Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

SEÇİMİ kazanan ve Beyaz Saray’a yeniden taşınmaya hazırlanan Donald Trump kabinesini de oluşturmaya başladı.

Hatta, seçim dönemindeki en büyük kozu olan mültecilere karşı mücadele edecek ismi de açıkladı.

Beyaz Saray tarihinde bu görevde ilk kez bir kadın olarak bulunacak Özel Kalem Müdürü’nü de belirledi.

Son iki gündür ABD basınında yer alan haberlere bakıldığında bizim için, aslında bütün Orta Doğu bölgesi için önemli olan iki koltuğa oturacak da belirlenmiş gibi görünüyor.

KEMERLERİNİZİ BAĞLAYIN

Anlaşılıyor ki önceki yazımda “çabuk sevinmeyin, hatta kemerlerinizi bağlayın” diye yazmıştım.

Beklentilerim gerçekleşecek gibi görünüyor…

Aktarıldığına göre Trump, Dışişleri Bakanı olarak Senatör Marco Rubio’yu, Ulusal Güvenlik Danışmanlığı için de Mike Waltz’ı tercih edecek…

Nasıl ki Başkanlığının birinci döneminde, Orta Doğu için Dışişleri Bakanı yaptığı Rex Tillerson ve ardından CIA Başkanı iken göreve gelen Mike Pompeo fayda sağlamadı…

O dönem Ulusal Güvenlik Danışmanlığına getirdiği John Bolton görevi sonrası yazdığı kitapla hem kendini, öncesinde de bölgeyi zor durumda bıraktı…

Yeni dönemde gelenlerin de farklı olması beklenmemeli çünkü geçmişleri geleceklerinin göstergesi…

Dışişleri Bakanı yapacağı belirtilen Rubio, aslında Trump’a en muhalif, en acımasız eleştiren kişi iken, sonrasında yoldaş olmuş bir isim…

Kübalı bir göçmenin oğlu olan ve ABD siyasetinde yükselmeyi başaran isimlerden biri olan Rubio, otokratik liderleri devirmeye verdiği desteklerden tanınıyor.

Trump’ın Avrupa ülkelerine “sizi savunuyoruz, bunun bedelini ödeyin” ve Ukrayna için yapılan askeri harcamaların lüzumsuz olduğu söylemlerinin de destekçisi…

Avrupa’nın, Rusya’ya karşı ilişkilerini kendisinin yönetmesi gerektiğini savunan makalelerini yazmasının üzerinden de çok geçmedi…

YILMAZ İSRAİL SAVUNUCUSU

Görüşleri ve tutumu bölge açısından da ciddi sorun teşkil edeceğe benziyor, çünkü yılmaz bir İsrail savunucusu…

O denli ki Gazze’de insan dışı katliamlara destek vermekle kalmadı, Hamas yanlısı, İsrail karşıtı propaganda yaydığı ve ulus için varoluşsal tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle TikTok’un yasaklanmasını istedi.

İsrail’in İran’a füze saldırılarını da destekledi ve daha fazla tehdit oluşturacak tutumlar göstermesini talep etti.

Rubio’yu, Ron Wyden ile birlikte kaleme aldığı bildiriden de tanıyoruz…

Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarına karşı sert tutum almış, ABD’nin askeri gücünün bölgede bulunmasını hararetle savunmuştu…

FETÖ savunucusu, ABD Basketbol Ligi (NBA) oyuncusu Enes Kenter hakkında Kırmızı Bülten çıkarıldığında, Rubio kendisini bizzat davet edip odasında ağırlamıştı.

KÖRFEZİ KAVURAN CHENY’NİN ELEMANI

Ulusal Güvenlik Danışmanlığına getirmeyi planladığı kişi de yabancı sayılmaz…

Körfez Savaşlarının özellikle de 2002’de Türkiye’yi de işin içine katmak için çok uğraştığı, ancak TBMM’den geçmeyen Tezkere sonucu girmediğimiz 2. Körfez Savaşı’nın mimarı ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney için çalışan bir isim.

Cheney Afganistan’a müdahalelerinin devam edeceğini de o dönemde bildirmişti; yanında çalışan da emekli Özel Kuvvetler Subayı olan Waltz’dan başkası değildi…

Waltz, Çin’e karşı yaptırımların ağırlaştırılarak sürdürülmesini isteyen isimlerin başında geliyor.

Buradan bakıldığında Trump’ın bölge ile ilgili konularda Suriye ve Irak’tan asker çekme başta olmak üzere daha ılımlı ve barışçı bir politika izlemeye hazır olduğu sanılıyor; ancak gelen ekip tam anlamıyla şahinlerden oluşuyor….

Başkanlığının birinci döneminde de benzer bir durumla karşılaşmış, Türkiye karşıtı tutumları ile tanınan Ulusal Savunma Danışmanı John Bolton ve Savunma Bakanı Jim Mattis’i göreve getirmiş; Bolton yazdığı, “Olayın Olduğu Oda” kitabıyla Beyaz Saray’daki tüm sırları ifşa etmişti.

POLİTİKALARIYLA ÇİN’İ BÜYÜTTÜ…

Ayrıca o gün savundukları politikalarının ne denli sorunlu olduğu, sonrasında gelen ABD Başkanları tarafından da açık dille ifade edildi.

Afganistan başta olmak üzere bütün politikaları işlemedi.

Çin’e karşı yaptırımları ise başka bir boyuta taşındı, tam anlamıyla geri tepki.

Trump’ın önceki Başkanlığı döneminde Çin, mallarına karşı tarifeleri artırımını lehine çevirdi, başka pazarları zorlayıp kendine yer açmasına aracılık etti.

ABD pazarına daha az bağımlı hale gelirken, 2018’den bu yana ABD ithalatındaki payı %20’den %13’e indi; ancak Meksika, Arjantin, Şili, Columbia’daki yatırımlarını yükseltti.

Çin, fasulye alımında da ABD’li çiftçileri terk edip, Brezilya ve Arjantinli tedarikçilerden temin etmeye başladı…

Bu da Çin’in nüfuzunu arttırmakla kalmayıp, ABD’li çiftçilerin dışarı sattığı ürün miktarının düşmesine de yol açtı.

Küresel ihracatı Trump’ın ilk döneminde %12 iken, uygulanan yaptırımlar sonrasında %17’ye çıktı.

Yaptırımlar tabi ki Çin’i etkiledi…

MUSK’IN PARADOKSU

Ancak yeni gelen Beyaz Saray yönetimi açısından ciddi bir paradoks var çünkü Trump’a en yakın isimlerden olan Dünya’nın en zenginlerinden biri durumundaki Elon Musk başta otomobil olmak üzere bir çok ürününü Çin’de üretiyor.

Üstelik Trump’ın yaptırımları arttırdığı 2019’dan bu yana elektrikli otomobili Tesla’nın Şanghay fabrikasını kurdu…

Fabrikada bir ay önce 3 milyonuncu aracını piyasaya çıkardı ve bütün Asya ve Avrupa pazarına satmaya başladı; otomobil ve diğer sahibi olduğu şirketlerin ürünlerinde kullandığı çiplerin ağırlıklı bölümünü de Çin’den satın aldı.

Yani bir yandan politikaları ile Çin’i büyüttü, yetmedi en yakınındakiler de gidip orada üretti.

Bu paradokstan nasıl çıkacak o da ayrı bir konu…

Görünen o ki "olayın olacağı yeni odanın" da temelleri atılmış durumda...

Karışık bir iş vesselam…

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar