Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

“83 yaşında benim sesim de böyle olur mu acaba?” Sahnede söylediği şarkılarla salonun dolduran binlerce kişiyi mest eden 83 yaşındaki adama bakıp bunları düşünüyorum: “O yaşta ben de böyle şarkı söyleyebilir miyim?”

Saçmalık!

Bu yaşımda hatta daha gençken sesim çok mu güzeldi ki 83 yaşında ağzımdan çıkana notalarla insanları bambaşka diyarlara götürebileyim. Ama 65 yıldır şarkılar söyleyen, söylediği şarkılarla insanların kalbine dokunan Placido Domingo dün akşam Volkswagen Arena’yı dolduran binlerce insanı kelimenin tam anlamıyla mest etti.

Read more!

Türkiye İş Bankası’nın 100. kuruluş yıldönümü için düzenlenen ‘Gala Konseri’nde Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli tenorlardan Murat Karahan ve Rus soprano Elena Stikhina ile birlikte sahne alan Placido Domingo, sadece sesi değil sahnedeki karizmasıyla da aralarında iş insanlarının, sanatçıların da bulunduğu seyircileri büyüledi.

Şef Carlo Tenan yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın eşlik ettiği üç sanatçı, Giuseppe Verdi, Giacomo Puccini, Georges Bizet, Jacques Offenbach, Umberto Giordano, Manuel De Falla, Pablo Sorozábal, Johann Strauss II ve Franz Lehár’ın eserlerinde parçalar seslendirdikleri konserin sonunda kaç kez bis yaptı hatırlamıyorum. Cannes Film Festivali haberlerinde filmlerin kaç dakika ayakta alkışlandığı da mutlaka yer alır. Domingo, Karahan ve Stikhina’nın ayakta alkışlandığı süreyi görseler eminim Altın Palmiye almış birçok filmi kıskançlıktan çatladı!

Placido Domingo - Elena Stikhina - Murat Karahan
Placido Domingo - Elena Stikhina - Murat Karahan

“MAESTRO BİZİMLE TÜRKÇE BİR ŞARKI SÖYLEYECEK”

Placido Domingo adını ilk duyduğum anla kulağımın bir opera parçasıyla ilk tanıştığı an aynı güne denk geliyor doğrusu. 1990’ların başında Jose Carreras ve Luciano Pavarotti ile birlikte kaydettikleri “Üç Tenor” albümünün kaseti hala duruyor… Eminim ama ispatlayamam, o yıllarda birçok genç operayı, aryaları bu üçlü sayesinde tanıdı.

Pavarotti’nin söylediği ‘Nessun Dorma’ tıpkı bir pop şarkı gibi albümün ‘hit’iydi. Ancak benim için o albümün ileri geri alınmaktan ‘bant’ı aşınan şarkısı Domingo’nun söylediği ‘E lucevan le stelle’ydi (Ve yıldızlar parlıyordu)…

O gün bugündür Puccini’nin ‘Tosca’ operasının üçüncü bölümündeki bu aryayı ne zaman bir yerlerde duysam kalbimin büyük bir hüzünle dolduğunu hissederim. ‘Yıldızların parladığı’ o güzel günlere yakılan bir ağıt…

Dün akşam bu muhteşem aryayı Murat Karahan muhteşem seslendirdi. Karahan sahnedeyken onu hemen yan taraftan izleyen Domingo’nun da tüm seyirciler gibi büyülendiğine eminim…

Placido Domingo’yu canlı olarak dinlemekten daha da inanılmaz olanı ondan ‘Senede Bir Gün’ü dinlemekti… Murat Karahan konserin sonunda “Maestro şimdi bizimle birlikte bir Türkçe şarkı seslendirecek” dediğinde tüm salonda bir alkış tufanı koptu. Ardında hepimiz Placido Domingo’nun ‘vokalisti’ olmuş hep bir ağızdan Sadık Şendil’in nefis sözleri, Şekip Ayhan Özışık’ın ölümsüz bestesini söylüyorduk: “Yeter ki gel bana / senede bir gün…”

“YENİ DİNLEYİCELERE ŞARKI SÖYLEMEK HARİKA BİR DUYGU”

Placido Domingo müziğe 7 yaşında piyano çalarak başladığını söylüyor: “Şarkı söyleyemediğimi düşünüyordum. 16 yaşına kadar da şarkı söylemedim. Doğrusu şarkıcılığımdan daha uzun süredir müzisyenim…”

“Pavarotti’nin harika bir kariyeri oldu çünkü rakibi olarak ben vardım. Benim harika bir kariyerim oldu çünkü rakibim Pavarotti’ydi. Bizi büyüten bu dostça rekabetti” diyen Domingo kendisini böyle dinç tutan şeyin hep yeni insanlara şarkılar söylemek olduğunu belirtiyor: “Hayatımı boyunca hep şarkı söyledim… Hep en iyi yerlerdeydim Milano’da La Scala, New York’ta Metropolitan, Londra, Paris’te dev salonlarda, ülkemde Madrid’de şarkı söyledim.. Bunun en harika tarafı yeni yerlere gitmek ve yeni bir dinleyiciler için şarkılar söylemek… Evet bir grup insan sizi tanıyor, takip ediyor ama o salonlarda her zaman sizi tanımayan, opera dinlemeyen yeni seyirciler de oluyor… Ve yeni bir seyirciye şarkı söylemek harika bir duygu…”

Dün akşam da o salonda Placido Domingo’yu ilk kez dinleyen onlarca insan olduğunu düşünüyorum… Ve eminim dün akşamdan sonra Domingo’nun sesi hep kulaklarında olacak.

Carlo Tenan
Carlo Tenan

“HİÇ BU YAŞA GELECEĞİMİ VE HALA ŞARKI SÖYLEYECEĞİMİ DÜŞÜNMEMİŞTİM”

Uzun bir kariyerden muhteşem anlar kadar pek iyi olmadığı anların da var olduğunu belirtiyor Domingo: “Ama bu hayat işte… Çok şarkı söyleyen biriydim hayatım boyunca ama hiç bu yaşa geleceğimi ve hala şarkı söylüyor olacağımı düşünmemiştim. Çok şanslıyım ve umarım yeni kentler yeni seyircilerle yeni dostlarım olur…”

Birkaç yıl önce verdiği bir röportajda kariyerinin çeşitli dönemlerinde kendi kendini şaşırttığın söylüyordu büyük tenor: "Seyahatler, provalar... Saatler her geçen gün daha da uzuyor ama sahnede meslektaşlarımla birlikteyken kendimi canlanmış hissediyorum. Kariyerimin çeşitli dönemlerinde, 60'larımda, 70'lerimde kendi kendimi bile şaşırttım. Bugün bulunduğum yere gelmeme izin verdiği için Tanrı'ya şükrediyorum ve ilave her günü ilahi bir hediye olarak görüyorum..."

Dün akşam bizim için de 'ilahi bir hediyeydi...'

Üç saatlik konserin ardından dakikalarca süren alkışlar ve üç muhteşem sanatçının defalarca bis yapması sonrası mutluluktan başımız dönmüş, ayaklarımız yerden kesilmiş bir halde eve dönerken Züleyha, “Konser sırasında bir an o karanlık salonda çıkıp güzel bir sahile gittim, tatlı tatlı esen rüzgarı yüzümde hissettim… Denizin kokusunu içime çekip gökyüzünü seyrediyordum” dedi.

Ona baktım, güldük… Eve gidene kadar Placido Domingo’nun sesi kalbime dokunuyordu ‘ve gökyüzünde yıldızlar parlıyordu…’

Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası
Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar