Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Faizleri 425 baz puan düşürdük. Üstelik faizi indirmeye devam edeceğimizi açıklıyoruz. Bankaların da bunu takip ederek faiz indirimlerine başlayacağınıöngörüyoruz.

        Bir yandan bankaların bilançosundaki, yekünü 400 milyar TL’yi aşan sorunlu kredi stoğunu yapılandırmak için formül arıyoruz, diğer yandan reel sektöre de“sağlam/çürük-stratejik/vazgeçilebilir” ayıklaması yapmadan, kredi musluklarını açmanın derdine düşüyoruz.

        Yıl başında yüzde 2 olur diye tahmin ettiğimiz bütçe açığı için “Yüzde 3’ü geçmez” taahhütünü verip, cari açığımızın neredeyse sıfırlandığı ve bunun kırılganlığımızı azalttığı mesajını veriyoruz. Ama cari açığının, sanayimizin ithalat bağımlısı “ara malı ve sermaye malı” talebi hızla düştüğü için kapandığını görmemezlikten geliyoruz.

        Yılın yarısından fazlasını tamamladık. İlk 6 ayda tahminen daraldık. Ama hala yılı yüzde 2 büyüme ile bitireceğimizi iddia ediyoruz.

        Faiz indirimlerinin yılın geri kalanında iç tüketim üzerinden büyümeye ciddi katkı vereceğini hesaplıyoruz. Ancak reel sektörümüzün borç oranının GSYH’ye oranına, hali hazırda “Gelişen Ülkelerin Ortalamasından fazla olmasını” dert etmiyoruz.

        Kısaca "En kötüsünü geride bıraktık artık her şey çok daha güzel olacak" diyoruz.

        Ben de uzun süredir “en kötüsünü geride bıraktık” savını tekrarlayanlardan biriyim. Hem ekonomide dengelenme sürecini en can yakıcı şekilde yaşadığımız için hem de dış politikada son 1 yıldır (Trump’ın tweetleri sonrası) soğukkanlı ve reel politik gereği hamleler yaptığımız için.

        Özellikle Kıbrıs ve Suriye’de, Türkiye’nin içinde olmadığı herhangi bir çözümün sürdürülebilir olmadığı, piyasalar tarafından anlaşıldıkça sanırım pozitif fiyatlamaya inananların sayısı artacaktır.

        Ancak...

        En kötüsün geride kalması ihtiyatlı ve basiretli duruşa artık gerek kalmadı anlamına gelmez.

        Fed’in ECB’nin faiz indirmesi, bizim için de "Atış serbest! Şartlar oluşsa da oluşmasa da bu fırsatı kaçırmayın. Faizi düşürebildiğiniz kadar düşürün"anlamına gelmez

        "Bütçe açığını 2 senede 2 katına çıkartabilirsiniz, yeter ki kamu para harcasın, büyümeyi desteklesin" çıkarımını yapamayız.

        Cari açık sıfırlanmasının sebebi ihracatımızın patlamasındanziyade, ithalat bağımlısı sanayimizin durma noktasına gelmesinden mütevellit ise, kırılganlıklarımız bitti diyemeyiz. Üstelik vatandaş 6 ayda 25 milyar dolar döviz alımı yapmışsa, kırılganlıklar konusunda çok dikkatli olmamız gerekir.

        Bir kaç küçük hatırlatma daha...

        TCMB 425 baz puan faiz indirimi yaparken muhtemelen “Fed dahil büyük merkez bankalarının faiz indireceklerini, küresel risklerin (İran, Ticaret Savaşları, Brexit vb) piyasaları bozmayacağı ve küresel ticaretin çökmeyeceğini varsayıyor.

        - FED'in faiz indirimi: 25 baz puan indirim Temmuz ayında kesin. Ancak son açıklanan veriler ABD ekonomisinde büyümenin de, enflasyonun da seri faiz indirimi gerektirecek bir durum arz etmediğini gösteriyor. Başkan Trump dahi FED’in 1 yada 2 kez faiz indirdikten sonra daha fazlasını yapmayacağını kabullenmeye başlamış gözüküyor

        - Ticaret Savaşları:Trump, Çin’in kendilerini oyaladığını ve 2020 seçimleri sonrasında yeniden başkan seçildiğinde çok daha kapsamlı bir ticaret savaşı için hazırlandığını açıkladı. Çin’e son 6 ayda uyguladığı ithalat vergilerini de kaldırmayacağını ifade etti.

        - Brexit:Johnson’un Birleşik Krallık Başbakanı seçilmesini ardından anlaşmasız Brexit ihtimali artık ana senaryo olmaya aday. Pound, ABD Doları’na karşı son 2 yılın en düşüğünde. İngiltere Merkez Bankası’nın yıl sonunda faiz indirmek zorunda kalacağı düşünülüyor. Anlaşmasız Brexit’e hedge fonlar yüzde 30 olasılık vermeye başladılar.

        En kötüsü geride kalmış olabilir ama Hükümetin ve TCMB’nin, yoğurduüfleyerek yemeğe devam etmesi için ciddi riskler hala masanın üzerinde duruyor.

        Ülkece çok zor günler geçirdik. Dengelenmenin acısı toplumun geniş kesimleri tarafından hala hissediliyor. Bu sebeple konjonktürel bazı gelişmelere olduğundan daha fazla önem atfedip, acele etmeyelim.

        Nehri geçip, derede boğulmayalım...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar