Psikodinamik kurama göre savunma mekanizmaları; bastırma, yansıtma, inkar etme, sosyal açıdan kabul edilebilir hale getirme gibi kişinin gerginliğini azaltmaya, benliğini korumaya ve sürdürmeye yönelik olarak geliştirdiği psikolojik stratejilerdir. Savunma mekanizmalarına başvurulurken egonun bilinçdışı süreçleri devreye girmektedir. Psikodinamik kuramda kişiliğin yapısı id, ego ve süperego olarak üç temel sürece ayrılır. İd ve süperego birbirine zıt süreçler olup, ego tarafından kontrol edilmektedir. İd haz ilkesiyle çalışır, dürtüseldir, mantıksızdır ve bir isteğin gerçekçi ya da ahlaki açıdan kabul edilirliğini dikkate almadan hemen doyuma ulaşmak ister. Süperego sosyal ve ahlaki değerleri içselleştirmeyi içerirken, idin ilkel isteklerine karşı koyar ve doğru kabul edilenin yapılması yönünde ısrarcıdır. Ego ise; id ve süperego arasında uzlaşma sağlayan, mantıklı seçimlerden yana olan bir süreçtir. Bilinçli ego gerçeklik ilkesiyle çalışır ancak süreçler arası uzlaşma sağlanamazsa, ego mantıklı çözümler bulamayabilir. Bu durumda idin cinsellik ve saldırganlık içeren dürtüleri bilincin farkındalığından uzaklaşarak bilinçdışına itilir. Bilinçdışı çatışmalar gerginliği artırır ve birey, ortaya çıkan kaygı ve acıdan savunma mekanizmalarıyla uzaklaşmaya çabalar. Egonun stratejik hamleleri olan bu yöntemler sayesinde, kişi kabul göremeyecek olumsuz dürtü, duygu ve düşüncelerinin farkına varamaz, onları algılayamaz. Ancak, algılanmamaları yok olmaları anlamına gelmemekte ve kişiliği etkilemeye devam etmektedir. Çatışmaları sağlıklı yollarla çözmek yerine, sürekli ve aşırı düzeyde savunma yöntemine başvuran kişilerde gelişen nevrotik savunma mekanizmaları ile kişi giderek gerçeklerden uzaklaşır. Psikodinamik kuram, davranışların altında farkında olunmayan dürtülerin olduğunu savunurken, dürtülerimizle başa çıkma yollarımızdaki farklılığın ise kişiliklerimizin de farklı olmasına neden olduğunu ileri sürmektedir.
Freud'un ortaya koyduğu en güçlü savunma mekanizmalarından biri olan bastırma durumunda; tehdit edici düşünceler, arzular bilinçdışına atılır ve sürekli biçimde orada tutulmak üzere yoğun enerji harcanır. Bastırma mekanizması tüm savunma mekanizmaları için geçerlidir. Buradaki materyaller bilinçli olarak yaşanmış ancak tehdit edici oldukları için bu yaşantılar bastırılmış ya da algılanmamış olabilir. Bazı süreçlerin kişinin isteği dışında bilince çıkmasının engellenmesi, bilinçdışında yer alması ise baskı mekanizması ile sağlanırken, bu materyaller bastırılanlardan farklı olarak hiçbir zaman bilinçli olarak yaşanmamıştır. İlkel savunma mekanizmalarından biri olan yadsıma/inkar mekanizmasında kişi otomatik ve bilinçdışı bir şekilde sosyal açıdan uygun olmayan ve tehdit edici bir gerçeği reddedebilir. Başlangıçta gerçek bir tehdidin inkarı ya da kaçınma davranışı bilinçli olabilir. Yadsıma geçici bir rahatlama oluşturup, uyum sağlanmasına katkıda bulunsa da yetişkin bir kişide savunmanın yapıcı eylemlerin yerine geçmemesi beklenmektedir. Neden bulma/mantığa bürünme daha karmaşık bir savunma olup, basit bir inkar yerine durumun kabulünü içerir, ancak altta yatan güdüler kabul edilebilir hale gelecek şekilde çarpıtılmaktadır. Kişinin hayal kırıklığını yumuşatırken, bireyi engellenmişlik ve yetersizlik duygularından uzaklaştırmakta ve davranışını haklı göstermesine yardımcı olmaktadır. Nispeten ilkel sayılan yansıtma mekanizmasında kişi, eksikliklerinin ya da yenilgilerinin sorumluluğunu, suçluluk duyguları oluşturan yaşantılarının suçunu başkasına yükler. İçsel saldırganlık dürtüleri, diğer kişilerin bu duyguları kendisine yönelttiği şeklinde yorumlanır. İçsel güvensizlik çevreye atfedilir ve alınganlık ya da paranoid düşünceler ortaya çıkabilir. Duygusal soyutlanmada ise herhangi bir tehdit durumunda dürtü, düşünce ve davranış bilinçli olsa da onlara eşlik eden duygular engellenmektedir. Katı bir mantık kurma yoluyla düşünselleştirme öne çıkmaktadır. Daha karmaşık savunmalardan yüceltmede ilkel istekler doğrudan ifade edilmeyerek toplumca kabul edilen hedeflerle yer değiştirir, enerji bu şekilde işlevsel bir kanala (sanat gibi) yönlendirilerek boşaltılır. Ödünleme yetersizlik ve eksiklik duygularına karşı gelişirken, bu tepkiler doğrudan ya da dolaylı biçimde gelişebilir. Olumlu ödünleme kişiyi başarıya götürebilir. Yer değiştirme mekanizmasında bir uyarana verilecek tepkinin tehdit oluşturmasıyla, bu tepkinin ait olduğu durumla ilgisi olmayan bir başka nesneye yöneltilmesi söz konusudur. Savunmalar çöktüğünde ise kişi karşıt tepki geliştirme yoluna gidebilir. Suçluluk duyguları yaratan dürtülerin ve isteklerin baskı altında tutulması güçleşince, kişi bu dürtülerin tam karşıtını benimseyip, kendini savunmaya çekebilir. Onu kışkırtabilecek her uyarana karşı yaşam alanını daraltabilir.
Psikodinamik kuramda yer alan savunma mekanizmaları bireyi kaygıdan kurtarsa da bunun bedeli kişinin kendini aldatması olmakta; yanı sıra doyum verici, verimli bir yaşam için giderek enerji azalmaktadır. Kişiyi gerçeklikten uzaklaştıran savunmalar, genelde uyumsuz başa çıkma davranışları olarak kabul görmektedir.
YAZAR
Şennur Tutarel Kışlak