Piyasalar 'o güne' doğru gidiyor
Amerikan Merkez Bankası (Fed) faizleri artan bir tempoda artırmayı taahhüt ettiğinden bu yana piyasalar kendini ayarlama telaşında.
Artan politika faizi önce kısa vadeli para piyasalarında fiyatlanıyor. Ardından para piyasalarının orta ve uzun tarafı yüksek fonlama maliyeti ile ileride oluşabilecek maliyetleri fiyatlara yediriyor.
Bono ve tahviller bu fonlama koşullarında ‘Biz ne oluruz’ diyerek yeni bir denge buluyor.
ABD’de uzun vadeli reel faizler yıllar sonra artıya geçerken, 5 yıllık enflasyon telafisi faizleri ise görülmedik seviyeleri test ediyor!
Türkçesi, çok kuvvetli faiz artış beklentisi var ve buna rağmen enflasyon korkusu hissediliyor. Daha uzun vadeye gidildikçe endişe sönüyor. Bu kez de ekonomik yavaşlama beklentileri meydana çıkıyor.
Ekonomik yavaşlama beklentileri ise yavaşlayan ekonominin tüketeceği besinlerin fiyatlarını baskılıyor.
Örneğin sanayi metalleri.
Bunların arasında gördüğünüz ve sanayi kullanımı olmayan yabancı (altın) ise reel faizlere bakıyor. Çünkü altın faiz ödeyemiyor.
Üstüne, hikayenin kalan kısmı da devreye giriyor.
Dolar.
ABD’de yükselen faizler, maliyetlerdeki belirsizlik ve faizlerin gidebileceği seviyeler hep birlikte birleşerek doları güçlendiriyor.
Durum böyle olunca dolara karşı ne varsa yutuluyor.
Pek çok gelişmiş ülke parası sadece 4 ayda dolara karşı yüzde 10’a yakın düşmüş durumdalar. Üstelik bunların arasında güvenli liman olarak kabul gören İsviçre Frankı ve Japon Yeni gibi kurlar var.
Böylesi zamanlarda kredi makasları açılır. Fonlama stresleri baş gösterebilir. Zoraki şekilde satışlar yaşanabilir.
Bazı riskli varlıklarda sert ve sebepsiz yere görünen o karşılanması güç satışların günlerine geldik. Özellikle kısa vadede dikkatli olunacak, kredide & kaldıraçta olunmaması gereken zamanlar...