Katılarak Gözlem (Antropoloji) nedir?
Alan araştırmalarında kullanılan özgün veri toplama metodudur. Antropoloğun, incelediği toplumun içine bizzat kendisinin girerek hem toplumu hem de kendisini gözlemleyebildiği bir yöntem olan katılarak gözlem yönteminin, sosyal ve kültürel antropoloji ile ortaya çıktığı söylenebilir. İncelenen grup veya toplumla samimi ve yakın bir iletişime geçip, onların yaşadıkları tabii ortamlarda bizzat yaşayarak ve gözlem yaparak anlayıp tahlil edebilme stratejisi olarak tarif edilebilir. Gündelik hayatın faaliyetlerine katılarak sosyal, ekonomik, dini ve kültürel unsurların deneyimlenmesi, araştırılan konu hakkında derinlemesine anlayışlara ulaşılmasını sağlayacaktır.
20. yüzyılın başında Bronislaw Malinowski'nin (ö. 1942) başlattığı kabul edilen bu metot, antropolojiyi diğer disiplinlerden ayıran bir yöntem olmuştur. Araştırma yapılan yerleşim biriminde kendisine öncelikle barınacak bir mekan bulma veya inşa etme ile başlayıp yerli halkın lisanını öğrenme süreci, yeni doğan bir çocuğun kültürünü ilk elden öğrenmesi gibi araştırmacıya tahmin bile edilemeyecek bakış açıları kazandırabilir. Malinowski, Trobriand Adaları'nda geçirdiği 20 ay boyunca ilk olarak dahil olduğu toplumdaki "somut olayları" dikkatlice kaydetmiş, sonra toplumun nasıl organize olduğunu bilimsel bir bakış açısıyla anlamaya çalışmış ve son olarak da bu toplumun üyeleri hakkında en ince ayrıntısına kadar bilgi toplamaya çalışmıştır. Onun "imponderabilia of actual life" (gündelik hayatın tartılamayacak kadar küçük ve göz ardı edilebilecek yönleri) olarak adlandırdığı ayrıntılar, ancak yerli halk ile uzun bir dönem iç içe yaşayarak öğrenilebilmektedir. Kokular, insanların anlık tepkileri ve çıkardıkları sesler, yemek yeme tarzları, yürümeleri, konuşmaları, birbirlerine bakışları, farklı durumlarda seçtikleri kelimeler veya kıyafetler gibi pek çok husus ilk bakışta önemsenmeyebilir ama bütün bunlardan yola çıkılarak davranış tarzları daha iyi anlaşılabilir ve nihayetinde o toplumun kültürünün özüne ve kodlarına ulaşılabilir. Araştırma yapılan bölgede uzun bir süre (tercihen, farklı zamanlardaki festival veya ritüel gibi olayların gözlemlenebilmesi için en az dört mevsim olmak üzere toplamda bir sene) kalınması ve gündelik hayatla birlikte yaşanan hadiselerin sistemli bir şekilde tekrar tekrar gözlemlenmesi, bu yöntemin en önemli özelliğidir.
Antropolog Clifford Geertz (ö. 2006), bu uzun dönem araştırma sürecindeki gözlemler, mülakatlar, şecereler, tarihi araştırmalar ve incelemelerin aslında yüzeysel ve dışarıdan kabaca görünenden ileri giderek yönlendirici sorularla "derin tasvir, betimleme"ye (thick description) ulaşacak bir alan araştırması önermektedir. Geertz'in derinlemesine tasvir ile kastettiği şey aslında kültürlerin bir metin olarak görülüp -gerekirse- defalarca okunarak yorumlanması sürecidir. Katılım doğal şartlarda yapıldığı için bireylerin kendi kültürleri hakkında söyledikleri ve yorumlarının ötesinde, gerçekten nasıl davrandıkları gözlemlenmektedir. İncelediği toplumun güvenini kazanan araştırmacı artık onların kültürü hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmuş ve onların sergiledikleri tutum, tavır ve davranışlara empatik anlayış ile bakıp onların gözü ile yorumlayabilir. Etnografik metod olarak da bilinen katılarak gözlem yöntemi nitel araştırma yöntem ve teknikleri arasında nitel bilgiye ulaşmada en değerli kabul edilen bir yöntemdir. Bugün sosyal kültürel antropolojinin yanı sıra sosyoloji, iletişim bilimleri, psikoloji hatta tarihçiler de bu yönteme başvurmaktalar. Önceden oluşturulmuş bir kuramsal bakış açısı ile şekillenmiş bir hipotezin test edilmesi yerine, katılarak gözlem tekniği bize incelenen toplumun içine girerek, onların bakış açıları ve kavramları üzerine kurulmuş bir hipotez geliştirme imkanını sunar.
Katılarak gözlem tekniğini kullanan bir araştırmacının sahada kaldığı süre zarfında tasvir defteri, minik not defteri, takvim defteri, analitik notlar defteri ve kişisel günlük gibi defterleri disiplinli bir şekilde tutma zorunluluğu vardır. Kişisel günlük defterine kendi duygu ve düşüncelerini aktarması beklenir. Böylece, araştırmacının etnosantrik duygularının kaçınılmaz olarak toplum üzerine yapacağı tasvir ve yorumlarla karışmaması sağlanmış olur.
Son yıllarda sanal ortamda sosyal medya üzerine yapılmakta olan etnografik çalışmalar "alan" tanımının sınırlarını genişletmekte ve yeni yöntemsel açılımlar oluşturmaktadır. Katılarak gözlem tekniğinde araştırmacının incelediği toplumda bizzat yaşaması ve uzun süre kalması gerekliliğine bağlı olarak bu iddialı yöntem, çok yararlı, derinlikli bilgilere ulaşma imkanını sağlasa da zahmetli ve emek-yoğun olması bakımından kolayca tercih edilen bir yöntem olmamaktadır.
YAZAR
Ali Murat Yel