Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2020, 2021 derken 2022’ye girdik.

        Covid virüsü ve hepimize Latin Alfabesini öğretmeye kararlı mutasyonları ile geçen 2 yıl.

        Bundan yaklaşık 2 sene önce, 2020 yılının mart ayında hayatımıza giren Covid virüsü, günlük ritüellerimizi, iş hayatımızı, tatillerimizi, alışkanlıklarımızı, tercihlerimizi öylesine değiştirdi ki; sadece 3 yaz önce çekilmiş fotoğraflara baktığında insanın gözleri doluyor.

        Pandemi sırasında kaybedilen büyükler, eş, dost, arkadaşların hüznü, suratımızda artık vazgeçilmez olan maskelerin bıraktığı izler, ellerden düşmeyen kolonyaların kokusu, 2-3 ayda bir tekrarlanan aşıların takibi ve ağzımıza burnumuza sürekli sokulan PCR çubuklarının bıraktığı kötü hissiyat…

        Son 2 yılı özetle deseniz aşağı yukarı bunları yazarım.

        Mümkünse bu 2 seneyi yaşanmamış olarak kabul edelim ve 2022’ye artık yeni umutlarla, Covid’den alınan derslerle ama sosyal bir yaratık yani insan olduğumuzu hissederek yaşamak en büyük dileğim.

        2022’de her şey daha güzel olacak mı?

        Covid ve türevlerine çare konusunda gerek aşı gerekse ilaç anlamında insanoğlunun iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Zor oyunu bozarmış. Sıkışınca güçler birleştirildi, hastalıktan kabaca 1 yıl sonra aşı bulundu. Bugüne kadar 184 ülkede toplam 9.4 milyar doz aşı yapılmış (Bloomberg). Her ne kadar aşının adil bir şekilde dünyaya dağıtılmasında insanlık yine sınıfta kalmış ve nasıl açgözlü olduğunu göstermiş olsa da, nihayetinde günde 35 milyon doz aşının dünya çapında yapılabildiği ve 4 ay içinde dünya nüfusunun % 75’inin en az 1 doz olmak kaydı ile aşılanmış olabileceği hesaplanıyor.

        Aşı dışında Covid sonrası tedavi amaçlı kullanılacak ilaçların da, farklı ülkelerde üretiliyor olmasını da kayda geçmekte fayda var.

        Son olarak vefat ve hastanelik olma kriterleri açısından çok daha yıkıcı olan Delta varyantı sonrası etkili olan Omicron varyantının, daha fazla bulaşıcı ama daha az hastanelik ediyor olması 2 senelik Covid yolculuğunda en kötüyü geride bıraktığımız yönündeki beklentiyi güçlendiriyor.

        2022’nin riskleri

        Covid ile ilgili en kötüyü geride bıraktığımız baz senaryosu üzerine, bu sene küresel ölçekte zorlayacak en büyük riskleri ve beklentilerimi şöyle sıralıyorum;

        - Enflasyon: Uzun süre geçici diye bakılan, hatta “..istihdam ve büyüme gelsin de enflasyona tahammül ederiz” diye geçiştirilen enflasyon, ne tahmin edildiği gibi geçici ne de geçiştirilebilecek kadar düşük.

        2021 yılı Avrupa’da yüzde 5, İngiltere’de yüzde 5.1, ABD’de yüzde 6.8 yıllık perakende enflasyon oranları ile son buldu. Bu oranlar son 30-40 yılın en yüksek seviyeleri. Daha endişe verici olanı da, üretici fiyatlarındaki artış oranlarının iki haneye yükselmiş olması. Dolayısıyla 2022 yılında üretici fiyatlarında oluşan bu yükselişin, mevcut yüksek TÜFE üzerine baskı getireceğini beklemek lazım.

        - Artan/Artacak faizler: Büyük merkez bankaları arasında 2021 yılında sadece İngiltere Merkez Bankası faiz artırdı ve 2022'de devam edeceğini söyledi. FED, 2022 için 3 faiz artırımı ve bilanço küçültme sözü verdi. Avrupa Merkez Bankası (AMB) ise eksi 0,5’lik faizine rağmen hala bilanço büyütüyor ve 2022 içinde bir faiz artırımı sinyali vermiyor.

        Piyasa hem merkez bankalarının enflasyona tolerans konusunda (AMB) ipin ucunu elinden kaçırma ihtimalinden korkuyor hem de panikleyip çok hızlı reaksiyon ( FED) ihtimalinden endişe ediyor. Bu arada başta ABD tahvilleri olmak üzere bütün gelişmiş ülke tahvillerinde sert satışlar görülüyor. ABD 5 yıllık tahvil faizi yüzde 1.5’u aştı. Bu seviye 2020 Mart ayında FED’in Covid dolayısıyla faizleri sert şekilde indirmeden önceki işlem geçen son oranlardı.

        Faizlerdeki artışın Avrupa’ya da yayılacağı oradan da gelişmekte olan ülkelerin tahvillerine ağır satış getireceğini beklemek lazım.

        -Enerji Krizi : Covid sonrası üretim merkezlerinin Batı’ya kayması, şirketlerin daha fazla stok ile çalışmak istemesi, Avrupa’nın düşük stok ile kışa girmesi, iklim değişikliğini engellemek için alınan önlemlerin yarattığı baskı ve nihayet Kuzey Akımı II projesinin onay sürecinde gördüğümüz üzere uluslararası politikaların enerji piyasasına etkileri nedeniyle, başta doğal gaz ve elektrik fiyatlarında olmak üzere enerji maliyetlerinde, 2021 yılında Avrupa’da 5-6 kat artışlar gördük.

        Yukarıda saydığım gelişmelerde 2022 yılında önemli değişiklikler beklemediğim için enerji fiyatlarında ciddi bir çözülme öngörmüyorum.

        - Jeopolitik riskler: 2021’in özellikle ikinci yarısında Nato ile Rusya arasında Doğu Avrupa üzerinde karşılıklı meydan okumalar yaşandı. Özellikle Ukrayna üzerinde iki büyük gücün bilek güreşine şahit oluyoruz. 2022 yılında da bu bölgenin akut kriz halinde kalacağını öngörmek lazım.

        Diğer yandan yılın daha ilk yarısında patlayan Kazakistan krizi, Çin’in Tayvan ile yaşadığı sertleşme ve ABD’nin bölgeye savaş gemilerini göndermesi, sadece Doğu Avrupa’da değil Rusya ve Çin sınırları etrafında her an her türlü politik ve askeri gelişmeye hazır olmak gerektiğini söylüyor.

        Görüleceği gibi 2022 de sor bir yıl olacak.

        COVİD sonrası ekonomik hesaplaşma yerkürede aynı anda bir çok yerde kendini gösterecek.

        Ancak virüsün ölümcül etkisinin azalmış olması sebebi ile ben yine de 2022’yi 21’e göre daha iyi bir yıl olmaya aday ilan ediyorum.

        Haftaya da Türkiye için 2022’nin risk ve fırsatlarını yazalım.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar