Kısmetse ihracat yapacağız: İhracatın kredisi nerede tıkanıyor?
Tüm dünya ihracatını artırma peşinde. Türkiye de öyle.
Bunun için ardı ardına açıklamalar geliyor. Cumhurbaşkanı devamlı olarak ihracatı artırmak istiyor. Hazine’nin Yeni Ekonomik Modeli adını verdiği perspektifte kilit taşı yine ihracat.
2020 yılında toplam ihracatımız 170 milyar dolar Ticaret Bakanlığına göre. 2021 yılında toplam 225 milyar dolara yükselmiş. Son 12 ayın toplamı ise 243 milyar doları buldu.
Bu durumda ihracata verilen destek de aynı şekilde büyüyor mu peki?
Gelin Eximbank kredilerine bakalım. İhracatın can suyu bu kredilerden geliyor keza.
İhracatta rekorlar kırılırken, ihracat kredilerinde dolar bazında daralma var. Hem de az bu değil.
4 milyar dolardan fazla daralma.
Hedefler ortada, yeni ekonomik programın hedefleri de öyle.
Peki krediler neden buna uygun şekilde gitmiyor?
*
Tek mesele kredilerin reel olarak küçülmesi de değil. Uygulamalar da başlı başına sorunlu.
Verileri aldığım aralıkta uygulama esaslarında 5 kez değişikliğe gidilmiş.
Yani kredi mekanizmasını ilgilendiren kural setine 5 kez müdahale gelmiş.
Kredilerde düşüş, uygulama esaslarında devamlı değişiklik.
Sonuç çok tatmin edici değil elbette.
*
Peki aslında sistem nasıl işliyor?
Eximbank şirket ile görüşüyor, ihracat potansiyeline ve kredibilitesine göre karar veriyor.
İhracat Bankası anlamına gelen Eximbank, ülkeye yaygın ofisleri ve çok sayıda personeli ile bir bankadan farksız çalışıyor.
Şirketi kredibıl / güvenilir bulduktan sonra ona bir limit açıyor.
Daha sonra bu limit isteklerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına yolluyor.
Merkez günlük olarak bu limitlerin fonlamasını yapıyor.
Ardından kredi ilişkisi başlıyor.
Elbette bu ideal dünyada böyle.
Şu sıralar ihracatçının onaylanan limitinin fonlanması neye göre olacak kimse bilmiyor.
Eximbank TCMB’den yanıt geldiğinde öğreniyor. İhracatçı zaten en son duyuyor.
Krediye ihtiyaç varsa ya da bir iş ilişkisine girildiyse iş sıkıntılı hale geliyor.
İSO 500’ün verilerine göre bugün ülkemizdeki en büyük ilk 500 sanayi şirketinin kaynak yapısı şöyle. %30’u öz kaynaklar, %70’i krediler. Yani kredilerde yaşanan öngörülemezlik ya da neye göre fonlama yapılacağının bilinememesi şirketler için çok yaralayıcı.
Kredisini uygun şartlarda temin edemeyen ve dünyadaki rakiplerine benzer, avantajlı oranlardan yararlanamayan şirketler için gidişat belli.
Neden böyle olsun?
Dövizini bozdurana mı fonlama yapılıyor, döviz alana mı yapılmıyor yoksa bambaşka kriterler mi var; bilen yok.
Dünya ticaretinden daha fazla pay almak isterken ve yeni ekonomik program ihracat temeline oturmuşken hayaller ve gerçekler arasında derin bir boşluk...
Bu durumda iş ‘kısmetse ihracat yapacağız'a dönüyor.
Kısmet...
- Banka hisseleri yüzde 82 yükseldi: Tamam mı devam mı?1 yıl önce
- Enerji fiyatları düşmüyor, aksine rekorlar kırıyor1 yıl önce
- Çin'de konut sorunu dallanıp budaklanıyor - II1 yıl önce
- Çin'de konut sorunu dallanıp budaklanıyor - I1 yıl önce
- Gelişen ülkelerin krizlerini iyi izlemek gerek1 yıl önce
- Thatcher'in hayaleti İngiltere semalarında1 yıl önce
- Enflasyon dersi: Fed ile ileri sürüş teknikleri1 yıl önce
- Kâbus gibi enerji fiyatları ve ülkemizde durum1 yıl önce
- Küresel büyümede yavaşlama işaretleri ve Türkiye ekonomisi1 yıl önce
- Resesyon koşarak üzerimize gelirken1 yıl önce