Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kur şoku ile yaz ortasında başlayan ekonomik türbülansın önemli bir kavşak noktasına geliyoruz. Bu hafta atılacak adımlarla birlikte ekonominin gelecek dönemde gireceği yol da belirlenecek. Çünkü eylül ayı ekonomik gidişe tam bir müdahale ve dönüşüm ayı olmaya aday.

        Yapılacak müdahaleyle genel gidişin yönünü değiştiremezsek, döviz kuru gelişmelere ve haber akışlarına bağlı olarak yükselişini devam ettirebilir. Kur yükselişinin neleri tetiklediğini gördük. Yüksek enflasyon, faizlerin artması, güven kaybı nedeniyle ticaretin fonlanmasının imkânsız hale gelmesi ve ticari faaliyetlerin azalması, zorunlu ihtiyaçlar dışında tüketimin ve üretimin durması dolayısıyla büyüme durgunlaşıyor hatta gerileme eğilimine giriyor.

        Sonuç ise yüksek enflasyonla ekonomide durgunluğa çıkıyor. Bu da stagflasyon demek ve bizim için en kötü senaryolardan biri. Çünkü ortada hem büyüme olmayacak hem yüksek enflasyon olacak, hem gelirimiz artmayacak hem giderlerimiz çoğalacak. Çift taraflı fakirleşmeye doğru yol alacağız. Hiç bir şey yapmazsak bizi bekleyen tehlike bu olacak ama bunu ihtimal dışı görüyorum.

        YÜKSEK BÜYÜMENİN SONU

        Bugün açıklanacak yılın ikinci çeyrek büyüme verisi de, girdiğimiz türbülanstan önceki son veri olacak. Bugün yüksek büyümenin devamını göreceğiz ama bu son olacak. Yüksek büyümeye, içine girdiğimiz türbülans dönemi ile bir süreliğine ara vereceğiz.

        Halen içinde bulunduğumuz üçüncü çeyrek büyümesi aralık ayında açıklandığında ekonomideki sert inişi göreceğiz. Büyüme yarı yarıya azalabilir. Hazirandan başlayarak ithalatın azalmaya başladığını gördük ve ağustos ayında bu azalmanın yüzde 22’ye kadar çıkması zayıflayan ekonomiye işaret ediyor. Tarım üretimi ve hasat dönemi olmasa büyüme üçüncü çeyrekte daha hızlı düşebilir.

        Son çeyrek ise daha başlamadı ve belirsizliklerle dolu. Ekonominin ne oranda daralacağını eylül ayını nasıl aşacağımız, sonbahara ve kış mevsimine nasıl gireceğimiz belirleyecek. Ama ekonomi bu çeyrekte daralmasa bizim için iyi sonuç olacak.

        PARASAL REÇETE NE OLACAK?

        Bu açıdan 13 Eylül Perşembe günü Merkez Bankası’nın para politikasında yapacağı değişiklik belirleyicilerden biri. Tam olarak yaşanan türbülansın veya hastalığın parasal taraftaki teşhisi konulacak ve reçetesi yazılacak. Yanlış teşhis yanlış tedaviye, o da hastalığın sürmesine boyut değiştirmesine yol açar.

        Doğru teşhis ve buna uygun tedavi ve uygun doz ilaç ise iyileşmenin yolunu açar. Buradaki “yeterli doz” da önemli. Merkez Bankası piyasaların nabzını iyi tutabiliyor mu, tutsa dahi yeterli doz kararını bağımsız bir şekilde alabiliyor mu, perşembe günü göreceğiz. Piyasaların görmek istediği de ilacın yeterli dozu ve bağımsızlık. Bağımsızlık olursa ilacın dozunda ince ayar yapmak da mümkün olabilir.

        REEL VE MAKRO REÇETE NE OLACAK?

        Merkez Bankası kararından daha da önemlisi Orta Vadeli Program (OVP) olmaya aday. Çünkü OVP hükümetin, ekonomi yönetiminin, TCMB para politikası yanında, onu da tamamlayacak şekilde, ekonomiye ilişkin teşhis ve tedavisini içerecek.

        Üstelik bu teşhis ve tedavi reel kesimin ve makro ekonominin 5 yıllık bir yol haritasını da ortaya koyacak. Bu açıdan turpun büyüğü arkada denilebilir.

        Para politikası değişikliği için konulan kıstaslar, reel ve makro ekonomik politikalar için de geçerli. Teşhis doğru konulmalı, reçete doğru yazılmalı, uygulama olmalı ki, ekonomi sağlığına kavuşsun.

        Bürokrasinin de, danışmanların ve öğretim görevlilerinin de, hükümet ve bakanla diyalogdaki iş dünyasının da, entellektüel gücünü, bilgi ve becerisini bu programda göreceğiz. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 3+2 yıllık olacak programın eylülün ortasında tüm detaylarıyla açıklanacağını duyurmuştu. Tam da bu hafta sonuna denk geliyor. Çift taraflı teşhis ve tedavinin açıklanmasıyla dananın kuyruğu hafta sonu kopacak demektir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar