"Marmara depremi 20 yıl içinde olmazsa şaşırırım"
Xavier Le Pichon 1999 Gölcük depremi sonrasında hemen Türkiye’ye gelmiş, Fransız Le Suroit gemisiyle Marmara’da araştırmalar yapmış, bu çalışmaları yönetmişti… Türkiye’nin çok değerli deprembilimcileriyle yıllarını büyük depremi çözmeye adadı Le Pichon…
Onunla, 2016 yılında uzun bir söyleşi yapmıştık… Beklenen büyük İstanbul depreminin yakınlaştığını, 7.4 ve 7.6’lık iki büyük deprem beklediğini söylemişti… Kahramanmaraş depremi sonrası tekrar konuşmak istedim, kırmadı… Bakalım hem Kahramanmaraş depremi, hem de beklenen İstanbul depremi hakkında neler söyleyecek…
Xavier Le Pichon, nasılsınız?
İyiyim. Depremin yarattığı yıkım için çok üzgünüm. Aynı zamanda şaşkınım. 20 yıldan fazla süredir gözüm Türkiye’nin üzerinde ve çalışmalar yapıyorum. Artık şunu düşünüyorum; biz bilim adamları tüm çabalarımıza rağmen yetkililerin ve halkın konunun ciddiyetini anlamalarını sağlayamamışız. Çok ciddi bir risk olduğunu ve bunun için hazırlanmak gerektiğini anlatamamışız.
Sadece Doğu’daki depremi değil, Marmara’da beklenen depremi de kastediyorsunuz sanırım.
Türkiye’nin bütününü kastediyorum. Maalesef Türkiye jeolojik olarak yapım aşamasında olan bir ülke. Bu da hazırlanılması gereken çok sayıda deprem demek.
Kahramanmaraş depremini ne zaman duydunuz ve ilk ne düşündünüz?
Depremi duyar duymaz hemen ne olduğunu anlamaya çalıştım ve insani olarak hangi sonuçları doğuracağını düşündüm. Çok kısa zamanda da korkunç bir yıkıma neden olduğunu anladım. Anlamamız gereken çok basit iki şey var. Doğu Anadolu Fayı üzerindeki, 7.7’lik ilk büyük deprem, kuzeydeki Anadolu levhası ve güneydeki Arap levhası arasındaki sınırda oldu. Burada yaklaşık 4 metrelik bir hareket, kayma gerçekleşti. Anadolu 4 metre batıya kaydı.
4.5 metre diyenler var.
Olabilir, ben dört olduğunu ölçtüm.
Arap levhası da 4 metre kuzeye mi kaydı?
Türkiye 4 metre batı-güneybatı ekseninde kaydı. Yani güneybatıya doğru hareket etti. Bu kayma da aşağı yukarı, en çok hareket eden kısım 110 kilometre olmak üzere, 250 kilometrelik bir hatta gerçekleşti. Bunlar yüzeyden dibe doğru 20 kilometrelik bir derinlik boyunca yaşandı. Burada son jeodezik hareketin büyüklüğüne baktığımızda, ki bu da Volkan Özbey, Celal Şengör, Pierre Henry ve başka bilim adamlarının bir makalesinde de yer alıyor, yılda ortalama 6 milimetrelik bir hareket söz konusu. Bu ne demek? Bu fayın bahsettiğimiz 4 metrelik hareketi yapacak enerjiyi biriktirmesi için 500 yıl gerekmesi demek. Zaten baktığımızda, 1513 civarında Pazarcık’ta bir deprem görüyoruz. Yani denebilir ki fay kırıldığında elastik olarak bu büyük hareket için gerekli enerji toplanmıştı ve çok doğal olarak 500 yıl sonra olması gereken deprem gerçekleşti. Beklenen hareket de aşağı yukarı buydu. Yani bütün enerji boşaldı burada. Sonra artçı sarsıntılar oldu ama bunlar anlaşılabilir şeyler.
Bazıları 250 yıllık bir enerji birikiminden bahsediyor. Çünkü yaklaşık olarak 250 yıl önce de burada bir deprem olmuş deniyor.
Bu çok mantıklı değil. Zira yılda 6 milimetreyi 500 yılla çarptığınızda 3 metre çıkıyor. 3 mü, 4 mü tartışılır ama yaklaşık olarak 500 yıllık bir birikim bu. Ayrıca 1513’te önemli bir deprem var burada. Yani enerji birikimi bunu doğruluyor. Önemli olan şu: 500 yılda o fay enerji biriktirdi ve bu depremle bu enerjiyi boşalttı.
Prof. Dr. Xavier Le Pichon“İKİNCİ DEPREM TAHMİN EDİLEMEZDİ”
Siz Pazarcık’taki 7.7 büyüklüğündeki ilk depremi anlatıyorsunuz.
Evet. Şimdi ikinciye geliyoruz. Elbistan ya da Ekinözü’ndeki ikinci deprem çok ilginç ve şaşırtıcı. 7.6 büyüklüğündeki bu deprem, uluslararası verilere göre 10 metrelik bir harekete yol açtı. Bu çok ciddi bir kayma. Bu hareket çok büyük olmayan bir uzunlukta gerçekleşti. İlk deprem batıda başlayıp doğuya yayılmıştı. Oysa bu ikinci depremde merkezde başlayan kırılma aynı anda iki tarafa doğru yayıldı. Ve 10 metrelik bir kayma gerçekleşti. Ama buradaki fay üzerinde daha önce hesaplanan kayma ortalama yılda 2 milimetreydi. Bu ne demek? Depremin 10 metrelik böyle bir kaymaya yol açması için 5 bin yıl gerekiyor.
5 bin yıl mı?
Evet 5 bin yıl. Yani ilk depremden 10 kat daha fazla bir süre. Demek ki bu fay çok yavaş enerji biriktirmiş ve ilk depremin boşalttığı stres bu ikinci depremi tetiklemiş. Dolayısıyla tamamen öngörülemez bir depremdi ikincisi.
Yani ikinci deprem öngörülemezdi.
Öngörülemezdi. Burada bir deprem gerçekleşeceği söylenemezdi.
İki ayrı faydan bahsediyoruz değil mi?
Evet bu doğu-batı yönlü bir başka fay. Ekinözü’nde başlıyor. Yaklaşık 120 kilometre uzunluğunda kırıldı ve 10 metre gibi büyük bir hareket yaptı. Bazıları 7.5 metre diyor. İncelemelerin sürdüğü şu aşamada çok net rakamlar vermek zaten mümkün değil.
Yani net olarak ilk deprem ikinciyi tetikledi…
Evet, bu kesin. Ve aslında ikinci tahmin edilemezdi zira 5 bin yıl eşdeğerinde bir hareketi barındırıyor.
Bu çok ilginç.
Bu çok önemli. Oradaki fayın niteliklerini ve yerini iyi biliyoruz ve yılda 1.5 -2 milimetre ortalama hareketi var. Görüyorsunuz, güneyde Pazarcık’taki faya göre çok az. Onun en az yılda 6 milimetrelik bir hareketi vardı. Buna rağmen diğerinin kayması çok daha fazla. Demek ki orada birikmiş bir enerji vardı ve bu büyük hareket bir kırılma eşiği bekliyordu. Sonunda güneydeki ilk deprem sonucu yeterli zorlama seviyesini bulup patlama noktasına ulaştı. Ve öngörülemez bu ikinci deprem felâketin boyutunu katladı. Bu bize çok önemli bir ders veriyor. Öngörebileceğimiz şeyler var. Güneydeki depremi tahmin edebilirdik, “evet orada bekliyoruz bunu” diyebilirdik; ama kuzeydekini hayır. Bu sürpriz bir felâketti. Bunu da, başka depremler için aklımızda tutmamız gerekiyor.
Yani 7.7’lik ilk deprem öngörülebilirdi ama 7.6’lık ikinci deprem hayır.
Hayır, ikinci depremi, elimizdeki veriler ışığında öngöremezdik. 10 metrelik hareketin birikimi, yılda 1.5-2 milimetreyle en az 5 bin yıl gerektiriyor. Oysa güneydeki ilk depremi 500 yılda biriktirebilirsiniz. Bu çok önemli bir nokta.
