Sırtında kaplan taşıyan bu adam bana ne anlatıyor?
Şanlıurfa Müzesi’nin orta yerinde durmuş 12 bin önce yapılmış bir heykele bakarak ‘sırtında kaplan taşıyan adam’ heykelinin benimle konuşmasını bekliyorum. Onun yerine “Tarihten öğrenebileceğimiz tek şey tarihten hiçbir şey öğrenemeyeceğimizdir” diyen Hegel’in sesini duyuyorum. “Tarih bize hiçbir şey öğretmeyecek” diye Sting’le düet yapıyorlar kafamın içinde...
Oysa müzedeki binlerce parça tarihi eserin her birinin anlatacak bir öyküsü var. Gerçek boyutlarındaki akbabanın, yaban domuzunun, sürüngenlerin, kuşların hepsi binlerce yıl öncesinden bir şeyler söylüyorlar.
Neredeyse 12 bin yaşında olan, 1.80 cm boyunda, gerçek insan ebatlarında yapılmış bilinen en eski heykelin boynundaki ‘V’ şeklinde kolyenin hiçbir anlamı olmadığına kimse inandıramaz beni. Heykelin göz çukurlarına daha canlı görünsün diye siyah siyah obsidyen parçalar yerleştiren sanatçının anlatmak istediği bir şeyler olduğu açık. Peki modeli kimdi, bir arkadaşı mı, kardeşi mi, belki de oğludur, kendisini mi model almıştı acaba? Böyle bir heykel yapmaya neden ihtiyaç duymuştu?
SANATÇI KÜLTÜR YOLU FESTİVALİNDE 16 İLDE 40 BİN
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2021 yılından beri sürdürdüğü ‘Türkiye Kültür Yolu Festivalleri’nin Şanlıurfa ayağı için kentteyiz. 4 yılda Avrupa Festivaller Birliği üyesi olan Kültür Yolu Festivali, 2024 Türkiye’nin 7 bölgesinde 16 şehirde halkla buluşacak.
Şanlıurfa sokaklarında dolaşırken festival hareketliğini görüyorsunuz. Festivalin merkesi Şanlıurfa Müzesi'nin bahçesine kurulan dev sahne 9 gün boyunca sürecek konserler için hazırlanırken söyleşiler sergiler dahil 300’den fazla etkinlik hemen Şanlıurfalılar hem de festival için kente gelecek yerli-yabancı turistlerle buluşacak.
Festival ilk günü Şanlıurfa’da buluştuğumuz Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Kültür Yolu Festivalleri’nin gördüğü ilgiden çok memnun. Müzedeki konser alanını dolaşırken etrafının saran Urfalılar’la sohbet ediyor çocuklarla fotoğraflar çektiriyor.
Canlı yayınlar, röportajlar sonrası, binlerce yıl önce insanların yaşadığı mağaralara bakan müzenin bahçesinde buluşuyoruz Bakan Ersoy’la... Festivalin 4 yıl gibi kısa bir sürede çok yol kat ettiğini belirtip bu yıl 16 ilde 40 bin sanatçının 600 mekanda, 6 binden fazla etkinlikle insanlarla buluşacağını söylüyor: "Kültür Yolu Festivali'yle ilgili birçok şehirden talep geliyor. Şehir sayısı artacak. Geçen sene 11'di. Bu sene 16, önümüzdeki sene 20 şehir olacak. Hedefimiz 2028'de 35 şehre çıkmak. Büyükşehir olma şartı arıyoruz. Her sene aynı bölgede iki farklı şehir açıklamıyoruz. Nüfus ne kadar kalabalıksa bizim için o kadar öncelikli. Daha çok kişiye erişmek istiyoruz. Turizm potansiyeline bakıyoruz. 30 büyükşehrimiz var, 2028'e geldiğimizde hepsi festivale dahil olmuş olacak."
