Teknoloji Ve İnovasyon Yönetimi nedir?
Bir şey ortaya çıkarırken (üretirken) kullanılan bilgi, araç, usul ve yöntemlerin bütünü olarak tanımlanan teknolojinin kullanımı ile ürün, teknoloji ve süreçlerde mevcutlardan farklı yenilikler yapmaya yönelik faaliyet ve süreçlerin yönetimidir.
Teknoloji, teorik ve uygulamalı çalışmalar sonucunda elde edilen bilgilerin üretim ve sosyal süreçler için uygulanabilir şekilde makinelere, cihazlara ve yöntemlere dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. Günlük yaşamda teknoloji genel olarak, fiziksel bir araç (telefon ya da bilgisayar gibi elektronik bir cihaz vb.) olarak algılanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, teknolojinin aslında; araç (hardware) ve bilgi (software) olmak üzere iki temel unsura sahip olduğu görülmektedir. Teknolojinin esas değer oluşturan tarafı ise bilgi kısmıdır.
Teknoloji dinamik bir süreci ifade eder. Bu açıdan, gereksinimlerin ve bilgiye erişim imkanlarının değişmesine bağlı olarak süreç içerisinde teknoloji de değişmekte ve gelişmektedir.
Sosyal bilimler ile mühendislik bilimleri açısından çok boyutlu bir disiplin olarak kabul edilen teknoloji yönetimi; bir örgütün (organizasyonun) hedeflerini belirlemesi ve bu hedeflere ulaşabilmesi amacıyla, teknolojik yetkinliklerinin (altyapı, imkan ve kabiliyetler) planlanması, örgütlenmesi, koordine edilmesi, uygulanması ve kontrol edilmesi süreci olarak tanımlanabilir.
Teknolojik yetkinliklerin bir örgütün hedef ve amaçlarına uygun hale getirilmesinde kullanılan pek çok yöntem, strateji ve araç bulunmaktadır. Bu strateji ve araçların, örgütlerin içinde bulunduğu çevresel unsurların (rekabet, teknolojik altyapı vb.) etkisine göre değişmesi söz konusudur. Bununla birlikte, teknoloji yönetimi; teknolojik planlama, teknolojik tahmin, Ar-Ge ve teknoloji transferi gibi faaliyet, uygulama ve süreçleri bünyesinde barındırmaktadır.
Yenilik (inovasyon) kavramının ise toplumsal, kültürel ve idari anlamda yeni yöntemlerin kullanılması anlamına gelen İngilizce "innovation" sözcüğünün karşılığı olarak kullanılmaktadır. Yenilik için literatürde "yenileşim", "yenilikçilik" ve "inovasyon" gibi kavramların kullanıldığı da görülmektedir. Yenilik, "Bir birim tarafından potansiyel kullanıcılar için kullanıma sunulmuş ve önceki ürünlerinden veya süreçlerinden önemli ölçüde farklı olan yeni veya geliştirilmiş bir ürün veya süreç (veya bunların kombinasyonu)." olarak tanımlanmaktadır.
Yenilik, yeni bir şeyin ortaya konulma ve kullanıcılar arasında yayılma sürecini ifade etmektedir. Bu açıdan bakıldığında, bir ürün, hizmet veya süreçin yenilikçi (inovatif) olarak nitelendirilebilmesi için yeni olmasının yanı sıra kullanıcılar tarafından benimsenmiş olması da gereklidir. Yeniliklerin benimsenme (yayılma) sürecinde toplumdaki bireylerin yeniliği kabul konusundaki algı ve davranışları, sosyal yapı ve iletişim kanalları önemli rol oynamakta ve buna göre de yeniliklerin toplumdaki benimsenme hızı değişebilmektedir.
Yenilik, ülkelerin ekonomik refahı, sürdürülebilir kalkınması ve gelişmesi açısından da çok önemli bir unsurdur. Yenilik esaslı büyüme stratejisi uygulayan ülkeler; sürdürülebilir kalkınma, sosyal refah ve uluslararası rekabet avantajı sağlamada önemli avantajlara sahip olmaktadır. Bu yönüyle yeniliğin en önemli özelliğinin teknolojik olarak ortaya konan yeni şeylerin mutlaka ekonomik ve sosyal fayda ve değere dönüşmesi olduğu söylenebilir.
