Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Varlık Fonu (TVF) çatısı altına giren 2 telekom şirketinde nelerin değişebileceğini merak ederken ilginç gelişmeler oldu. İki şirketin de döviz kaynaklı borç yükü, yatırımlarında bariyer oluşturmaya başladı. TL kazanıp, dövizle borç ödeme sıkıntısı yaşıyorlar. Vatandaşın alım gücünün zayıflaması da kişi başına düşen gelirleri aşağı çekti. Sektör de bu açıdan zorda. İyi tarafı Türk Lirası’nın aşırı değer kaybına uğraması nedeniyle iki şirket de 5G’ye erken geçişe daha radikal karşı çıkmaya başladı. Üçüncü operatör ise frekans sıkıntısı sebebiyle “5G şart” sloganına devam ediyor.

        Aslında 5G’yi isteyenin de istemeyenin de derdi 5G ile değil. Hatta yerli ve milli 5G çalışmalarına destek veriyor gibi yapanların derdi de 5G değil. Amaçları bu yöndeki baskıların önünü almak. Hal böyle olunca Ulaştırma Bakanlığı da 5G’de ithal ürünlerin getirilmesine fırsat sağlayacak 5G ihalesini mecburen ertelemek zorunda kaldı.

        Halbuki daha önce açıklanan takvime göre 2022’de ihaleye çıkılacak ve 2023’te Cumhuriyetimizin 100’ncü yılında da 5G’ye geçilecekti. Nasıl bir alaka kurulduğunu bilmiyorum ama Allah’tan şartlar buna izin vermedi. Çünkü bu takvimle 5G’ye geçilmiş olsaydı, yerli ve milli 5G ürün ortada olmayacağından ilgili bürokratlar göbek ata ata ithal ürünleri piyasaya sokacaktı. Sonra da “Yerli ve milli ürün vardı da biz mi kullanmadık?” diyeceklerdi. Zaten bu sebeple, yani ortaya başarılı bir işin çıkması samimiyetle istenmediğinden, 5G çalışması yapan şirketlere Ulaştırma Bakanlığı'nın Ar-Ge bütçesinden şu ana kadar hiç para kullandırmadı.

        REKLAM

        Ulaştırma Bakanlığı destekli olarak sahaya çıkan HTK çatısı altındaki özel şirketlerin yerli ve milli 5G çalışmaları yaklaşık bir yıldır unutulmuş durumda. Sebebi de basit. Bakanlık ulaşılması zor, yüksek hedefler koyuyor. Buyurun slogana bakın: “Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G.” Şimdiye kadar hiçbir kenarında bir şey yapmamışız, başlayınca da uçtan uca yapacakmışız…

        Şirketler de bu hedefleri tutturamayınca, onları başarısız, kendilerini haklı gösterip, ithal ürünlerle yola devam ediliyor. Hem yerli ve milli ürünlere ve çalışmalara “hayır” denmemiş oluyor hem de ithal ürün sevdasının peşinden koşulmaya devam ediliyor. Samimiyet olmayınca yerlilik ve millilik de olmuyor.

        Aynı durum 4.5G ihalesinde yaşandı. Elde avuçta hiç hiçbir ürün yokken yüzde 45 yerlilik şartı kondu. Yüksek yerlilik şartlarının bahane edileceğini ben de defalarca yazdım. Sonra da Ulaştırma Bakanlığı “Bu kriterler karşılanmaz” diyerek denetim ve kontrolleri yapmadı. Ürün geliştirme kabiliyeti olan şirketlere destek verilmeyerek ithal ürünlere kapılar sonuna kadar açıldı. Operatörlere de işe yarayacak bir müeyyide uygulanmadı.

        Öte yandan Ulaştırma Bakanlığı bürokratları, Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) desteğiyle Türkiye’yi 4.5G’de yerli ve milli baz istasyonu ile tanıştıran ULAK AŞ ürünlerinin 3 GSM operatörünün sistemlerinde kullanılmasını ise medyanın ve kamuoyunun baskısıyla zoraki desteklediler. Ama yine de Evrensel Projesi’nde bile ana üstlenici olarak Huawei seçip, ULAK’tan baz istasyonu alınması formülünü geliştirdiler. Huawei yerine ULAK üstlenici olsaydı, işi öğrenip ithal ürünün önünü kesme tehlikesi oluşturacaktı. Müsaade edilmedi!

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        KKTC'ye ithal ürün dayatması!

        KKTC'ye ithal ürün dayatması!
        0:00 / 0:00

        Türkiye’de yerli ve milli ürünlere karşı sergilenen oyunun benzeri şimdi KKTC’de karşımıza çıkıyor. Hali hazırda 3G kullanan KKTC’nin, 4G ve 5G’ye geçiş ihalesine bu defa yerlilik kriteri bariyer olarak konulmak isteniyor. Elimizde hiçbir şey yokken 4.5G ihalesine yerlilik kriteri yüzde 45 olarak konmuştu. Gelinen noktada ULAK AŞ 4G’yi baştan sona yapabilecek kabiliyete erişmiş durumda, ama Turkcell yönetimi ihaleye yüzde 25 yerlilik kriteri konması istiyor.

        Rize’nin zor arazi şartlarında 4.5G baz istasyonu test edildi, geliştirildi ve kullanılmaya başlandı. Şu an Türkiye’nin çeşitli yerlerinde uzun süredir sahada hizmet veriyor. Bu tecrübeyle KKTC’nin 4G’ye geçişi ULAK sorumluluğunda rahatlıkla yapabilir. Şu an KKTC’de 5G’ye ihtiyaç yok. 3 yıl sonra da yerli ve milli 5G’ye geçilebilir. Ama buradaki iki operatör, Turkcell ve Vodafone bunu istemiyor.

        Türkcell Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Aksu “yerlilik şartı yüzde 25 olsun” yaklaşımıyla görüş bildiriyor. Türkiye’de altyapısının yüzde 75’i Huawei olduğu için aynı yolda ilerlemek istiyor.

        Daha önce bu konuya dikkat çekip KKTC’nin 4G’ye her şeyi ile yerli ve milli olarak geçebileceğini yazmıştım. Böyle bir imkân varken bu konu iki GSM operatörüne bırakmamak lazım. Gerekirse Türkiye, KKTC’nin tüm iletişim altyapısını bir stratejik iş gibi görüp, üstlensin. Her şeyi yerli ve milli ürünlerle yaparak ülkemize ihraç edebileceğimiz yeni teknolojiler ve markalar kazandırmasına destek olsun...

        Bakanlıktaki toplantı, dağılmaya sebep oldu

        Bakanlıktaki toplantı, dağılmaya sebep oldu
        0:00 / 0:00

        Dün Ulaştırma Bakanı'nın katılımıyla BTK'da telekomünikasyon sektöründeki yerli ve milli ürünlerin son durumunun el alındığı toplantı yapıldı. Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone üst yönetimi başta olmak üzere tüm paydaşlar toplantıya katılmış. Somut, olumlu bir netice ortaya konamazken, toplantıda sürpriz bir gelişme yaşanmış. Ulaştırma Bakanlığı öncülüğünde oluşturulan Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi (HTK) Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Bağören özel sektörün çalışmaların destek verilmediğine dikkat çekerek, bakanın ve bürokratların önünde istifa ettiğini duyurmuş.

        Ulaştırma Bakanlığı’nın Ar-Ge kaynaklarını sektöre açacağını ilan ettiği toplantıda geç gelen karara da bir tepki olmuş bu istifa. Madem destek olunacaktı neden bu kadar zaman kaybedildi? Eldeki nitelikli insan kaynağının yurtdışına uçup gitmesine niçin göz yumuldu? Ar-Ge kaynakları doğru zamanda ve doğru adreslere niçin kullandırılmadı? Maddi madde destek vermeyen bakanlık, HTK bünyesindeki şirketlerin geliştirdiği radyolinklerin Huawei'nin üstlendiği Evrensel Projesi’nde kullanılmasına neden destek olmadı? Soru çok, ama cevap veren olmadıktan sonra anlamı yok!

