Enflasyonla mücadelede mayıs ayına kadar olan söylem daha güçlüydü. Çünkü mayısta zirve yapacak olan enflasyon hazirandan itibaren baz etkisinin ve alınan diğer önlemlerin etkisiyle düşecekti.
Öyle de oldu. Ama düşüş beklenilenden daha yumuşak gerçekleşiyor.
➔ Bunun bir nedeni bekletilen enerji fiyat zamlarının temmuz ve ağustos aylarında yapılmasıydı. Yüklü kamu zamları beklentileri de kötüleştirdi.
➔ Başka bir nedeni ise enflasyonla mücadelenin ikinci ayağını oluşturan mali önlemlerin yetersiz kalmasıydı.
➔ Seçimler geride bırakılınca parasal sıkılaştırmanın kuvvetleneceği, kemerlerin iyice sıkılacağı biliniyordu. Ama asıl beklenen kamusal harcamaların kısılması yoluna gidilmesiydi.
➔ Sadece harcama değil aynı zamanda vergi gelirlerinin artırılmasıyla bütçe açıklarının azaltılması ve bu yolla enflasyonu düşürmenin ikinci ana ayağının güçlendirilmesiydi.
EKSİK KALAN AYAK
➔ Ancak mali ayak yeterince güçlendirilemedi.
➔ Çünkü kamuda harcama kısıtlaması çok güdük kaldı. Tasarruf paketinin büyüklüğü 100 milyar lira kadar.
➔ Getirilen vergilerin toplam tutarı da 150 milyar lira. Toplamı 250 milyar lira eder ki, kayda değer bir büyüklük değil.
➔ Bu nedenle de enflasyon beklentileri bir türlü kırılamıyor. Piyasa katılımları anketinde yılsonu için beklenen enflasyon yüzde 44’e çıktı.
➔ Orta Vadeli Planda hükümetin tahmini yüzde 41.5. Halbuki bu yıl için geçen seneki OVP’deki tahmin yüzde 33 idi.
➔ Merkez Bankası’nın geçen yılki tahmini 2024 sonunda enflasyonun yüzde 33 düzeyine ineceğiydi. Yıl içinde bu oran önce yüzde 36’ya çıkarıldı, son olarak yüzde 38’de duruyor.
➔ 8 Kasım’da açıklanacak son Enflasyon Raporunda ise tahmininin hükümet tahmini düzeyi olan yüzde 41.5 çıkarılması bekleniyor.
PARASAL SIKILAŞTIRMA SONUÇ VERDİ
➔ Gerçekleşmenin ise yüzde 44-45 düzeyinde olması daha güçlü olasılık gibi duruyor.
➔ Gelecek yılki enflasyon tahmini de geçen yılki OVP’de yer alan yüzde 14 ile başladı. Ancak bu yıl açıklanan üç yıllık Orta Vadeli Plan’da bu rakam yüzde 17.5’a çıkarıldı.
➔ Gelecek yıl sonu için piyasa beklentisi ise yüzde 25 düzeyinde. Zaman ilerledikçe yüzde 17.5 tahmininin yukarı yönde revize edilme olasılığı daha fazla.
➔ Parasal sıkılaştırma yaptık. Sonuç da verdi. Mal enflasyonu yüzde 40’a indi. Ancak önlemlerin eksikliğinden ve beklentilerin negatifliğinden dolayı üretim tarafı daralıyor.
➔ Enflasyonda işlerin istediğimiz gibi gitmemesinin temel nedeni mali önlemlerin devreye girmemiş olmasında yatıyor.
➔ Bu durumu yeni açıklanan eylül ayı ve 9 aylık döneme ait bütçe rakamlarından da görmek mümkün.
BÜTÇEDE DURUM KRİTİK
➔ Aylık bütçe açığı 100 milyar. Bütçe harcamaları gelirlerin 100 milyar lira üzerinde. Bunda da gelir artışından ziyade giderlerdeki hızlanma daha çok rol oynadı.
➔ Çünkü bütçenin en büyük ikinci kalemi haline gelen personel giderleri eylülde 82.5 arttı. Son bir yıllık TÜFE ise yüzde 49.3 düzeyinde.
➔ Yine personel harcamalarının 9 aylık toplamı 2 trilyon 7 milyar lira ve geçen yılın aynı dönemine göre artışı yüzde 121.2.
➔ Personel giderlerinin faiz dışı harcamalara oranı geçen yılın 9 aylık döneminde yüzde 27.5 iken bu yıl yüzde 32.1’e çıktı. Artık bütçenin üçte biri personel harcamasına gidiyor.
➔ Bu kalemi elbette EYT harcamaları ve kamuda çalışan sayısının artırılması şişirdi. Ama kamuda personel azaltımına ve maaş düşüşüne gidilemeyeceğine göre harcamalar kalıcı olacak. Bütçenin esnekliği kayboldu gibi.
ÇARE GELİR ARTIŞINDA AMA NEREDEN?
➔ Çare gelirlerin artırılmasında. Ancak hazırlanan vergi paketinin de kolu kanadı kırılmış olarak Meclis’ten çıktı. Toplam gelir katkısı ancak 150 milyar lira kadar.
➔ Bütçenin 9 aylık açığı 1 trilyon 74 milyar lirayı buldu. Geriye üç ay kaldı ama aralık ayının büyük sürprizlere gebe olduğunu da biliyoruz.
➔ Bu yıl için bütçede açık tutarı yaklaşık yarım trilyon azalmayla OVP’de 2 trilyon 148 milyar liraya çekildi.
➔ Çünkü depremin olduğu ve seçimlerin yapıldığı 2023 yılında açık oranı yüzde 5,2 ile zirveye çıktı. 2024’te bu oranın altına inilmezse enflasyonla mücadele bir büyük darbe alacak.
➔ Mücadelenin ikinci yılında da bütçe hedeflerinin ıskalanması halinde nasıl olacak da 2025’te açık GSYH’nın yüzde 3.1’ine düşürülecek?