilemediği ve nüansın önemi de çoktandır unutulduğu için aklı başında ifadeler kesilip biçiliyor, saçma sapan hallere sokuluyor; sonra da buyurun, sıra sıra abuk subuk tartışma!

        Bilgi kaynağı olduğunu zannettikleri sosyal medyayı daha da bir çöplüğe çevirebilmek için ellerinden geleni yapanlara bunları anlatabilmenin bilmem mümkinatı var mı?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar