Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Artık birçok siparişimizi internet üzerinden sanal mağazalar kanalıyla yapıyoruz. Hemen her şey sanal pazarda var. Üçkağıdın, sahtekarlığın alasıda sanal ortamda arz-ı endam ediyor. Toroslarda bilmen ne çayırının balını satanda aldığı bir uluslararası ödülü kullanarak milleti dolandırıyor. Zeytinyağının ne tür bir şişede saklanması gerektiğini, en azından ışıktan korunması gerektiğini dahi bilmeyen uyanıklar bile sızma, organik zeytinyağı adı altında sanal ortamda sahtekarlık düzeneği kurmuşlar.

Süpermarket hizmetini sanal ortama taşıyan, hatta milyar dolarlık şirket konumuna gelenler bile ilginç aldatıcı, yanıltıcı ve tüketiciyi kazıklayan kampanyalar yapmaktan geri durmuyorlar. Kamu tarafında denetleyen, kontrol eden, vatandaş lehine bir düzenleme yapan var mı? Yok. İlgili otoriteler ve düzenleyici kurumlar tarafından denetim ve kontroller yapılmadığından Türkiye yeni sahtekarlık modelleriyle tanışmaya devam edecek demektir.

Mehmet Aydın’ın “Çiftlik Bank” operasyonu, “Kripto para borsası” Thodex'in kurucusu Faruk Fatih Özer’in milyonlarca dolarlık kripto para ile yurtdışına kaçışının arka planında devletin, kamunun ilgisizliği, görevini yapmaması, bilinçli veya bilinçsiz denetim ve kontrol meselesi var. Böyle giderse daha ilginç sahtekarlıklarla tanışma bahtiyarlığına da erişeceğiz demektir. Hatta devletin duyarsız yaklaşımları, görevini yapmaması en saf ve temiz görünümlü insanları bile yoldan çıkarıyor. Hırsızdan daha fazla kamunun suçu söz konusu. Hırsızlar çalıp gidiyor. Ama onlara bu imkânı sağlayanlar yerlerinde duruyor.

Kaynağından; bahçeden eve, tarladan eve, köyden eve, organik pazarınız, çiftçi dostunuz, falan hanımın çiftliği, filan beyin otağı, taze, yeşil, gibi isimlerle sanal ortamda satış yapanların tarladaki rakamlarıyla Migros’un, Carrefour’un, BİM, A101, File gibi zincir marketlerin İstanbul’daki fiyatlarını bir kıyaslayın. Antalya’dan Edremit’ten, Ayvalık’tan, Mersin’den, Antep’ten, Maraş’tan hasılı ürünün kaynağındaki, tarladaki fiyat İstanbul’daki marketlerdeki fiyatlarla aynı.

Tarladan markete gelinceye kadar birkaç el değiştiren, ekmek kapısı olan, marketlerde istihdam oluşturan ticaret zincirinde yer alan ürünlerde belli ölçülerde kalite var. Denetimleri sıkı yapılıyor. Ürün alınırken benzerleriyle kıyaslanıyor. Sanal ortamdaki ürünlerin denetimini kim, nasıl yapıyor? Bazı istisnalar dışında birçoğunun ticaret yapışı, mevzuatlara uyumu kesinlikle sorunlu. İnternet ortamında, sanal mağazalarda pazarlanan ürünlerin bir kısmında etiket bilgisi dahi yok. İçeriğinde neden, ne kadar var, koruyucu, kimyasal kullanılmış mı, hammadde oranı nedir? Bilinmiyor. Besin değeri vs. bilgiler zaten yok. Peki sorumlu, suçlu kim? Elbette kamu yani devlet ve ilgili bakanlık ile kurumlar.

Sanal ortamdaki ticaretin bu kadar başıboş ve denetimsiz olmaması lazım. Devletin mevcut kanunları dahilinde hareket eden, işini iyi yapan, markasına ve geleceğine yatırım yapanlarla kötüler, sanal ortamda gelişigüzel ürün pazarlayanlar aynı şartlarda yarıştırılırsa buradan bir hayır çıkmaz. Sadece dolandırıcı ve sahtekârlar yeni Çiftlik Banklar çıkar. Adını henüz duymadığımız kripto sahtekârları yetişir.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar