17. yüzyılın iki farklı döneminde gelişen, Stuart kralları ile parlamento arasındaki mücadelenin adıdır. Birinci devre 1640-60 tarihleri arasındaki İç Savaş'ı ve Commonwealth Dönemini kapsar, ikincisi ise 1688-89'daki Şanlı Devrim (Kansız Devrim) denen devredir. İngiliz Devrimi'ni inceleyen üç ana yaklaşım vardır: Whig, Marksist ve revizyonist yaklaşım.
"İngiliz Devrimi" terimi, mücadeleler esnasında ilk defa kullanılmış olsa da Whig tarihçileri bununla 1688-89 yıllarında gerçekleşen II. James'in (ö. 1688) tahtan indirilmesini, III. William ve II. Mary'nin (ö. 1702) Parlamento tarafından hükümdar ilan edilmesini ve meşruti sistemin kurulmasını kastederler. David Hume (ö. 1776) ve William Robertson (ö. 1793) gibi 18. yüzyıl tarihçilerinin 17. yüzyıldaki bu "kanlı" dönemin İngiltere'deki özgürlük ve meşruti sistemin gelişmesine yol açtığını öne sürmeleri ile bu görüş yerleşmiştir. Bu ilerlemeci Whig tarih anlayışına göre kanlı dönemin mutlakiyetçiliğine tepki olarak İngiliz Devrimi modern politik ve bireysel özgürlükleri, dini baskılara karşı ise toleransı getirmiştir. 19. yüzyıl Whig tarihçileri buna ek olarak I. Charles'ın (ö. 1649) mutlakiyetçiliğine karşı Parlamentodaki Püritenlerin dini ve politik temellere oturan daha geniş bir özgürlük alanı istediklerini savunurlar.
20. yüzyıl başlarındaki Marksist tarihçiler, uzun vadeli sosyo-ekonomik sebeplere bakarak devrim sürecini 1640'lara çekerler. Marksistler bu dönemdeki hızlı ekonomik değişime, burjuvazi ve feodal sınıf arasındaki çatışmaya odaklanarak İngiliz Devrimi'ni bir burjuva devrimi olarak tanımlarlar. Ayrıca İngiliz İç Savaşı'nda aristokrasinin parçası olmayan zengin toprak sahiplerinin, yani taşra elitlerinin (gentry) ve 16. yüzyılda büyüyen ticari sınıfının önemli bir rolü olduğuna dikkat çekerler. Dolayısıyla Marksist yaklaşım, "iç savaş" yerine "İngiliz Devrimi" terimini kullanarak bu çatışmanın sosyal ilişkileri kökten değiştirip ekonomik (kapitalist) genişlemeyle yükselmiş bir parlamenter sınıfa güç verdiğini iddia eder. Sonraki dönemlerde ise Whig ve Marksist tarihçiler, iki devrimi, 18. yüzyılın başlarına kadar süren ve kümülatif olarak siyaset, siyasi düşünce ve anayasa üzerinde büyük etkisi olan bağlantılı tek bir sürecin parçaları olarak ele almaktadır.
Devrimin en önemli olaylarından olan İngiliz İç Savaşı (Büyük Ayaklanma) aslında tüm Britanya adalarında cereyan etmiştir. Bu savaşın tarafları bir yanda I. Charles, torunu II. Charles ve II. James destekçileri (Cavaliers), diğer yanda İngiltere, Galler, İrlanda ve İskoçya'daki muhalif gruplar, yani İngiliz Parlamentosu (Roundheads), İskoç I. ve II. Ahitçiler (Covenanters) ve İrlanda Konfedereleri (Irish Confederates) idi. İç Savaşın temel sebepleri arasında İskoçya'daki 1639-1640 Piskoposlar Savaşı (Bishops' War), İrlanda'daki 1641 Ulster Ayaklanması ve I. Charles'ın girmeyi reddettiği Otuz Yıl Savaşları vardı.
İngiliz Devrimini oluşturan olaylar Kral I. Charles'ın 11 sene sonra ilk defa topladığı Kısa Parlamento ile başlayıp aynı yıl yaklaşık 20 yıl sürecek olan Uzun Parlamento İle devam etmiştir ve iki iç savaş sonucunda kralın Rump Parlamentosu tarafından idamı ile İngiliz Devriminin ilk aşaması bitmiştir. Fetret Devri ise (1649-1660), Parlamento'nun atadığı Yeni Model Ordu komutanı Oliver Cromwell'in cumhuriyetçi deneyleri (İngiltere Uluslar Topluluğu -Commonwealth: 1649-1653); Cromwell'in diktatörlüğü (1653-58) ve nihayetinde 1660'da II. Charles Stuart'ın (1660-1685) tahta geçmesi, yani kraliyetin restorasyonu (Restorasyon) ile son buldu. Ancak İngiltere, İskoçya ve İrlanda'da huzursuzluk ve ayaklanmalar sürdü. 1688-89 yıllarında II. James'in (Katolik) yerine kızı Mary ve kocası Orange Prensi William (Hollanda Birleşik Vilayetlerinden) taht için davet edildi. II. James Fransa'ya kaçınca da Parlamento, Protestanlığın şart koşulduğu bir veraset kanunu (Act of Settlement, 1688) ve meşruti kraliyet kuralları ile kısıtlanmış olarak onların tahta geçmesini sağladı.
Devrim sürecinin sonuçlarından bazıları, kralların ilahi hakkı (kralın tanrı tarafından kral tayin edilmesi) fikrine ve mutlakiyetçiliğe karşıtlığın keskinleşmesi, parlamentonun siyasi konularda kraldan üstünlüğüne ve hükümdarın haklarının (ilahi haklar) anayasal bir anlaşma ile sınırlanması gerektiğine inancın gelişmesidir. Siyasi ve kurumsal olarak parlamentonun öne çıkışı, Stuart hanedanının İngiltere'deki mutlakiyetçiliği, genişletilmiş oy hakkı, yasa önünde eşitlik vedini hoşgörü, cumhuriyetçilik gibi zamanı için radikal siyasi fikirler ortaya çıkmış ve güç kazanmışlardır. Askeri tarih açısından Yeni Model Ordu'nun (1645-1660) profesyonel ordu ve bir siyasi güç olarak yükselişi dikkat çeker.dini alanda Püritenlerin ve Quakers tarikatının etkileri önemlidir. Ayrıca, savaştan ve siyasi yargılamalardan kaçarak Antwerp ve Paris gibi yerlere sürgüne gidenler, özellikle Restorasyon döneminde, kültürel ve entelektüel canlanmada önemli rol oynamışlardır.
Sonraki revizyonist tarih çalışmaları, devrimin sebebi olarak birçok faktörün kombinasyonunu gösterirken uzun vadeden ziyade olayları kısa sürede ateşleyen sorunlara vurgu yapar. Yerele ve siyaset dışındaki konulara yoğunlaşarak bu dönemi kamusal alanın gelişimi, siyasi bölünmeler, kralın ve yerel yöneticilerin hataları, sanat ve basılı kültür, devlet oluşumu vedini hoşgörü temalarıyla öne çıkarır.
YAZAR
Özlem Çaykent