Yenilik, içerdiği özelliklere göre ürün ve süreç yeniliği, sosyal yenilik, radikal ve artımsal yenilik olarak farklı şekillerde de incelenmektedir. Bazen yenilik süreciyle toplumun hayatına giren yeni teknolojilerin öncekileri tamamen ortadan kaldırdığı da görülmektedir. Bu da teknolojik gelişmeler ve yeniliğin yıkıcı bir etkiye sahip olduğu söylenebilir. Bu durum literatürde yaratıcı yıkım olarak tanımlanmaktadır.
Yenilik yönetimi, yeni fikir ve düşüncelerin toplum ve işletme örgütlerinin hedef ve amaçlarına uygun somut faydalara dönüştürülmesi sürecidir. Bu süreçte üç temel faaliyet gerçekleştirilmektedir. Bunlardan ilki fikir geliştirme faaliyetlerdir ki bunlar; yenilikçi fikirlerin üretilmesi, toplanması ve değerlendirilmesi süreçlerini kapsar. İkinci faaliyet alanı yenilikçi fikirlerin yenilikçi ürün, hizmet ve süreçlere dönüştürülmesidir ki bu süreçte Ar-Ge faaliyetleri gerçekleştirilir. Üçüncü faaliyet alanı ise ticarileşmedir ki bu kapsamda; yenilikçi ürün, hizmet ve süreçlerin kullanıma sunulması ve faydaya dönüştürülmesi söz konusu olur.
Yenilik yönetim sürecinin başarısı için üç temel faaliyetin (fikir geliştirme, Ar-Ge ve ticarileştirme) birbiri ile koordine olarak gerçekleştirilmesi ve faaliyetler arasında bilgi alışverişinin sağlanması gerekmektedir.
Teknoloji ve yenilik kavramlarını birbiriyle içe geçmiş ve birbirini tamamlayan süreçler bütünü olarak görmek gerekmektedir. Çünkü teknolojik bir gelişme olmadan yenilikten bahsetmek çoğu zaman mümkün olmayacaktır. Her iki kavramda bilim temellidir ve bilimsel gelişmeler üzerine bina edilir ve bilimsel anlamda üretilen bilgi üzerine inşa edilir.
Teknoloji ve yenilik sürecinin sağlıklı ve sürdürülebilir bir zeminde yürütülebilmesi her yönüyle kurumsallaşmış bir ekosisteme ihtiyaç duyar. Bu anlamda teknoloji ve yenilik ekosisteminin sağlam bir temele dayandırılması için kamu, üniversite ve sanayinin işbirliği önemlidir. Bu işbirliği sayesinde kamu düzenleyici ve destekleyici rolüyle sistemin altyapısını oluşturur ve sürdürülebilirliğini teşvik eder. Üniversitede üretilen bilgiler, toplumun ve ekonomik unsurların hizmetine sunulur. Sanayi kesimi ise toplumun diğer unsurlarınca üretilen yeni fikir, bilgi, teknoloji ve yöntemleri ekonomik ve sosyal fayda ve değere dönüştürerek toplumsal ve iktisadi gelişmenin temelini oluşturur. Böylece bilgi toplumu ve bilgi ekonomisine geçişin de altyapısı hazırlanmış olur.
Teknoloji ve yeniliğin gelişmesine katkı yapan ve zaman zaman da birbiri yerine kullanılan bazı kavramlar bulunmaktadır. Bunlar genel olarak; icat, tasarım, Ar-Ge, teknoloji transferi ve fikri mülkiyet kavramlarıdır.
İcat (buluş), bilinmeyen bir şeyi bulup ortaya çıkarmak olarak tanımlanmaktadır. İcatların ortaya çıkmasında, karşılanamayan ihtiyaç ve gereksinimler rol oynar. İcat ile ortaya konan şeyin ticari bir özelliğe sahip olması gerekmemektedir.
