Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Panslavizm Nedir?

        Milliyetçilik akımından ilk etkilenen Batı Slavları (Çekler-Slovaklar) arasında ortaya çıkmış Slav birliği düşüncesini ifade eden ideolojik bir kavramdır. Alman milliyetçiliğinin öncüsü J. G. Herder'in (ö. 1803) görüşlerinin ve Alman milliyetçiliğinin tesiriyle Slavlar arasında görülen ilk milliyetçi akımlardan biridir. Panslavizm tabirini Avusturya İmparatorluğu egemenliğinde yaşayan Slovak yazar J. Herkel (ö. 1853) ilk kez 1826'da kullanmıştır. Bu dönemde Slav kavimleri arasında - özellikle yabancı egemenlik altında yaşayan ve tehdit altında olduğu düşünülen dil ve kültür alanında - kültürel birliği savunan bir ideoloji ve hareketti. Fikir öncüleri arasında Slovak milliyetçiliğinin de öncüsü olan J. Kollar (ö. 1852) yer alır. Ona göre ihtişamlı bir geçmişe sahip olan "birleşik büyük Slav milleti"ni parlak bir gelecek beklemekteydi. Hırvat milliyetçiliğinin öncüsü L. Gay (180-1872) da "İlliryacılık" diye adlandırılan Hırvat-Slav milliyetçiliğini savunarak bu düşünceyi desteklemiştir. İlk "Slav Kongresi" Avusturya İmparatorluğu Slavları tarafından 1848 Devrimleri döneminde Prag'da düzenlenmiştir. 

        Rusya'da ilk Panslavist hareketler 1823'te kurulmuş Birleşmiş Slavlar Derneği ile başlamıştır. 1846-1847'de kurulmuş A. I. Herzen ve M. A. Bakunin liderliğindeki Kiril ve Metod Derneği ise bütün Slav kavimlerinin Rus çarının öncülüğünde bir çatı altında birleşmesini savunmuştur. A. S. Chomyakov (ö. 1860) ve N. J. Danilevskiy'e (ö. 1885) göre Panslavizm, Slavlar arasında Rusya'nın öncülüğü ve Ortodoksluğun yüceltilmesi yoluyla Rusya'nın Slav dünyasının koruyucusu ve kurtarıcısı ideolojisiydi. Bu şekilde Rusya geleneksel olarak takip ettiği Ortodoksların hamiliği politikası yanında Panslavizm'i de dış politika araçlarından biri haline getirmiştir. 

        Rusya'da ilk Slav Kongresi 1867'de Moskova'da düzenlenmiştir. Rusya'daki Slavofiller (Slav Dostları) tarafından özellikle Güney Slavları (Balkan Slavları) ile dayanışma ve bu Slavların "Türk boyunduruğundan kurtarılması" için çalışmalar gerçekleştirilmiştir. 1858'de Moskova'da kurulan ve başka şehirlerde de şubeler açan Slav Hayır Cemiyeti özellikle eğitim yoluyla Balkan Slavlarına nüfuz etmeye çalışıyordu. Panslavistlerin hedefinde İstanbul'u da ele geçirerek Balkan Slavlarını Rusya ile birleştirmek düşüncesi vardı. Panslavist düşüncesinin siyasette uygulanmasında 1864-1877 yılları arasında İstanbul'da büyükelçi olarak görev yapan N. P. Ignatiev (ö. 1908) önemlidir. Onun desteğiyle 1870'de Bulgar Eksarhlığı kurulmuştur. Ignatiev, 1874'te Slav Hayır Cemiyeti San Petersburg şubesine şeref üyesi seçilmiştir.

        Rusya, 1853-1856 Kırım Savaşı yenilgisi ve 1856 Paris Antlaşması ile Karadeniz ve Balkanlar'dan uzaklaştırılması sonrasında Panslavizm politikalarına ağırlık verdi. 1875-1878 Hersek isyanları, Bulgar Ayaklanması, Osmanlı-Sırp Savaşı ve nihayet Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) Rus Panslavizminin etkinliğinin zirveye çıktığı dönemdir. 3 Mart 1878'de Rusya'nın Osmanlı'ya dikte ettiği Ayastefanos Antlaşması ile Büyük Bulgaristan'ın kurulması Panslavizm ideolojisinin siyasi zaferinin manifestosu niteliğindedir. Fakat Rusya'yı Doğu Akdeniz'de bir tehdit olarak gören Batılı güçler (özellikle İngiltere) Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878) ile Rusya'nın Akdeniz'e inişini engellemiştir. Bu şekilde Panslavizm politikasının önü kesilmiştir. Rusya'nın müdahalesi sonucu kurulan Bulgaristan Prensliği de Rusya'nın siyasi tahakkümünü kabul etmemiş, kendi milli politikasını takip etmeye başlamıştır. Bu şekilde etnik milliyetçilik, Slav birliği veya Slav kardeşliği düşüncesini gölgede bırakmıştır. Örneğin 1885'te Bulgaristan'ın Doğu Rumeli Vilayeti'ni ilhak etmesine Rusya muhalefet etmiş, Sırbistan Bulgaristan'a savaş ilan etmiştir. Bu şekilde Panslavizm düşüncesi Balkanlarda hükmünü büyük ölçüde kaybetmiş bir ideolojiye dönüşmüştür. Rum Ortodoks Patrikhanesi ve Yunanistan, Panslavizmi Balkanlarda bir tehdit olarak algılamaya başlamıştır. 

        Birçok Slav kavmi içinde barındıran Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda ise Neo-Slavcılık diye adlandırılan bir Slav dayanışması fikri varlığını sürdürmüştür. Balkanlarda Berlin Kongresi sonrası süreçte özellikle Sırbistan'da taraftar bulan Güney Slavcılık (Yugoslavizm) düşüncesi ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu düşünce Birinci Dünya Savaşı'nda Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yıkılması ile siyasi hedefine büyük ölçüde ulaşmış, savaş sonunda Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşından sonra Çekoslovakya devlet başkanı G. Masaryk (ö. 1937) 1928'de Prag'da "Slovansky Ustav" isimli bir örgüt kurmuş, fakat uygulamada etkisi olmamıştır. Balkanlarda ise Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı'nın ismi 1928'de Yugoslavya Krallığı'na dönüştürülmüştür. 1945'te Tito'nun yönetiminde Sosyalist Yugoslavya Federasyonu kurulmuştur. Fakat 1990'dan itibaren Yugoslavya'nın dağılması ve "Güney Slav Kavimleri" arasında yaşanan soykırım, etnik temizlik ve savaş suçları Yugoslavyacılık düşüncesini de ortadan kaldırmıştır.

        Günümüzde Panslavizm Slavlar arasında marjinal bir düşünce olarak kalmış, Rusya'da 21. yüzyılın başlarında Yeni Avrasyacılık ideolojisi ön plana çıkmıştır. 

        YAZAR

        Mehmet Hacısalihoğlu

        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa