Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        '4 Büyüklerin borcu son 6 yılda 4 katına çıktı...'

        'Gelirlerin önemli bir bölümü temlikli...'

        Bu manşetleri o kadar sık görür oldunuz ki artık kanıksamış durumdasınız. Beşiktaş 'Feda' dedi. Galatasaray 'bileklik sattı'. Fenerbahçe yeni başkanı yönetiminde 'gerçek borcu' açıkladı. Trabzonspor '11 yılda borcunu 20 katına çıkardı'.

        Bunlar olurken ne gibi başarılar elde ettik Türk halkı olarak? Benim son hatırladığım başarı Cimbom'un milenyum başındaki UEFA kupası oldu. Tesadüf bu ya, finansal zorluklar da ondan sonra başladı. Demek ki başarıyı kurumsallaştıramadık. Sportif olarak hakkınızla kazansanız da finansal olarak altyapısı yoksa uzun vadede o bir 'tesadüf' oluyor. Tarihin bir dönemine özel bir yönetim & kadro & hoca yapısının bir araya gelmesi ile bir defaya mahsus kalacak hoş bir anı.

        Sanırım burada hemfikiriz. Kulüpler krizde.

        Ancak taraftar hala daha gelecek oyuncuların hayallerini kuruyor. Burada bir algı ve gerçek boşluğu yok mu? Bu ilk problem. Çünkü kamu rızası olmadan kurtarma olmaz.

        ***

        Kulüp bazında ve detaylı olarak da çalışmak mümkün elbet ancak bu yazıda benim amacım bu değil. Genel prensipleri belirlemek.

        Spor kulüpleri benim profesyonel meslek yaşantımın dışında kalıyor. Ancak finansal olarak bir çözüm ya da hadi adlı adınca söyleyelim, bir kurtarma olacaksa kuralları biliyorum.

        Ülkelerden ya da bankalardan yola çıkalım. Diyelim ki artık 'batmak' üzeresiniz. Kamu ya da uluslar üstü kurumlar size yardım edecek. Bu hangi kurallar dahilinde olur? İşte o kuralların aynısı kulüplere de uygulanabilir.

        Öncelikle hedef 'borcun sürdürülebilirliği ilkesidir'. Tam Türkçesi, öyle bir yapı kurulmalıdır ki borçlu yapı hem hayatına devam etsin hem de borcunu yıllar içinde ödeyeceğinden şüphe duyulmayacak bir vaziyete soksun.

        Bunun için öncelikle borcun hepsinin ödenmeyeceğini bilmek gerekir. Alacaklılar faizden ya da kimi zaman anaparadan feragat ederler. Bunun içinse bazı kuralları vardır.

        Yapılan yardımın bir kuyuya atılmadığından emin olmak isteriz. Bu yüzden ülke ise bütçe açığı düşer ve net borç öder hale gelir. Bunun için bir dizi kurala tabi olunur (Kamu personeli işten çıkarılır, harcamalar azalır vs.).

        Ardından yeni ödeme planı çıkarılır. Ekonomik varlık yeni aldığı uzun vadeli ve düşük faizli krediyi ödeyecek güçlü pozisyona gelir.

        Şimdi futbol kulüpleri için genel bir formül yazalım:

        Taraftar bir kriz oluğuna ikna edilir ve gerçek ile algı arasındaki fark kapanır / Bankalara olan 6 milyar TL civarındaki borç bir miktar iskonto ile ya da tam değeri ile kamu tarafından alınır veya garanti verilir / Vadesi uzun ve faizi çok düşük bir şekilde krediler yeniden yapılandırılır / Kulüpler belli rasyoları sürdürmek üzere söz verirler (örneğin futbolcu maaşlarının gelirin belli bir oranını geçemeyeceği gibi) / Yöneticiler kendi dönemlerinden sorumlu olurlar / TFF önderliğinde bir yapı kurulur ve kulüpler denetlenir.

        En basit hali ile sorun küçültülüp zamana yayılır. Sorunu çözecek olanlar sorumlu olurlar ve denetlenirler. Sonrası ise sporun içinden gelen işin ehli spor adamlarının performansı belirler. Ancak en önemli noktanın çözümün kökten olması gerektiğini atlamayalım. Bütüncül bir çözüm istikrarlı bir yapı için şart.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar