Temel araçları ve karakteristik özellikleri bakımından bakıldığında "düşünme", bir şeyi aklından geçirmek, gözünün önüne getirmek; eldeki bilgileri incelemek, sınıflamak, sıralamak, karşılaştırmak vb. becerilerden yararlanarak düşünce üretmek; bir şeyle ilgilenmek ya da bir şey hakkında tasalanmak, kaygılanmak; akletmek, karar vermek, muhakeme etmek, tefekkür etmek, tasarlamak, farz etmek vb. eylemleri ifade eder.
"Düşünme" kelimesinin Eski Türkçede kökü "durma, durak, dinlenme, uyku, hayal, rüya" gibi anlamlara gelen tÇş kelimesidir. "Tüşemek" ise "tüşe" kökünden gelip "duraklamak, rüya görmek" anlamına gelir. "İnmek, konmak ve durmak" anlamına gelen "düşmek" de aynı kökten gelir. Bu bağlamda "bir şeyin üstüne düşmek," "onunla ilgilenmek" ile "düşünmek" arasında yakın bir ilişki vardır. Zira "düşünmek", "düşmek" fiilinin dönüşlü halidir. İlginç şekilde, aynı durum İngilizcede "under-standing", altında/üstünde durmak, Almancada "verstehen" bilmek, anlamak, "stehen" durmak, beklemek, Arapçada "vakafe" durmak, beklemek anlamındadır.
Düşünmenin bazı özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür: Düşünme, hem algıya hem belleğe dayalıdır. Algının ve belleğin odağı bakımından bilişsel ve duyuşsal boyutları vardır. Düşünme, genellikle bir problemle başlayan ve çözümle sonuçlanan zihinsel bir süreçtir. Bu sürecin de yakınsak ve ıraksak olmak üzere iki boyutu vardır. Düşünme, insana özgü olduğu varsayılan zihinsel bir eylem olarak kabul edilebilir ve öğretilebilir bir beceridir. Düşünme, kendisine bir şeyi konu eder. Bu bakımdan her düşünmenin bir içeriği vardır ve bu içerik, düşünme eylemi sonunda "düşünce" adı verilen ürüne dönüşür. Düşünme, tıpkı nefes almak gibi durdurulamayan bir eylem olup diğer durdurulamayan eylemlerden temel farkı, bilinçli olmasıdır.
Düşünmenin birden fazla biçimi vardır ve her düşünme biçimini her problemin çözümünde kullanmak mümkün değildir. Hangi düşünme biçiminin kullanılacağını, düşünmeye konu olan problemin doğası belirler. Örneğin, her problem eleştirel düşünme ya da yaratıcı düşünme ile çözülemez. Bu nedenle, hangi düşünme biçiminin hangi tür problemler üzerine uygulanabileceğini belirlemek için bir sınıflama gerekir. Farklı düşünme biçimlerini sınıflamak için eksenleri bilişsel-duyuşsal ve yakınsak-ıraksak olan bir koordinat düzlemi düşünülebilir. Bunlardan ilki, bilgi ve bilgi edinim süreçlerini ifade eden bilişsel, duygu ve duygulanım süreçlerini ifade eden duyuşsal boyutlardan oluşan bilişsel-duyuşsal eksendir. Diğeri ise mantık ve bilgiyi bir probleme uygulayarak olası çözümlerin sayısını azaltma ve tek bir doğru cevaba ulaşma olan yakınsak, çoklu, alternatifli ve orijinal cevapların üretildiği ıraksak boyutlardan oluşan yakınsak-ıraksak eksendir. Bu düzleme göre eleştirel, mantıksal, bilimsel, algoritmik vb. düşünme biçimleri bilişsel-yakınsaktır. Yaratıcı, yanal, yenilikçi vb. düşünme biçimleri bilişsel-ıraksaktır. Özenli, ahlaki düşünme duyuşsal-yakınsaktır. Umutlu, pozitif, iyimser vb. düşünme duyuşsal-ıraksaktır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu belirlemeler, hangi problem alanına hangi düşünme biçimi ile yaklaşmak gerektiği konusunda kişiye kolaylık ve etkili düşünme sağlar.
Düşünme eylemi, algılar, görüntü ve nesneler (imaj ve obje), kavramlar, dil, sembol ve işaretlerle gerçekleşir. Duyuların oluşturduğu zihinsel izlenimler, onların tanınması, yorumlanması ve birbiriyle ilişkilendirilmesi süreci, düşünmenin algıyla ilişkili yönüdür. Kimi zaman da düşünmeyi görüntüler ve nesneler (imajlar ve objeler) sağlar. Kavramlar ise düşünmeye konu olan özne, nesne, olay ve olguların ortak özelliklerini temsil eden ana soyutlamalar olarak değerlendirilebilir. Düşünme, zaman zaman gerçek görüntü ve nesnelerin yanında onların yerine geçen semboller ve işaretler yoluyla da gerçekleşir. Dilin içsel konuşma formu ise düşünme olarak değerlendirilebilir.
Çeşitli disiplinler, düşünmeyi kendilerine farklı şekillerde konu edinir. Felsefe, düşünmenin ne olduğunu kavramsallaştırarak ve soyutlayarak araştırır. Bu anlamda tüm felsefe etkinliği, "düşünme üzerine düşünme" olarak görülebilir. Psikolojinin de benzer bir amacı olduğu ve düşünmeyi kendi ele aldığı konular çerçevesinde bilişsel bir davranış olarak değerlendirip onu temelde algı, problem çözme, hafıza, zeka bağlamında ele aldığı söylenebilir. Diğer sosyal bilimler ise düşünmenin ne olduğunu araştırmaktan ziyade kendi inceleme konuları çerçevesinde onu amaçlarına ulaşmada katkı sağlamak üzere bir araç olarak kullanır. Sosyolojik düşünme, tarihsel düşünme, antropolojik düşünme gibi kavramlarla ifade edilen de budur. Örneğin sosyolojik düşünme, sosyolojik olguları açıklayan kuralların sosyoloğun zihinsel faaliyetlerini düzenlemesidir. Benzer şekilde tarihsel düşünme denildiğinde de tarih biliminin ilkelerinin ve teorilerinin düşünmede ölçüt ve referans olarak kullanılması ifade edilmektedir. Bu nedenle literatürde pek çok farklı düşünme biçimiyle karşılaşmak mümkündür.
YAZAR
M. Ali Dombaycı