“9.1’LİK TOHOKU DEPREMİ BİZE BİR ŞEY SÖYLÜYOR”
Bu, gelecek için bize ne söylüyor?
Şimdilik bu faylar üzerinde rahat olacağınız anlamına geliyor. Elbette bu dalga batıya, güneye doğru yayılabilir. Ama normalde, küçük depremlerle karşılaşsanız bile birkaç yüzyıl daha rahat olacaksınız. Kuzeydeki ikinci depremi yaratan fayın ise başka depremleri tetikleyip tetiklemeyeceğini bilmiyoruz. Ama kırılan bölüm prensipte artık 5 bin yıl sakin kalacak. Bu ne demek? Depremler çok büyük zaman aralıklarıyla gerçekleştiği için ortaya çıkan bu öngörülemezlik nesillerin bunu unutmasına ve depreme hazırlanmamalarına yol açıyor.
250 yıllık, 500 yıllık deprem aralıkları insanların ne yaşadıklarını unutmalarına yol açıyor…
Evet, unutuyoruz. Geçmiştekinin aynısını yapıp aynı yere aynı binaları inşa ediyoruz. Bunu yapalım ama Kaliforniya’daki gibi yapalım. Kaliforniya’daki büyük San Andreas Fayı da aynı tipte bir fay. Ama orada deprem olduğunda daha az hasar almak için nasıl bina yapılması gerektiğini öğrendiler. Bu ilk önemli nokta. İkinciye geldiğimizde, çok önemli bir şeyi hatırlamamız lâzım. 2011’de Japonya’da büyük bir deprem oldu: 9.1 büyüklüğündeki Tohoku Depremi. İnanılmaz bir büyüklük bu. Kahramanmaraş depreminden 50 kat daha büyük demek. Bu deprem çok önemli zira çok iyi sismologlara sahip Japonların tamamen yanıldığını gösterdi. Neden yanıldılar? Çünkü sadece son 100 yılın sismolojik kayıtlarına baktılar. Ve şöyle bir teori oluşturdular: O fayda oluşan 7-8 büyüklüğündeki depremlerin bu fayın karakteristiği olduğunu, diğerlerini umursamamak gerektiğini, geri kalan enerjinin görülmeyen sessiz hareketlerle emildiğini söylediler. Jeologlar 500 yıl, 1000 yıl önce çok büyük tsunamiler olduğunu, sismologların bunları görmezden geldiğini söyleyip uyarıyorlardı. Ve sonunda deprem oldu. Sismologların bahsettiğinden çok daha fazla bir enerji biriktiği, sessiz kaymalar olmadığı, bütün enerjinin orada durduğu ve bu birikimin depreme yol açtığı ortaya çıktı. Böylece, 7-8 büyüklüğünde depremlerden yola çıkarak büyük depremin olmayacağını söylemenin yanlış olduğu anlaşıldı. Bu ne demek? Büyük levhaların sınırında, bütün kaymanın büyük depremlerle emilmesi gerekiyor. Böyle olmadığında, hiçbir şey bitmiş olmuyor. Bunu iyi düşünmek lâzım. Sizdeki 7.7’lik depremde, tüm enerjinin ortadan kalktığını söyleyebiliriz. Enerji depremde harcandı. Ama diğerini bilmiyorduk.
Yani birkaç yüzyıl ilk depremin olduğu yerde hareket veya deprem olmayacak?
Elbette artçılar olacak. Çünkü hareket yekpare değil. Farklı direnç noktaları hâlâ var. Fayın yerine oturması için çok daha az önemli artçı şoklar olacak.
Kahramanmaraş’ta yaşayanlar, 7.7’nin ardından bir büyük deprem daha yaşandığını, ardından ertesi gün öğlen 7.6’lık depremin geldiğini söylüyor. Üç deprem olduğunu söyleyenler var yani. Ayrıca ardından Gaziantep’te 6.6 ve 6.5’lik iki büyük deprem oldu. Bunlar da mı artçıydı?