        Bu gelişmeler yaşanırken sektörde hizmet kalitesi de her geçen gün aşağı doğru gitmeye devam ediyor. Mesela bir dönem sektörün öncüsü olan Turkcell’in geçmiş yıllardaki özlenen hizmetleri günümüzde klasik kamu kurumu mantığıyla yapılan işlere dönüşmüş durumda. Artık hizmette yarış da yok gibi bir şey. Sebep çok… Fiber tartışması, frekans meselesi, hizmet/performans dengesinin bozukluğu ve ortaya çıkan işlerden çeşitli kurumların başındakilerinin faydalanma arzusu yerli ve milli projeleri geri plana itiyor.

        İthal ürün tarafında ise her şey yolunda. Kısa süre önce İstanbul Havalimanı Huawei’nin 5G ürünleriyle donatılıp, 3 GSM operatörünün hizmetine sunuldu. Bu durumda yerli ve milli 5G ile uğraşmaya, toplantı yapmaya ne gerek var?

        Ulaştırma Bakanlığı’nın telekomünikasyon şirketlerinden sektörün gelişim için topladığı Ar-Ge kaynaklarını harcamaması, amacına uygun şekilde şirketlere tahsis etmemesi uzun bir süredir eleştiri konusu yapılıyordu. Nitekim dün Ulaştırma Bakanı’nın başkanlığında yapılan toplantı da Ar-Ge bütçesinin belli sınırlamalarla sektörün kullanımına açılması için ilgili birimlere talimat verildiğini öğrendim. İş işten geçtikten sonra çok geç gelen bu kararın kime ne faydası olacak?

        Ucuz turizm ile yabancıları sübvanse ediyoruz...

        Ucuz turizm ile yabancıları sübvanse ediyoruz...
        0:00 / 0:00

        Bu yıl gelen turist yoğunluğunun en başta sebeplerinden birisi de TL’nin aşırı değer kaybetmiş olması. Uzun yıllar ucuz turistin uğrak noktası olduğumuz için yüksek gelir gurubuna sahip kesimlerin tercihlerinde alt sıralarda yer alıyoruz. Kişi başına düşen turist harcamasında iyi bir seviyede değiliz. Çok para harcayan, iyi yiyip, içip, gezenler maalesef ülkemize az geliyor. Bodrum bu anlamda başka bölgelere de referans olabilir. Ama ülke geneline ucuzluk hakim!

        Başta Avrupa olmak üzere ülkemize Rusya ve Orta Doğu’dan gelen zenginler, üst düzey profesyonel yöneticiler, kendi ülkelerinin gelir seviyesi düşük kesimleriyle aynı ortamları paylaşmak istemediği de bilinen başka bir durum. Bütün beş yıldızlı otelleri hizmet ve kalite olarak birbirine yakın konumlandırmanın karşılığı bu şekilde yansıyor. Yabancı tur operatörlerine teslimiyet böyle bir netice doğuruyor.

        Türkiye’nin ucuz turist ağırlamasının iki türlü sıkıntısı var. Devlet uzun süredir doğalgaz ve enerji maliyetlerini hane halkı ve işyerleri için sübvanse ediyor. Yurtdışından pahalı alıp, yurtiçinde ucuza veriyor. Çok sayıda yabancı artık evlerde kalıyor. Hatta vatandaşlık nedeniyle ev alanlar yılın önemli bir bölümünde buraları yine yabancılara kiralıyor. Ucuz elektrik, doğalgaz kullanıyorlar. Şimdi bu kış ucuz fiyatlarla Antalya otelleri Avrupa’da pazarlanırsa bunun adı turizm değil, sübvansiyon olur.

        Diğer Yazılar