Tasarım, düşünüleni somut hale getirme çabasıdır. Örgütler açısından bakıldığında ise tasarım, bir ürün üzerindeki unsur veya özelliklerin (süsleme, çizgi, şekil, biçim, renk, doku) insan duyuları ile algılanacak şekilde oluşturduğu bütünü ifade etmektedir.
Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge), bilimsel bilgi seviyesini oluşturmak veya yükseltmek üzere sistematik bir süreç dahilinde yürütülen çalışmalar ve bu çalışmalar sonucu elde edilen bilginin yeni uygulamalarda kullanılması olarak tanımlanabilir. Ar-Ge faaliyetleri, araştırma ve geliştirme olmak üzere iki temel başlık altında yürütülmektedir. Araştırma ile bilinmeyeni öğrenmeye yönelik yapılan bilimsel ve teknolojik faaliyetler kastedilirken; Geliştirme, mevcut bilgi veya teknoloji seviyesini yeni düzenlemelerle yükseltme faaliyetlerini içermektedir.
Teknoloji transferi, bir örgütün sahip olduğu teknolojinin başka bir örgüt tarafından ticari bir ürün ya da sürece dönüştürüldüğü bir iş ilişkisi olarak da tanımlanmaktadır. Teknoloji transferinin kapsamını belirleyen temel unsur, teknolojiyi transfer etmek isteyen örgütün hedefleridir. Bu hedeflere dayalı olarak teknoloji transferi; bir fiziksel ürün ya da nesnenin transferi olabileceği gibi bilgi ve know-how gibi somut olmayan unsurların transferini de içerebilir.
Teknoloji transferi sürecinde başvurulan çok sayıda yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemlerin başlıcaları, örgütün ihtiyaçlarına, rekabet durumuna, teknolojik seviyesine bağlı olarak değişmekle birlikte, fiziksel ürün ve mal satın alma, teknik ve bilimsel iş birliği sözleşmeleri, patent satın alma, lisanslama anlaşmaları ve tersine mühendislik çalışmaları şeklinde sıralanabilir.
Fikri Mülkiyet, ortaya konan bir eser (ürün) üzerindeki fikri hakları ifade etmektedir. Fikri Mülkiyet, sahibi olan kişi ya da örgütlere önemli haklar sağlamaktadır ve bu hakkın kullanım yetkisi tamamen onu ortaya çıkarandadır.
Fikri Mülkiyet, telif hakları (fikri haklar) ve sınai haklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır telif hakları (fikri haklar), eserleri (ilmi, edebi, sanatsal) kapsarken sınai haklar, ürün ve hizmete yönelik hakları kapsamaktadır.
Sınai hakların temelini; icat çalışmaları sonucunda ortaya çıkan ürün veya hizmete ilişkin patent, faydalı model, marka ve tasarım gibi haklar oluşturmaktadır. Bu haklara sahip olan kişi ya da kurumlar; ortaya koydukları ürünü üretmek, satmak, rehnetmek, ihraç ve ithal etmek gibi pek çok hakka sahip olmaktadır.
Teknoloji ve yenilik kavramları, günümüz toplumları için hem sosyal hem de ekonomik anlamda refah ve gelişmenin en temel itici gücü ve rekabetin kaçınılmaz bir unsuru olarak görülmektedir. Bu yönüyle teknoloji ve yenilik hem sosyal hayatımız hem de ekonomik aktivitelerimiz için belirleyici ve yönlendirici etkilere sahip olmaktadır. Bununla birlikte birçok teknoloji ve yeniliğin ortaya çıkmasında toplumun ihtiyaçları belirleyici olmuştur. Dolaysıyla toplumsal ve ekonomik ihtiyaçlar ve gelişmişlik düzeyi ile teknolojik ve yenilik alanındaki gelişmişlik arasında karşılıklı ve kaçınılmaz ilişkinin olduğu bir gerçektir.
YAZAR
Cevahir Uzkurt