Deprem ölçümlerine ve dağılımlarına baktığımızda aslında çok açık görülüyor. Kahramanmaraş’taki ilk deprem Doğu Anadolu Fayı üzerinde oldu. Bu fay 300 kilometre boyunca kırıldı. Bu faydan etkilenmiş başka faylar olabilir.
İki deprem merkezi arasında ortalama 120 kilometre var.
Evet, iki farklı fay var. Birinci fay sistemi asıl sınırı oluşturan Doğu Anadolu Fayı. Ayrıca daha az önemli olan ama ana faya ayak uyduran ikincil faylar var. Bu karmaşık bir fay sistemi. 7.6’lık ikinci deprem Ekinözü yakınlarında bu ikincil faylardan birinde oldu. Yıllık hareketi çok daha az ama kayması çok daha büyük. Yani enerjiyi biriktirmiş ve ilk depremle kırılma tetiklenmiş.
İkinci fay nerede başlayıp nerde bitiyor, biliyor muyuz?
Bahsettiğim makaleye bakarsanız, Doğu Anadolu Fayı’na doğudan dokunuyor ve batıdan güneye doğru eğrilen bir yapı sergiliyor.
Oradan Akdeniz’e mi uzanıyor?
Evet. Açıkçası çok karmaşık bir sistem, şimdi ayrıntılarını anlatmam zor. Ama yıllık hareketinin çok küçük olduğu belli.
YENİ RİSK NEREDE?
İki depremin derinliği hakkında ne söyleyebiliriz? Aslında yüzeye çok yakınlar. İlki 8.5, ikincisi 7 km derinliğinde. Bu yıkımı artırdı mı?
İki deprem de düşük derinlikte. Yani kırılan, litosferin üst katmanı, kabuğu. Bu bölgede bu kırılmaların derinliği 20 kilometreden 10-12 kilometreye kadar değişiyor. Kırılan bir şeyiniz var ve sürtünmeyle engellenerek, elastik olarak form değiştiriyor. Altta, Anadolu levhasının sürgit bir hareketi var. Depreme bağlı değil bu hareket. Yani deprem sadece bu üst tabakada meydana geliyor. Anlatabildim mi?
Evet anladım.
Yani asıl tehlikeli olan, elastik enerjiyi üreten bölüm, bu da dipten yüzeye 20 kilometrelik bölüm. Faydaki harekete, fay haritasına baktığımızda bunu görüyoruz. İlk depremde, yeryüzünden 20 km derinliğe uzanan 250 km uzunluğunda bir hareket var. Yırtılma yaklaşık olarak saniyede 2.5 km hızla olduğu için deprem yaklaşık olarak 90-100 saniye sürdü.
11 il, 100 kilometrekarelik bir coğrafya etkilendi… İki depremin bu kadar büyük bir alanı etkilemesi normal mi? Bu beklenen bir şey miydi?
Bu, depremin büyüklüğüne bağlı. Dediğim gibi ilk deprem bekleniyordu. Ama ikincisi öngörülemezdi. Zaten daha büyük yıkıma yol açan da bu deprem oldu. Uydulara göre yüzeyde 7-10 metrelik yarıklara yol açtı. Bu tahmin edilemezdi.
Ama diyorsunuz ki artık bitti, uzun süre bu bölgede büyük bir deprem olmaz.
Bizim mesleğimizde çok ihtiyatlı olmak lâzım. Sadece şunu söyleyebilirim. Güneydeki fayda deprem olan yani kırılan bölgede asıl hareket yapıldı. Artçılar olur ama zamanla azalır. Artçılar fayın oturmasıyla alâkalı.
Bazı deprembilimciler bölgedeki yeni depremin Bingöl civarında olacağını söylüyor. Yani daha kuzeyde.