“ARKELOJİ ALANINDA 60 YILDA YAPILANI 4 YILDA YAPACAĞIZ”
Şanlıurfa'nın dünyanın en büyük ve en kapsamlı festivalinin bir parçası olduğunu belirten Bakan Ersoy, şöyle devem ediyor: "Burası Peygamberler diyarı. Her bir zerresinde çok derin, çok zengin bir maneviyat var. Sadece bu yönü bile Şanlıurfa’yı ayrıcalıklı bir yer yapıyor. Ama sahip oldukları burada bitmiyor tabii. Göbeklitepe ile ortaya çıkan ve insanlık tarihine dair kabulleri değiştiren muazzam bir arkeolojik zenginliği de var, Şanlıurfa’nın. Biz bu zenginliği; uluslararası ölçekte yürütülen, dünyanın en saygın ve kapsamlı arkeoloji projelerinden biri olan 'Taş Tepeler' ile gün yüzüne çıkarmayı sürdürüyoruz. Rahatlıkla söyleyebilirim ki, Şanlıurfa şu anda dünya Neolitik Çağ araştırmalarının da merkezidir.”
Sadece Şanlıurfa değil Türkiye’nin dört bir köşesinin dünyanın en önemli arkeoloji merkezleri arasında olduğunu ifade eden Mehmet Nuri Ersoy, arkeolojinin turizm açısından da çok önemli olduğunu vurguluyor: “Biz artık 12 aylık kazı başkanlığı sistemine geçtik. Geleceğe miras projesinde ise son 60 yılda arkeoloji adına yapılan işe eşdeğer işi gelecek dört yılda yapacağız. Burada hızlı kazmaktan söz etmiyoruz, 12 aya yaydık. Yabancı kazı başkanlarına son vermedik. 'Siz sınırlı sürede, sınırlı iş yapıyorsunuz.' Siz o alanda çalışmaya devam edin.' Ama her birine Türk koordinatör kazı başkanı gönderdik. 163 yıl sonra her yer millileşti. 163 yıllık bir serüvendir bu, Efes'le başladı. 163 yıl sonra ülkemizdeki bütün kazı noktaları Türk kazı başkanları nezaretinde kazılır hale geldi. Aslında önemli bir devrimdir bu. Yabancıları da dışlamadık. 500 metrekarede mi çalışacaksın, sen orada çalış ama 50 dönümü işgal ediyorsun. Benim kazı başkanım oraya girecek' dedik artık."
"2028 YILI HEDEFİMİZ 80 MİLYON TURİST"
Göreve geldiğinde Türkiye’nin turizm liginde dünyada yedinci sırada olduğunu, şimdi ise dördüncü sırada bulunduğunu ifade eden Bakan Ersoy “Şimdi hedefimiz ilk üçe girmek” diyerek şunları söylüyor: “En son İtalya'yı geçtik. İlk üçte Fransa, İspanya ve ABD var. İlk üçe girmek dediğiniz zaman sayı 20 milyon artıyor. Biz orada 80 milyon ziyaretçi alarak ilk üçe girmeyi hedefliyoruz 2028'e kadar. Bunu yaparken de kişi başı gecelik geliri artırmayı hem de sayıyı artırmayı hedefliyoruz. Birinden fedakarlık etseniz iş daha kolay olur. Biz hem kişi başı gecelik geliri artıracağız. Geçen sene gecelik 93 dolardı, bu sene 103 dolar hedefimiz var. 2028'de 130 dolara çıkmak istiyoruz."
Üçüncülük yolunda hedefin Asyalı turistler olduğunu belirten Ersoy, “Asya destinasyonu deniz-kum-güneşe gelmez. Şimdi Asya turistini hedefliyoruz. Nitelikli batılı turisti hedefliyoruz. Hem şehir turizmini hem kültür turizmini beraber tanıtıyoruz. Sezonu 12 aya yaymak açısından da, 81 ile yaymak açısından da önemli. 2028'e kadar 80 milyon turist hedefliyoruz. Bu sadece deniz-kum-güneşle olmaz. Sezon dışı denilen ya da ölü sezon dediğimiz noktalara yeni ürünlerle çıkmanız lazım. Arkeoloji, kültür sanat etkinlikleri bunların başında. Bunları yan yana getirdiğiniz zaman hem sezonu 12 aya yaymış oluyorsunuz hem de arkeoloji, kültür sanat, gastronomiyle ön plana çıkan Anadolu şehirlerine de turizmi yaymış oluyorsunuz” diyor.
“SEKTÖRÜ KRİZLERE BAĞIŞIKLI HALE GETİRMELİSİNİZ”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’nin tanıtım konusunda birçok ülkede daha önde olduğunu söylüyor: “Dünyada tanıtım konusunda izlenen ülkeyiz. Eskiden en ufak bir kriz olsa inişli çıkışlı bir turizm seyrimiz vardı. Şimdi yine bulunduğumuz jeopolitik ortam nedeniyle her zaman bir kriz oluyor. Üç tarafımızda savaş, sıcak çatışma ortamı var. Biz hep çıkmaya başladık. Yedincilikten dördüncülüğe geldik. Bulunduğumuz jeopolitik ortam sebebiyle her zaman bir kriz oluyor. 3 tarafımızda savaş var bakacak olursanız. Bazen bize bazı yabancı mevkidaşlarımızla konuşurken soruyorum, 'Senin komşuların kimler, bir de ben sana sayayım' diyorum. Aradaki fark anlaşılıyor. Sektörü kirzlere bağışıklı hale getirmemiz lazım. Geçmişte de kriz vardı, şu anda da var, gelecekte de olacak. O zaman ne yapacaksın? Sektörünü bağışıklı hale getireceksin. Ne yaptık? Pazar ve ürün çeşitliliği yaptık."
“TURİZM MASTER PLANI OLMAYAN TURİZM ŞEHRİ OLAMAZ”
Turizmin sadece Turizm Bakanlığı'nın yapacağı bir konu olmaktan çıktığını belirten Bakan Ersoy özellikle belediyelere çağrıda bulundu: “Simitçi bile turiste simit satıyor, 'Bakanlık benim şu işimi çözsün' diyor. Burada ilçe ve büyükşehir belediyeleri çok çok önemli. Görüyorum, 'Ben şehrime şu kadar turist getirdim' diyor. Getirdin de ne yaptın arkadaş turist getirmek için, bir de onu söylesene. Belediyelerin turizm master planları oluşturmaları lazım. Turizm master planı olmayan turizm şehir olmaz. Bunun da ilçe ve büyükşehir belediyeleri tarafından hazırlanması lazım. Ne içeriyor, oranın kültürel varlıkları, cazibe noktaları, potansiyellerini tespit edeceksiniz. Bunu akademik seviyede yapacaksınız. Turizm Bakanlığı katılımıyla yapacaksınız. Altyapı ve üst yapı yatırımları var. Bunlar belediyenin işi. Sokak, meydanlar, arıtma altyapıları, ulaşım yolları, yürüyüş yolları düzenlemesi var. Bu tamamen belediyelerin konusu, bizim konumuz değil. Turizm master planı olan il sayısı sekizi geçmez. Biz bütün belediyelere yazı yazdık, yazmaya devam ediyoruz. Acil bir şekilde turizm master planınızı oluşturun. 81 il bizden turist bekler hale geldi. Ama bunu yerel yönetim işbirliği yapmayacaksa, üzerine düşeni yapmayacaksa sadece bizim ittirmemizle bu işin olma şansı yok. Etkili bir şekilde, -mış gibi değil, gerçek anlamda girmeleri lazım. Bodrum özelinde Muğla Büyükşehir Belediyesi bir turizm master planı yapacak, sonra da onun gereklerini yapacak. Yaptığı kadar sonuç alacak. Aksi takdirde sizin zirveye çıkmanızın çok önemi yok, aynı hızda inersiniz. İçi boş bir şeyi tanıtırsanız, turist yönünü değiştirir."
