Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Kasırganın ortasında Türkiye
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dünya çarşamba sabahından beri aylardır konuşulan savaş senaryolarına hiç olmadığından daha yakın. Hamas’ın lideri İsmail Haniye’nin Tahran’ın ortasında nokta atışı ile öldürülmesi sadece şoke edici değil aynı zamanda İsrail’in çok şeytani bir ‘gel gel’ hamlesi.

        Aynı gün saatler önce Beyrut’ta Hizbullah’ın vurulması ve ardından Hamas’ın tepe isminin yok edilmesi bu savaşın geniş bir coğrafyaya yayılmasının hedeflendiğini açıkça gösteriyor.

        İsrail Ortadoğu’yu bir savaşa sürüklemek istiyor.

        Belli ki İran’ın da içine sızmış son derece etkili unsurları var. Şayet İran karşılık verir, Lübnan karışırsa mesele Gazze olmaktan çıkar, dünya savaşına evrilebilecek bölgesel bir savaşa döner ve ABD fiziken de İsrail’in arkasına geçmiş olur…

        Peki ateş bu kadar korkutucu şekilde yayılırken nereye doğru gidiyoruz?

        Türkiye ne yapacak? Nerede duracak? Yanı başımız cephe haline gelirse bunun bize etkisi nasıl hissedilecek?

        Açıkçası çok korkutucu ama bir o kadar da hayati sorular bunlar.

        Maalesef 7 Ekim’den sonra her şey her geçen gün daha da kötüleşiyor Ortadoğu’da.

        Gazze’deki savaşın sebebi 7 Ekim’deki Hamas saldırısıdır mı diyorsun, diyeceksiniz…

        Elbette değil, yıllardır devam eden büyük bir katliam, bir yok etme politikası var ancak 7 Ekim’de başlayan süreç bu kıyımı soykırım boyutuna taşıdı.

        Hamas bir zarar verdiyse İsrail milyon zarar verdi. Kaldı ki sivil zararların milliyeti olmaz. Ayırt etmeksizin hepsi can, hepsi acı….

        Dolayısıyla önceki gün hunharca katledilen Hamas’ın lideri İsmail Haniye’nin 7 Ekim saldırısının arkasında duran, o saldırıyı savunan yaklaşımına katılmam mümkün değil.

        Talihsiz Filistin halkı yıllardır zaten ölüyordu ama arada yaşama şansı da vardı, son 10 aydır ise sadece ölüyor!

        Ben bir canın dahi daha fazla ölmesinin telafi edilemez olduğuna inanırım, dava ne kadar kutsal olursa olsun… Hiçbir dava tek bir çocuğun canının üzerinde olamaz..

        Ama Haniye’nin yaklaşımı büyük bir adanmışlığı ve metaneti gösteriyor.

        Daha birkaç ay önce çocukları ve torunlarını yine saldırıda kaybetmiş bir insanın metanetini üstelik.

        Vicdanları paramparça eden, çok zalim, çok adaletsiz bir dünya düzeni ile karşı karşıyayız.

        Mahmud Abbas hamlesi çok doğru

        İsyan etmemek çok zor öte yandan Türkiye’nin soğukkanlılığını koruması gerek. Diplomatik olarak sözümüzün dinlenmesi için bu şart.

        O nedenle Haniye suikastının hemen ertesinde Mahmud Abbas’ın ziyaretinin netleştirilmiş olması çok doğru bir hamle.

        Türkiye Abbas ve Haniye’yi bir araya getiren zirveyi Çin’e kaptırdı ancak şimdi vicdanlı ve dengeli bir yaklaşımla İsrail’in zulmüne karşı sağduyunun sesi olabilir.

        Yeter ki duygusallık ile etkinlik arasındaki hassas dengeyi bozmasın…