Bunu söyleyenlerin mantıklı ve haklı gerekçeleri var. Fayın kuzeydoğudaki kısmı, Bingöl’e doğru uzunca bir süredir kırılmadı. Dolayısıyla bu deprem de ihtimal dahilinde. Tohoku Depremi’ni dikkate aldığımızda anlamamız gereken şey şu: Böyle büyük bir levhanın sınırındaki hareketin enerjiyi boşaltıp boşaltmadığını anlamadığımız sürece, bir sonraki depremi beklemememiz için hiçbir sebep yok. Bunu söylerken aklıma Marmara geliyor. Bildiğiniz gibi Marmara’daki fay enerji biriktiriyor. 1999’daki büyük Gölcük Depremi’nden bu yana burada hatırı sayılır bir deprem riski var. Bu fay en az 250 yıldır enerji biriktiriyor ve 200 km boyunca uzanıyor. Tuncay Taymaz ve Celal Şengör’le birlikte Gölcük Depremi’nden hemen sonra, bu fayın çok yakın zamanda, tek parça kırılabileceğini ve 7.6’lık bir deprem üreteceğini söylemiştik.
7.6 büyüklüğünde bir deprem mi beklemeliyiz?
Evet, belki şimdi daha da fazla. Beklenen kırılma da 4.5 metre civarında olacak. Bu fayda yıllık kayma oranı 18 milimetre civarında. Bu tip bir deprem durumunda ne yapmanız gerektiğini şimdiden çok iyi düşünmeniz lâzım. Elbette ne zaman olacağını bilemeyiz ama mutlaka olacak. Bunun üzerinde çok iyi düşünmeniz ve iyi hazırlanmanız lazım. Yapı biçimlerini yeniden belirlemeniz lâzım. Muhtemelen bunu siz de çok düşündünüz, tartıştınız. Şurası net: Önünüzdeki yeni risk, Marmara’da haritalandırılmış fay üzerinde yaklaşık 4-5 metrelik bir kırılma. Bana göre fay tek parça halinde kırılacak ve en az 7.6 büyüklüğünde bir deprem üretecek.
“4-5 METRELİK BİR KIRILMA OLACAK”
İzmit Depremi’nden hemen sonra 1999’da, Marmara’daki fayın en az 7.4, en çok 7.6 büyüklüğünde bir deprem üreteceğini ve bunun da 20-30 yıl içinde gerçekleşeceğini söylemiştiniz. 2016’da sizinle bir söyleşi yaptık. Bana, birkaç 10 yıl içinde bu depremi beklememiz gerektiğini söylediniz. Büyük İstanbul depremi artık çok daha mı yakın?
Dinleyin…
Elbette kesin bir tarih vermeyeceksiniz…
Basitçe söyleyeceğim şey şu: Bölgeye baktığımızda, 4-5 metre arasında bir kırılma olacağını görüyoruz. Bunun herhangi bir zamanda olacağını söyleyebilirim. Ama ne zaman olur bilemem. Yarın da, 5-10 yıl sonra da olabilir. Ama 20-30 yıl içinde olmazsa da çok şaşırırım.
Daha iyi anlamak için soruyorum. Büyük İstanbul depreminin önümüzdeki 20-30 yıldan önce olacağını söylüyorsunuz.
Dedim ki, 20-30 yıldan önce olmazsa çok şaşırırım. Ama zaten ben yaşıyor olmayacağım. 20-30 yılı geçerse çok şaşırırım. Bilimsel olarak baktığımızda, yarın, bu yıl veya 20-30 yıl içinde bu depremin olması için hatırı sayılır bir ihtimal var. Bunu bu zaman zarfında beklememizi gerektirecek ciddi bir ihtimal var.
DEVAMI BİR SONRAKİ YAZIDA…
- Bilimin ilk dünya turu1 yıl önce
- Bildiklerinizi unutun, sıfırdan başlıyoruz1 yıl önce
- Edebiyatımızın asırlık özeti1 yıl önce
- Artık yolun da önemi var1 yıl önce
- Karanlıktan aydınlığa çıkma kitabı1 yıl önce
- 23 Nisan okumaları1 yıl önce
- Utangaçlığınızdan utanmayı bırakın1 yıl önce
- Abdülhamit döneminde istihbarat1 yıl önce
- Biraz sessiz, biraz sakin…1 yıl önce
- Üç zamanda üç dünya1 yıl önce