12 bin yaşında, 1.80 cm boyunda, gerçek insan ebatlarında yapılmış bilinen en eski heykel: Balıklıgöl Heykeli"TARİHİ ESER ALICILARINI YILDIRDIK"
Özellikle son yıllarda Türkiye’den kaçırılan tarihi eserlerin tekrar ülkeye dönmesi konusunda önemli adımlar attıklarını söyleyen Bakan Mehmet Nuri Ersoy, kaçakçılıkla mücadele ederken ülkelerle yaptıkları protokollerle ülkemizden kaçırılan tarihi eserlerin Türkiye’ye dönüş süreçleri kısalttıklarını belirtiyor: “Yaptığımız protokollerle bazen 8-10 yıl süren kaçırılan tarihi eserleri geri getirme süreci 8 aya iniyor. Özellikle alıcı ülkeler ve geçiş noktalarındaki ülkelerle bu protokolleri hızlandırmaya çalışıyoruz. Bunu arttırdığınız zaman geri gelen eser sayısında artış görüyorsunuz. Ana hedefimiz şuydu onu da başardık: ‘Tarihi eser kaçakçılığını yok etmek istiyorsanız alıcıyı küstüreceksiniz’. Orayı kesemezseniz defineyi kesemezsiniz. Biz şimdi alıcıyı yıldırdık. Bütün alıcılar biliyor ki izinsiz çıkmış bir Anadolu ürününü alırsa, Türkiye Cumhuriyeti Bakanlığı anında öğrenecek ve ne olursa olsun peşine düşecek. Bu algıyı yerleştirdiğiniz zaman defineci satamayacak hale geliyor.”
TARİHİN SIFIR NOKTASINDA 12 BİN YIL İLERİ BAKMAK
13 Nisan’da Adana’da Portakal Çiçeği Karnavalı’yla başlayan Türkiye Kültür Yolu Festivalleri Şanlıurfa’nın ardından 1-9 Haziran Bursa, 8-16 Haziran Samsun, 22-30 Haziran Trabzon, 29 Haziran-7 Temmuz Van, 3-11 Ağustos Nevşehir, 17-25 Ağustos Erzurum, 31 Ağustos-8 Eylül Çanakkale, 14-22 Eylül Gaziantep, 21-29 Eylül Ankara, 21-29 Eylül Konya, 28Eylül-6 Ekim İstanbul, 12-20 Ekim Diyarbakır, 26 Ekim-3 Kasım İzmir, 2-10 Kasım Antalya ile devam edecek...
Kültür ve Turizm Bakan Mehmet Nuri Ersoy’la sohbetin ardından yeniden müzenin salonlarında dolaşırken Mısır Piramitleri'nden 7500, İngiltere’deki dev taş heykeller Stonehenge’ten 7 bin yıl önce yapılan insanoğlunun bilinen ilk tapınağı Göbeklitepe’nin ‘T’ biçimli dikilitaşları arasında buluyorum kendimi. ‘Tarihin Sıfır Noktası’ndayım! Ve Şanlıurfa Müzesi’nde o sıfıor noktasından hareketle Kalkolitik, Tunç, Demir, Helenistik, Roma, Bizans ve İslami dönemlere ait eserlerini fısıltıları arasından günümüze ulaşıyorum.
Refik Anadolu’un ‘Makine Halüsyonları: Mercan Rüyaları’ adlı ‘Veri Heykeli’yle göz gözeyim. Anadol’un 100 milyon mercan görüntüsünü kullanarak oluşturduğu ‘yapay gerçeklik simülasyonu’nun bundan 12 bin yıl sonra ona bakan bir insana ne anlatacağını düşünüyorum. Sırtında kaplan taşıyan adamın bana anlatıklarına benzer şeyler söyleyecek midir acaba?