Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Gümrüklerde hafif bir rüzgar estirecek “İthalat Rejimi Kararına Ek Cumhurbaşkanı Kararı” geçen hafta yürürlüğe girdi. Aralarında mücevher, elektronik ev eşyaları, zirai aletler ve makinelerin de bulunduğu çeşitli ithal ürünlere 30 Eylül'e kadar yüzde 30'a varan oranlarda ilave gümrük vergisi uygulanacağı Resmi Gazete'de yayınlandı.

Bu kararın içerik ve süre bakımından dış ticaretimizi, ithalat politikalarını derinden etkilemesi söz konusu değil. Zaten Covid-19 sebebiyle geçici bir dönem için atılmış bir adım. Halbuki bu dönemde daha yakinen şahit olduğumuz gibi dış ticaretin, özellikle gümrüklerin ciddi rehabilitasyona ihtiyacı var.

İlgili bakanlıklar ve bağlı kurumlarda henüz bu yönde bir hareket, eylem planı söz konusu değil. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) gibi gümrüklerde işletmecilik yapan, aslında sorunun bir parçası olan kurumlar ise doğal olarak pozisyon alamıyorlar. Yıllardır ihracat ve ithalat stratejimizin doğru analizler yapılmadan gerçekleştiğini yazıyor, TOBB ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’ne (TİM) yön veren bir avuç gurubun tuhaf durumlarına dikkat çekiyorum. Bu süreçte sadece ithalat ve ihracat rakamlarının aynı zamanda açıklanmasına bir nebze katkım oldu.

Türkiye’de dış ticaretle ve özellikle ithalatla gerektiği gibi ilgilenen kurumun olmaması ilginç! Mesela neden ABD ve Almanya gümrüklerinde, dış ticaretinde TOBB veya TİM gibi ayak bağı kurumlar yok da bizde var? Bu soruyu iş dünyası sorma cesareti gösterir, hükümet de ilgilenirse dış ticaretimiz prangalardan kurtulma temayülüne girebilir. Aksi halde gümrüklerdeki soygun tezgahıyla mücadele ve ithalatın verimli yapılabilmesi için Türkiye İthalatçılar Meclisi’nin (2. TİM) kurulması gerekir.

Birinci TİM yıllarca “İhracatta rekorlar kırıyoruz” hamasetlerini ithalat verilerine bakmadan gündeme taşıdı. Halbuki ithalatta daha iyi rekorlar kırıyorduk, ama konuşulmuyordu. İki tarafın verileri aylık olarak birlikte açıklanmaya başlanınca sesleri kısmen kesildi.

Türkiye’de neyi, niçin ve ne şekilde ithal ettiğimizi analiz edip, ekonomimize rehberlik etmesi beklenen kurumlardan birisi olan TOBB ortalama bire otuz kârlılıkla Kapıkule gibi gümrük kapılarını AVM gibi işletirse ithalat sorununa eğilebilir mi?

Türkiye’nin ithalat rejiminde her yönüyle ciddi boşluk var. Çünkü ithal ürün elin malı! Dolayısıyla herkes gücü yetenin önünü kesiyor. Türkiye gümrüklerinde ithal mallar üzerinden taşıma, gümrükleme, antrepo, depo maliyeti ve ordino ücreti gibi kalemlerde haksız paralar alınıyor. Hiçbir ülke gümrüğünde olmayan uygulamaların bizde olması sebebiyle ithal ürünler gümrüklerde ilave pahalı hale getiriliyor. Bu paralar da sonra ürün maliyeti diye Türk vatandaşından çıkıyor.

Geçen hafta gündeme getirdiğim ‘Ordino Haraç’ da gümrüklerde en fazla göze batan haksız kalemlerden birisi. Ama Ticaret Bakanlığı pek dert etmiyor.

Gümrüklerde devletin sırtından para kazanan güruh kendi kaide ve kurallarıyla işlerini zaten götürüyor.

Ticaret Bakanlığı’ndan önemli bir yetkili, geçen haftaki “Ordino Haraç” yazımdaki detaylarla birlikte gümrüklerde çok sayıda haksız uygulamalar olduğuna dikkat çekti. “Başka ülkelerde benzeri olmayan şekilde sınır kapıları, limanlar ve havalimanlarındaki gümrüklerimizde “Deli Dumrul” gibi para toplayan ve dış ticaretin maliyetini artıran birçok aktör ve faktör var” vurgusunu yapan bu yetkili, Ticaret Bakanlığı’nın da bu hususlarla yeteri kadar ilgilenmediği görüşünde.

Anladığım kadarıyla Türkiye ekonomisinin sorunlarına kafa yormak yerine gümrük kapılarını AVM gibi işleten, vergisiz akaryakıt, içki ve sigara gibi satışlardan gelir sağlayan bir TOBB ve onunla ortak hareket eden bir bakanlık olursa ben daha çok “Ordino Haraç” yazısı yazarım.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar