Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hafta içinde erken seçim tartışmalarına dair yaptığı açıklama, birden çok hamleyi içeriyordu. Nitekim muhalefetten gelen tepkiler de doğrudan ya da dolaylı bunu doğruluyor.
Erdoğan, meselenin özellikle muhalefetin kendi iç krizlerinin yansıması olduğunu ifade ederek şunları söyledi: "Hiçbir temeli olmayan, bu tarz sahte gündemlerle muhalefet kendi içindeki 'bilek güreşini' perdelemeye çalışmaktadır. Hükümet olarak bu tartışmaların ne tarafıyız ne de muhatabıyız."
Konuşmasının devamında ise "genel seçimlerde 4, yerel yönetimlerde 5 yıllık seçimsiz bir dönem olduğuna" işaret etti. Özetle; erken seçim yok, bu gündemin muhatabı değiliz ve kendi içinizdeki çekişmeleri seçim tartışmasına dönüştürmeyin.
SEÇİMLERİN YENİLENMESİ
Bu tartışmanın muhalefet tarafında birden çok cephede yürüdüğü ise aşikar. 31 Mart gecesinden itibaren bir erken genel seçim çağrısında bulunmayacaklarını ifade eden Özgür Özel, son zamanlarda sanki bu tavrından vazgeçmiş ve erken seçim istiyor gibi beyanlarda bulunsa da, gerçeğin bundan farklı olduğunu yine ondan dinliyoruz.
Teknik olarak, yani mevcut parlamentodaki sandalye dağılımı üzerinden bakıldığında CHP’nin ya da muhalefetin bir ‘erken seçim’ startı vermesi zaten mümkün değil. Özel de sıkça bu gerçeği hatırlatıyor. Bu arada Cumhurbaşkanı da meseleye sistemin yenilikleri üzerinden bir eleştiri daha getirdi konuşmasında: "Yeni hükümet sisteminde 'erken seçim' diye bir kavram da yoktur. Bunun yerine, Cumhurbaşkanı ve Meclis'in 'seçimlerin yenilenmesi' kararı alması vardır. Muhalefetin diğer birçok alan gibi burada da Türkiye'yi geriden takip ettiği anlaşılıyor."
ERDOĞAN'I TEKRAR ADAY YAPMAK
Gerek seçim gecesi ve sonrasındaki açıklamalarıyla, gerekse de Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yürüyen müzakere süreci üzerinden ağır eleştirilere hedef olmaya devam ediyor CHP Genel Başkanı. Erken seçim tartışmaları sıcaklaşmaya başlayınca Özel’in "Bir buçuk yıl sonra seçim" çıkışı, bu defa önüne bambaşka bir sorun çıkardı.
Muhalif kamuoyunun satır arasına gizlemeye gerek duymaksızın ifade ettiği bir endişe üzerinden görüyoruz bu durumu. CHP’nin desteğiyle bu parlamentoda alınacak ‘seçimin yenilenme kararı’, Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasının da önünü açıyor. Özel’e üzerine basa basa sorulan soru şu: Tayyip Erdoğan’ın tekrar aday olmasının önünü açmaktan çekinmiyor musunuz? Bu riski nasıl göze alıyorsunuz?
Bu soru bundan sonraki her seçim tartışmasında Özgür Özel’in önüne çıkacak gibi görünüyor.
ÖZEL'İN ÜZERİNDEKİ BASKI
Peki seçim tartışmasının CHP’nin kendi iç dengelerindeki karşılığı ve bu konudaki görüş ayrılıkları ne anlama geliyor? Bu da esasen öyle gizemli bir başlık değil. Özel’in "Mevcut parlamentoda teknik olarak mümkün değil" demesinden daha öte ve iç içe geçmiş birkaç başlık var bu konuda.
Birincisi, CHP’nin yerel seçimde ortaya koyduğu başarının ardından, bir genel seçime dair kendi içinde yapacağı hamleler konusunda zamana ihtiyaç duyması. Özel’in kendi kamuoyundan gelen eleştirilere rağmen normalleşme sürecinde gösterdiği kararlı tutum, dış politika konusundaki yaklaşımının ‘devlet aklı’yla uyum gösterme yönünde şekillenmesi elbette önemli değişim hamleleri. Ancak bu durumun partiye, teşkilata ve tabana; bunlardan daha önemlisi CHP’ye destek olan okur-yazarlara dair bir yansımasından söz etmek mümkün değil.
Elbette doğrudan birincisiyle bağlantılı olarak ikinci başlık, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve etrafında oluşan desteğin/enerjinin mevcut yönetimi kendi gündemi doğrultusunda baskı altında tutması. Ekrem İmamoğlu, gerçekten erken tarihte bir seçim olmasını mı istiyor; yoksa parti içinde güç dengelerini elinde tutmak için mi bu stratejiyi izliyor? Bu tartışılır.
Ama ne kadar baskın davransalar da İmamoğlu cephesinin de mevcut tabloda bir an önce seçim yapılsın yaklaşımında olduğunu sanmıyorum. Hedef, CHP ve daha geniş ölçekte muhalif kamuoyunda elini güçlendirmek, değişimin öncüsü rolünü sağlamlaştırmak. İstanbul merkezli olarak entelektüel hayata (biraz daha medya dışında) hayli emek sarf ettiklerini gözlemliyorum. Ne kadar inandırıcı olacaklarını göreceğiz elbette.
CHP'DE KADIN KOLLARI KURULTAYI
Üçüncüsü, ne kadar etkisiz gibi gösterilmeye çalışılsa da önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun hamlelerinin ortaya çıkardığı güç dengesi. Biraz yakından takip ettiğim bir örnekle anlatmaya çalışayım.
4 Ağustos’ta CHP’nin Kadın Kolları Kurultayı var. Merakla beklenen tüzük kurultayı öncesinde önemli bir çekişmeye sahne olabilir bu yarış. Daha önce uzun yıllar kadın kollarında görev yapan Merve Kır, bugün parti genel merkezinde başkan adaylığını açıklayacak. Mevcut Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka’nın da kurultayda aday olması yüksek ihtimal. Ancak mevcut başkana, hem genel başkan yardımcısı, hem de PM üyesi olduğu için eleştiriler yükseliyor parti içinde.
Bu yarış CHP’nin geleceğine dair önemli ipuçları vermeye aday. Hepsini yönetmek ve dengelemek ise Özgür Özel'in sırtında.