Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Kozmoloji (Antropoloji) Nedir?

        Kozmoloji, bilimsel bir terim olarak kullanıldığı gibi kutsal kategorisinin kapsamında da yer almaktadır. Evrenin oluşumuna ilişkin sorular her iki alanın da ortak konularıdır. Kutsal kategorisinde yer alan kozmolojik anlatıların mitolojik bir bağlamı bulunmaktadır ve bu kavrayışların içeriğinde, belirlenmiş bir düzen düşüncesi söz konusudur. Düzen ve düzenin şeması, düzen içinde konumlanan varlıkların yerleri evrenin işleyişi içinde belirlidir. 

        Kozmolojik bağlama konumlandırılabilecek ritüeller ve dinsel semboller kozmolojik gerçekliğin somutlandığı aralıklar yaratması açısından önem taşır. Ritüeller aracılığıyla dünyevi zaman ve mekandan, kozmolojik zaman ve mekana geçiş mümkün olmaktadır. Ritüellerin ana özelliklerinden biri olan tekrarlanabilirlik ilkesi, kozmolojik düzenin de tekrarlanmasını içerir. Ritüel, kozmosu muhafaza eder. Evrenin oluşumuna ve düzenine dair inanışların anlamlı bir çerçevede şekillendiği kozmolojiler, kültürden kültüre farklılık göstermekle birlikte hepsinde yaratılışın özüne rastlamak mümkündür. Tanrının ya da tanrıların evreni nasıl yarattığı ve evrenin düzeninin nasıl sürdüğüne ilişkin kozmolojiler çeşitli dünya dinlerinde ve inanç sistemlerinde yer edinmiştir. Kozmolojiler, evrenin oluşum hikayesini içerdiği gibi özellikle günümüzde yaygınlaşan binyılcı dinlerde de görüldüğü üzere evrenin sonu ve kıyametle ilgili anlatılara da yer vermektedir.

        Çeşitli inanışlarda tüm canlılar ve doğayı oluşturan her şey kozmolojik bir açıklamanın kapsamındadır ve kozmolojik bir sınıflandırma içinde hiyerarşik bir yere sahiptir. Buna göre doğa olayları, doğanın döngüsü ve toplumsal işleyiş kozmolojik bir kavrayış içinde anlaşılabilir olmaktadır. Hayvanlar, bitkiler, tarihsel ve sosyal ortaklıklar, toplumsal normlar kozmolojik yapının işleyen ve birbirleri ile ilişkili olan parçalarıdır. Bu bağlamda kozmoloji, insanın kendisini evrende konumlandırma ve anlamlandırma girişimidir. Durkheim'ın işlevselci yaklaşımı, kozmolojilerin değerler sisteminin, hiyerarşik düzenin ve toplumdan kaynaklanan davranış örüntülerinin bir yansıması olduğu yönündeki görüşü ortaya koyması açısından önem taşımaktadır. Buna göre, kozmolojik düzen fikri, toplumsal düzenin ve sosyal hayatın kendisi ile birebir ilişkilidir.

        Simgeselci yaklaşım üzerinden şekillenen açıklama girişimleri de kozmolojilerin doğasını ve nelere karşılık geldiğini tartışmaya açması açısından önemlidir. Buna göre, simgesel sınıflandırmalar dinsel alanı işaret eder. Mantıksal kategoriler olan sosyal kategoriler, dinsel olanı ve kozmolojik kavrayışı da belirler. Kozmoloji, sosyal gerçekliğin simgelerle anlatım biçimidir. Claude Levi-Strauss, ikilikler üzerinden şematize ettiği yapısalcılığıyla evrene ilişkin tasavvuru, zihinsel yapıdaki düzenle toplumsal düzen arasındaki karşılaştırmalar yani benzerlikler ve zıtlıklar üzerinden kavramaya yönelir. Levi-Strauss, dinin, kozmolojilerin ve toplumsal örgütlenme biçimlerinin yapısal bir şema dolayısıyla anlaşılabileceği düşüncesindedir. Mary Douglas da kutsal ve dünyeviyi ele alırken sosyal düzen içinde konumlanmış temiz-kirli gibi kategorileri kullanarak sembolik zıtlıklar üzerinde durur ve bu kategorilerin kozmolojik bağlamlarına değinir. Anomali ve belirsizlikler kutsalın sembolik anlamının göstergesidir. Diğer yandan Douglas, kozmolojilerin insan merkezli olduğunu ve evrendeki düzen tasavvurunun insan kaynaklı bir biçimde şekillendiğini saptar. İnsanın dönüştürücü enerjisi evrenin düzeni için önemlidir. Semboller ve toplumsal bağlam kutsal kategorisini şekillendirmektedir. 

        Mircea Eliade, ilk insanların kutsalı işaret eden bir çerçeve içinde aktarılan hikayelerini ve tanrı ya da tanrılar fikrini içeren kozmoloji örnekleriyle antropomorfik tanrı düşüncesini kutsallaştırılmış bir kozmogonik tarih kavrayışı üzerinden ele alır. Buna göre, premodern toplumların tarihselliğe yaklaşımları kutsal kategorisine dahil olan sembolik anlatılarla örülüdür. Bu kozmolojik anlatılar, mikro kozmos ve makro kozmos arasındaki ilişkiye göndermeler içerdiği gibi toplumsal yaşamın işleyişi ve kültürel unsurların düzenli bir biçimde hikaye edilişi açısından sembolik ve işlevsel bir değer taşır. Ritüellerde evrenin oluşumuna ve işleyişine dair sembolik anlatımların yaygın bir biçimde kullanımı, kozmolojilerin aktarılan ve toplumsal devamlılık açısından benimsenen içeriğini göstermektedir. Ritüeller, kozmolojilerin canlandırılması yoluyla kutsal kategorisinden beslenen bu hikayelerin, dünyevi düzlemde somutlaştırılması ve toplumsal bağlamda içselleştirilmesi açısından önem taşır. 

        Kozmolojilerde bulunan metaforik anlatımlar, evrene dair tarihsel izleği olan bir içeriğe sahip olduğu gibi insanın kim olduğu, nereden geldiği, evrende nasıl bir yer işgal ettiği gibi soruların yaratıcı cevaplarını da içerir. Bu bakımdan antropolojik açıdan kültürlerin kozmolojilerine odaklanmak ve kozmolojik simgelerin altındaki anlamları ortaya çıkarmak o kültürü anlamak açısından önem taşımaktadır. 

        YAZAR

        Gözde Aynur Mirza

        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa